İnsanların emaniye bilgileri, onların Allah'ın dininden uzaklaşması ve dini yozlaşma sonucu, Allah'a teslim olma(İslâm) dini yerini zan ve kuruntulara bırakır.
Önce dinimizi Kur’an-ı Kerim'ken öğrenelim; Son kitap olan Kur’an-ı Kerim takva sahiplerini hidayete erdiren bir vahiy kitabı.
BAKARA - 2 :Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne).İşte bu Kitap; O'nda hiç(bir açıdan) şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.
Rabbimiz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık derken kitaptan nasibi olmayanlar eksik bulma ve herşeyi içinde yazmadığını iddia etmektedirler
EN'AM - 38 :Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne). Ve yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa (4 ayaklı) hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki; sizin gibi ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra Rab'lerine haşrolunacaklar (olunurlar).
İşte bu insanların kuruntusudur, Allah'a eksik isnad ederler. Bu davranışlarının arkasında şeytan vardır ve aldatılmışlardır, başkalarını da bunlar aldatmaya çalışır.
NİSA - 120 :Yeıduhum, ve yumennîhim, ve mâ yeıduhumuş şeytânu illâ gurûrâ(gurûren). (Şeytan) onlara vaad eder. Onları emaniyyeye düşürür, kuruntuya düşürür. Oysa ki; şeytanın, onlara vaadi sadece aldatmadır (aldatmaktan başka bir şey vaadetmez).
Dinimiz Rabbimize teslim olma dini olan hidayet (İslâm) dinidir. Bu gün insanların yaşadığı din ise İslam’ın beş şartıdır.
1-Namaz kılmak; 2- Oruç tutmak; 3- Zekat vermek; 4-Hacca gitmek 5- Keleme-i şahadet getirmek;
Bu amellerin hepsi farzdır ama eksiktir. İnsanlar İslam’ın beş şartı ile hidayete eremez ve Allah'a mülâkî olamaz.
Burada şeytanın bir hilesi ve emaniye ilmi olduğu açık. İnsanları Allah ile kandırıyor.
HADİD - 14 :Yunâdûnehum e lem nekun meakum, kâlû belâ ve lâkinnekum fe tentum enfusekum ve terebbastum vertebtum ve garret kumul emâniyyu hattâ câe emrullâhi ve garrekum billâhil garûr(garûmu). Onlara seslenirler: “Biz, sizinle beraber olmadık mı?” (Onlar): “Evet, fakat siz kendinizi fitneye düşürdünüz, beklediniz ve şüphe ettiniz. Allah'ın emri (ölüm emri) gelinceye kadar emaniyye sizi aldattı. Ve garur (aldatanlar, şeytan ve avaneleri), sizi Allah ile (Allah “Gafur'dur, Rahîm'dir, sizi affeder.” diyerek) aldattı.” dediler.
İnsanlara sen ibadetlerini yap nasıl olsa günahların kadar yanar sonra cennete girersin diyen şeytan, insanların Allah'a mülâkî olmasını engelleyip, hidayete ermelerini Kur’an-ı Kerimden nasiplenmesini engellemektedir.
Bu kişiler "Allah'a ulaşmak mı olur? Sen namazı kıl aşırı gitme yeter" derler. İyi de İslam’ın beş şartı farzdır da, Allah'a teslim olmamızı sağlayamaz. İşte bu söylentilerin hepsi emaniye bilgiden kaynaklanır. İblis ve yandaşları insanların suretil haktan gösterir ve aldatırlar.
Bu gün klonlama yani kodlanmış hayvan yetiştirmeye çalışıyorlar. Hayvanların kulaklarından hücre alarak genleri ile oynuyorlar. Allah bilmiyor mu bu günlerde insanların ne yapacakların onu da kitabına yazmış.
NİSA - 119 :Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le âmurennehum fe le yubettikunne âzânel en’âmi, ve le âmurennehum fe le yugayyirunne halkallâh(halkallâhi), ve men yettehıziş şeytâne veliyyen min dûnillâhi fe kad hasire husrânen mubînâ(mubînen).Onları elbette dalâlette bırakacağım ve onları emaniyyeyi emrederek kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak emredeceğim ve onlar, davarların kulaklarını kesecekler ve onlara emredeceğim, Allah'ın yarattıklarını değiştirecekler. Ve kim, Allah'tan gayrısını, şeytanı dost edinirse şüphesiz o, apaçık bir hüsranla hüsrana uğramıştır.
