Sevgili okurlarım, bir toplumda insanların yüzü gülmüyorsa, kişiler ya da gruplar arasında örtülü bir husumet varsa, o toplumu millet olarak bir arada tutmak zorlaşır.
Bir toplumun millet olarak nitelenmesi için gerekli olan özellikler, baştakilerin bilgisizliği ya da umursamazlığı yüzünden kaybolup giderse, orada uzlaşmanın sağlanması güçleşir, hatta imkânsız hale gelir.
Doğruluğun ve gerçeği aramanın kimseye zararı olmaz. Cehaletle savaşmak ise cesaret ve samimiyet ister.
“Halkın büyük çoğunluğu gerçekleri öğrenmesin” zihniyeti toplumu çökertir.
Bu düşünce tarzı çok yanlıştır ve gaflettir.
Toplumsal uzlaşma için ilk şart bilgili, dürüst, saplantılardan kurtulmuş, açık zihinli ve korkulardan sıyrılabilmiş kişileri iş başına getirebilecek bir sistemin kurulmasıdır. Bunun tek yolu da halkın bilinçli olmasıdır.
7 Haziran seçimlerinde sandıktan koalisyon çıktı. Koalisyon için de, kırmızıçizgiler koymadan partiler arasında uzlaşma şart. Bakalım bu uzlaşma sağlanacak mı?
Koalisyon görüşmeleri yürütülürken, AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun, partisinin il başkanlarını tek tek arayarak, "seçime hazır olun" talimatı vermesi de oldukça düşündürücü!
Çözüme yönelik olmayan, suni gündem yaratma görüntüsü veren tartışmalar yerine, Türkiye’nin gerçek gündemi olan işsizlik ve ekonomideki tıkanıklığın nasıl aşılacağı tartışmalarının yapılmasının daha doğru ve önemli olduğunu düşünüyoruz.
Anayasa değişikliği ise, gündemdeki yerini koruyor. Toplumun her kesimini kucaklayacak geniş kapsamlı bir Anayasa değişikliğinin gerekliliğine inanıyoruz.
Anayasaların ruhu, milletle devletin anlaşması, uzlaşması değil midir?
Anayasa, bu ruhu taşıyan ve yaşatan bir sözleşme değil midir?
Anayasalar devleti ayakta tutmak, dolayısıyla milleti ayakta tutmak için yapılmıyor mu?
Bu ülkede terörün çözümünün ancak toplumsal uzlaşıyla mümkün olduğunu unutmamak gerekir.
Ülkede birlik ve beraberlik isteniyorsa, millet ile devlet barışık olmalıdır.
Bunun da çaresi, devlete ağırlık kazandıracak yöneticilerin iktidara gelebilmeleridir.
Yönetici, milletini sevmek zorundadır. Halkın ekmeğine göz dikmiş olan vurguncu takımına hoşgörü göstermek hakkına sahip değildir.
Şiddet adeta tüm ülkeyi sarmış durumda. Bunun sebeplerini şiddet kültürünü meşrulaştıran 1982 Anayasası’nda aramak gerekir.
Farklılıkları tehlike gören 1982 Anayasası değişmedikçe ve herkesin onayıyla yapılacak yeni demokratik bir anayasa gelmedikçe bu ülkede toplumsal uzlaşıdan bahsetmek gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır.
Türkiye’nin Geniş Kapsamlı Anayasa Değişikliğine İhtiyacı Vardır!
Toplumsal Uzlaşı Sağlanmadan Yapılacak Değişiklikler ise, Türkiye’nin Sorunlarını Çözemez!
Toplumsal uzlaşma şart.
|