"KİMSE AMELİ İLE CENNETE GİREMEZ"
"Sende mi ey Allah'ın Resulü demişler; Rabbim beni rahmetine gark etti."
Peygamberimiz SAV Efendimizin bir hadisi olduğunu söylediler, Allah'ın Resulü Kur’an-ı Kerim'in dışında bir şey söylemeyeceğine göre, bakalım Rabbimiz bu konuda ne söylüyor.
SAFFAT - 57 :Ve lev lâ ni’metu rabbî le kuntu minel muhdarîn(muhdarîne). Ve eğer Rabbimin ni'meti olmasaydı, mutlaka ben de (cehennemde yanmak üzere) hazır bulundurulanlardan olurdum.
Demek ki Rabbimizin nimeti olmayan kişi cehenneme hazır bulunanlar oluyor. Nimet hakkında insanlara anlatılan bir şey olmadığına göre, kurtuluş nasıl olacak?
Hâlbuki her Fatiha okuduğumuz da, Allah'tan Sıratı Mustakimi isteriz ve ona hidayet et (ulaştır) deriz.
FATİHA - 6 :İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme).(Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet et (ulaştır).
Sıratı Mustakim yolunda olanların da üzerine nimet verdiklerinin yolu olduğunu söyleriz.
FATİHA - 7 :Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).O (SIRATI MUSTAKÎM) ki; (başlarının) üzerlerine (Devrin İmamı'nın ruhunu) ni'met olarak verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.
Üzerinde nimet olmayan Sıratı Mustakim üzeri olamıyor; bu kişiler de GADAP duyulan ve DALÂLETTE kalmışların yolu. Çünkü bu kişiler cehenneme gidecek olan kişiler.
Fatiha da Allah'tan Sıratı Mustakim'i (istikamet üzeri olan yol) isteriz.
NEDEN İSTERİZ?
Allah'a ruhunu ulaştırmayı dileyenler ister.
HUD - 56 :İnnî tevekkeltu alâllâhi rabbî ve rabbikum, mâ min dâbbetin illâ huve âhızun bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sırâtın mustekîm(mustekîmin).Muhakkak ki ben, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. Yürüyen hiçbir canlı mahlûk (dabbe) yoktur ki; O (Allahû Tealâ), onun perçeminden tutmuş (O'nun kontrolü altında) olmasın. Muhakkak ki benim Rabbim, Sıratı Mustakîm üzeredir
Bu Sıratı Mustakim üzeri olmayı istemenin de ne olduğunu bilen yok ki anlatan olsun. Onların tek bildiği İslam’ın beş şartı yeterli olduğu; ama bu farz ameller insanın Sıratı Mustakim üzeri olmasını sağlamaz.
Kimler Sıratı Mustakim üzeri olur?
NİSA - 175 :Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen). Allah'a âmenû olanları ve O'na sarılanları (sarılmayı dileyenleri), Allah kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet edecektir, ulaştıracaktır.
AMENU OLANLAR VE ONA SIKI SARILANLAR SIRATI MUSTAKİM ÜZERİ OLUYOR.
AMENU OLANLAR KİMDİR?
HUD - 29 :Ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn (techelûne).Ve ey kavmim! Buna (tebliğ ettiğim şeylere) karşılık sizden mal olarak (bir şey) istemiyorum. Eğer ücretim (ecrim) varsa ancak Allah'a aittir. Ve ben âmenû olanları ((Allah'a ulaşmayı dileyenleri) tardedecek (uzaklaştıracak, kovacak) değilim. Muhakkak ki onlar, Rab'lerine mülâki olacaklar (ulaşacaklar). Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.
Allah'a mülâki olacaklar demek ki AMENU olanlar. Peki, kimler Allah'a mülâki olur. Tabi ki Allah'a mülâkî olmayı isteyenler; bu mülâkî olma isteği onların Allah kendisine ulaştırır.
ANKEBUT - 5 :Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).Kim Allah'a mülâki olmayı (hayattayken Allah'a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah'ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah'a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.
Allah kendisine amenu olanları (Allah’a ulaşmayı, mülâkî olmayı dileyenleri) kendisine ulaştıran ve Fatiha da istediğimiz Sıratı Mustakim'e ulaştırıyor (hidayet ediyor) ve bu yoldan ilerleyip sonunda Allah'a ruhumuz meab oluyor.
SIMSIKI SARILANLAR;
Ruhlarını Allah'a ulaştıranlar hidayete ermiş olanlardır.
EN'AM - 82 :Ellezîne âmenû ve lem yelbisû îmanehumbi zulmin ulâike lehumul emnu ve hum muhtedûn(muhtedûne). Âmenû olan kimseler ve îmânlarını zulümle karıştırmayanlar, işte onlar (korkudan) emindirler. Ve onlar hidayete erenlerdir.
Bu Allah'a sımsıkı sarılmasından ne kast ediliyor bakalım. Hidayete eren bir kişinin daha ötesi var mı? Bunlarda veçhlerini Allah'a teslim etmeyi isteyenler. Olur mu? Olur tabi.
LOKMAN - 22 :Ve men yuslim vechehu ilâllâhi ve huve muhsinun fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, ve ilâllâhi âkibetul umûr(umûri).Ve kim muhsin olarak vechini Allah'a teslim ederse, o taktirde sağlam bir kulba tutunmuş olur. Ve işlerin sonucu Allah'a (ulaşır).