İnsanlar Allah'a mülâkî olmasın, hidayete eremesin ve bu nedenle dalâlette kalsın şeytanın istediği budur, çünkü cehenneme gitmeleri ve mutsuz olmaları şeytanın istediğidir.
YUNUS - 45 :Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne). Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah'a mülâki olmayı (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimse(ler) olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıramadılar).
İnsanlar İslam’ın beş şartını yeterli görüp Allah'a mülâkî olmayı istemedikleri için hüsrandadırlar ve hidayete eremezler.
FATIR - 42 :Ve aksemû billâhi cehde eymânihim le in câehum nezîrun le yekûnunne ehdâ min ihdel umem(umemi), fe lemmâ câehum nezîrun mâ zâdehum illâ nufûrâ(nufûran). Ve Allah'a en kuvvetli yeminleri ile kasem ettiler. Eğer gerçekten onlara nezir gelirse, mutlaka en çok hidayete eren ümmetlerden biri olacaklarına. Fakat (bu), onlara nezir (uyarıcı) geldiği zaman onların nefretlerinden başka bir şeyi artırmadı.
Aslında Allah her zaman bir uyarıcı (nezir) gönderir ama insanlar kabul etmezler. Onları emaniye ile öyle kandırmıştır ki Allah'ın ayetlerini bile bir kulp bularak kabul etmezler. Kur-an-ı Kerim'in dışında ayetlerin desteklemediği kitaplar onlar için daha makbuldür.
BAKARA - 78 :Ve minhum ummiyyûne lâ ya’lemûnel kitâbe illâ emâniyye ve in hum illâ yezunnûn(yezunnûne). Onlardan bir kısmı ümmîlerdir. Onlar (Allah'ın) Kitabı'nı bilmezler, sadece emaniyyeyi (kişilerin yazdığı kitapları) bilirler. Ve onlar sadece zannediyorlar.
Kur’an bilmeyen bu kişiler Arapça biliyor, hiç bilmez mi? Dediğiniz ve Ayetleri hayatına tatbik etmeyen için de geçerlidir.
BAKARA - 79 :Fe veylun lillezîne yektubûnel kitâbe bi eydîhim summe yekûlûne hâzâ min indillâhi li yeşterû bihî semenen kalîlâ(kalîlen), fe veylun lehum mimmâ ketebet eydîhim ve veylun lehum mimmâ yeksibûn(yeksibûne). Yazıklar olsun onlara ki; elleriyle kitap yazarlar, sonra da (emaniyye bilgiler içeren) bu yazdıklarını az bir bedel (para) karşılığında satmak için: “Bu, Allah'ın indindendir.” derler. Yazıklar olsun onlara, elleriyle yazdıkları şeylerden dolayı. Yazıklar olsun onlara, kazandıkları şeyler sebebiyle.
Allah'ın yazıklar olsun dediği bu kişiler kimlermiş diye bakalım. Neden bu kişilere yazıklar olsun diyor?
BAKARA - 80 :Ve kâlû len temessenen nâru illâ eyyâmen ma’dûdeh(ma’dûdete), kul ettehaztum indallâhi ahden fe len yuhlifallâhu ahdehu(ahdehû) em tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne). Ve (o emaniyyeye tâbî olanlar): “Ateş bize ancak sayılı birkaç gün dokunacak (günahlarımız kadar yanıp cennete gireceğiz).” dediler. De ki: “Allah katından bir ahd mi edindiniz?” (Eğer böyle bir ahd, almışsanız) Allah, ahdinden asla dönmez (Allah'ın ahdinde hilâf olmaz). Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?
Günahları kadar yanacaklarını ve sonra cennete geçeceklerini zanneden bu kişilere yazıklar olsun diyor.
Aslı nedir cehenneme giren çıkamıyor mu? Derseniz; Kur-an-ı Kerimde tam 53 ayeti kerime cehenneme giren çıkamayacak diyorsa Allah’tan daha iyi bilen biri var mıdır ki ona itibar edesiniz?
BAKARA - 81 :Belâ men kesebe seyyieten ve ehâtat bihî hatîetuhu fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn (hâlidûne).Hayır, (sandığınız gibi değil) kim günah kazanmış da hataları kendisini kuşatmışsa; işte onlar, ateş halkıdır ve içinde de devamlı kalacaklardır.
Soracağınız bazı kişiler "başka ayette çıkılır diyor sen bakma onlara" derler.
Allah da diyor ki; bir söylediğim ayete neyi söylüyorsam, o ayet ile çelişkiye giren, yani aksini söyleyen ayet yoktur. Eee!
ZUMER - 28 :Kur’ânen arabiyyen gayre zî ivecin leallehum yettekûn(yettekûne). (Bu), çelişkisi (eğriliği, kusuru) olmayan Arapça Kur'ân'dır. Umulur ki onlar, böylece takva sahibi olurlar.
Evet sorduğunuz, dininizi öğrenmek istediğiniz kişi hidayete ermiş ve sizi hidayete çağırıyor mu? Yoksa size emaniyeyi mi tavsiye ediyor? Emaniye bilgi insanları hidayete erdiremez. Bu fetva verenler bu işi meslek edindilerse o zaman işiniz zor.
YASİN - 21 :İttebiû men lâ yes’elukum ecren ve hum muhtedûn (muhtedûne). (Tebliğlerine karşılık) sizden ücret istemeyen (bu) kişilere tâbî olun. Ve onlar, mehdilerdir (hidayete ermiş ve hidayete erdirenlerdir).
Siz kime tabisiniz? Kime danışıyorsunuz bilemediklerinizi? Allah'ın gösterdiği kişiye mi? Yoksa nefsinizin hoşuna giden kişilere mi?
Rabbimiz bilemediklerimizi bize anlatacak kişileri, ayette tarif etmiş de, eğer kabul ederseniz.
ENBİYA - 7 :Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).Ve senden önce, vahyettiğimiz rical (erkekler)den başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.
Ehli zikir(zikir ehli 24 saat zikreden) olacak ve Allah’tan vahiyle size cevap verecek ki iman edenler hidayete ersin. Evet olmaz öyle şey diyecekler; kabul edilmesi mümkün değil mi?
YUNUS - 2 :E kâne linnâsi aceben en evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin nâse ve beşşirillezîne âmenû enne lehum kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun mubîn(mubînun).Onlardan bir adama; insanları uyarması, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler) müjdelemesi için vahyetmemiz insanlara acaip (garip) mi geldi? Muhakkak ki; onlar için Rab'lerinin yanında (katında) sıddîkler makamı vardır. Kâfirler şöyle der: “Muhakkak ki bu, mutlaka apaçık bir sihirbazdır.”
ACAİBİNİZE GİTTİ DEĞİLMİ VAHİY ALAN BİR UYARICI, AMA HESAP GÜNÜNDEN SONRA CEHENNEM GÖREVLİLERİ SORUYOR YA.
MULK - 8 :Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr (nezîrun).(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya herbir grup atılışında onun (cehennemin) bekçileri onlara: “Size nezir (uyarıcı) gelmedi mi?” diye sordu.
Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda: Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah’tan hacet neyse o istenir. Allah’tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah’tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında “Allah, Allah” diyerek kişi Allah’ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
SİZİ ALLAH'A DAVET EDEN BİR NEZİR YA GELMİŞTİR YADA MUTLAKA GELECEKTİR.
NEDEN HACET NAMAZI İLE SİZİ ALLAH'A DAVET EDEN VE SİZİN HİDAYETE ERMENİZE VESİLE OLAN HİDAYETÇİYİ, ALLAH'TAN HACET NAMAZI İLE SORMUYORSUNUZ?
İMAN ETTİYSENİZ SİZE KAPINIZ MUTLAKA GÖSTERİLECEKTİR. İŞTE O ZAMAN İBADETLERİN SİZİ NE KADAR MUTLU ETTİĞİNİ GÖRECEKSİNİZ.
Allah'a emanet olur.
|