Demek ki İslam’ın beş şartı ile insanlar hidayete eremiyor ve Allah'a teslim olamıyor.
Amaç Allah'a ulaşmak. (hidayete ermek) Amaçsa salih amel ve amellerdir. Bu gün her şey birbirine karışmış Allah'a teslim olan (İslâm olan) insan fazla kalmamış.
İnsanları Allah'a davet edenler itibar görmüyor, İslam’ın beş şartı ile insanlar kurtulacağını zannediyor.
Sizi mutlaka Allah'a davet eden ve davete icabet ederseniz, Allah mutlaka sizi kendisine hidayet edecek diyen bir davetçiye icabet etmeniz de farz.
AHKÂF - 31 :Yâ kavmenâ ecîbû dâiyallâhi ve âminû bihî yagfir lekum min zunûbikum ve yucirkum min azâbin elîm(elîmin).Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine icabet edin. Ve O'na îmân edin ki, sizin günahlarınızı bağışlasın ve mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve sizi elîm azaptan korusun.
Peygamberimiz SAV Efendimiz de insanları Allah'a davet ediyordu. Ama Peygamberimiz SAV Efendimizi çok sevdiğini söyleseler de davete icabet eden kimse görünmüyor.
KASAS - 87 :Ve lâ yasuddunneke an âyâtillâhi ba’de iz unzılet ileyke ved’u ilâ rabbike ve lâ tekûnenne minel muşrikîn (muşrikîne). Ve Sana indirildikten sonra, Allah'ın âyetlerinden sakın seni alıkoymasınlar. Ve Rabbine davet et (Allah'a ulaşmaya çağır). Ve sakın müşriklerden olma!
Bu dönemde insanları Allah'a davet eden mutlaka bir davetçi ve insanların Allah'a ulaşmasına vesile olan bir kişi var ve bunu Allah'tan istemek de farz.
MAİDE - 35 :Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne). Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah'a karşı takvâ sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.
Evet, VESİLEYİ isteyin; nasıl mı? Allah'tan HACET namazı ile isteyin, isteyin ki Allah'ın bir veli resulü sizin nimet sahibi olmanızı sağlasın ve bu nedenle Sıratı Mustakim üzeri olabilesiniz.
AL-İ İMRAN - 164 :Le kad mennallâhu alel mu’minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin). Andolsun ki mü'minlerin (başlarının) üzerine (devrin imamının ruhu) bir ni'met olmak üzere kendi zamanlarında, kendi içlerinden bir resûl beas ederiz, onların aralarında (kendi kavminin içinde) onlara Allah'ın âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (resûle tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler.
Bu neden ile nefsinizin temizlenmesi de bu Allah dostu tarafından yapılsın. Ancak salih amel yapanların Amelleri boşa gitmez. Allah’ın rahmeti ve fazlı Allah'a ulaşmayı dileyen (amenu olan) nefsini temizleyenler içindir.
NUR - 21 :Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), ve men yettebi’ hutuvâtiş şeytâni fe innehu ye’muru bil fahşâi vel munker(munkeri) ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu mâ zekâ minkum min ehadin ebeden ve lâkinnallâhe yuzekkî men yeşâu, vallâhu semî’un alîm (alîmun).Ey âmenû olanlar, şeytanın adımlarına tâbî olmayın! Ve kim şeytanın adımlarına tâbî olursa o taktirde (şeytanın adımlarına uyduğu taktirde) muhakkak ki o (şeytan), fuhşu (her çeşit kötülüğü) ve münkeri (inkârı ve Allah'ın yasak ettiklerini) emreder. Ve eğer Allah'ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı (nefsinizin kalbine yerleşmeseydi), içinizden hiçbiri ebediyyen nefsini tezkiye edemezdi. Lâkin Allah, dilediğinin nefsini tezkiye eder. Ve Allah, Sem'î'dir (en iyi işitendir) Alîm'dir (en iyi bilendir).
Ama sizi Allah'a davet edene icabet etmez seniz Dalalette kalırsınız Allah'ın bir farz emrine karşı gelmiş olursunuz.
AHKÂF - 32 :Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin). Ve Allah'ın davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah'tan başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık dalâlet içindedirler.
Davete icabet etmemeniz amellerinizin heba olmasına neden olur, çünkü Allah'a mülâkî olmayı inkâr etmiş olursunuz.
KEHF - 105 :Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen). İşte onlar, Rab'lerinin âyetlerini ve O'na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.
HESAP GÜNÜ MİZAN TUTULMAYACAĞINI SÖYLÜYOR RABBİMİZ. İSLAM’IN BEŞ ŞARTI FARZDIR AMA TESLİMİYETİ SAĞLAMAZ, YETERLİ DEĞİLDİR.
Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda: Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah’tan hacet neyse o istenir. Allah’tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah’tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında “Allah, Allah” diyerek kişi Allah’ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
ALLAH'A MÜLÂKÎ OLMAYI, YANİ ÖLMEDEN RUHUNUZU ALLAH'A ULAŞTIRMAYI DİLEYİN VE ALLAH'TAN HACET NAMAZI İLE MÜRŞİDİNİZİ İSTEYİN Kİ ALLAH ÜZERİNİZE NİMET VERSİN VE SİZİ RAHMETİ VE FAZLININ İÇİNE ALSIN.
Daha ne bekliyorsunuz ki?
Allah'a emanet olun.
|