Bugün efkarlıyız. Gözlerimiz yaşlı, düşünceler ve hatıralar sönük ve derin bir iz şeklinde kalbimizin derinliklerinde. Nasıl üzülmeyelim, nasıl yanmayalım acıyla. Yüreğimiz bin parça; paramparça. Duygularımız bölük pörçük, boyunlarımız yerlere düşük. Üzgünüz, acılıyız, yaslıyız. Öğretmen arkadaşları, ailesi, yakınları, eş ve dostları, çocuklarıyla matemlerdeyiz.
Şennur Öksüz ile önce Bafra Atatürk İlköğretim ardından da Bafra Kızılırmak İlköğretim okullarında yıllarca birlikte görev yaptık. O, engin insan sevgisiyle, dik duruşuyla ve her zamanki sevecen gülüşleriyle; gönül bahçemizin nadide gülleri, papatyalarıydı.
Hele, Fatih Ortaokulu'nda İrem Kefeli adlı bir öğrencinin Milli Eğitim Bakanlığı ile TBMM´nin ortaklaşa düzenlediği "Sizin Gözünüzden TBMM" konulu kompozisyon yarışmasında Türkiye 1. si olmasına da çok sevinmişti ve ben o gün bu ödül töreniyle ilgili bir Basın haberi yapmak için okula gitmiştim. Rahmetli Şennur öğretmenimiz bana biraz da espirili bir şekilde"Oktay benim resmimi de çek, tamam mı"diye takılmıştı. O, öğrencilerini, mesleğini ve fen Bilgisi branşını ve tüm insanları çok seviyordu. Örnek bir öğretmendi her yönüyle.
Buğday yüklü tarlaların, suyu, havası temiz köy yollarının ayak bastığı yerde gonca güller açardı. O, tatlı ve sıcak esen bir meltem rüzgaıydı. Her estiğinde gönüllerimize ferahlık ve içimize hayat oksijeni dolardı. Ruhumuz ve gönlümüz; O'nun güler yüzlü bakışı ve okulda, öğretmenler odasında, okul bahçesinde yaptığı güzel espirilerle imzalanırdı. Beni de diğer arkadaşları gibi çok severdi. Şiirlerimi okur, tebrik ederdi. O'nda sanatçıık ruhu da vardı. Pek yazmazdı fakat yazılanları ilgiyle takip eder, paylaşmaktan zevk duyardı.
Şennur öğretmenimizin ailesini de çokiyi tanırdım. Hatta; şimdiki Bafra Müzesi'nin bahçesine bitişik Şennur Öksüz Apartmanı'ndaki evlerine bayram için gittiğimiz olurdu. Annesi merhume Melahat teyze olsun babası merhum İsmail amca olsun; her ikisi de kızları merhume Şennur öğretmenimz gibi güler yüzlü, insan canlısıydılar. Babası da rahmetli, çok titiz ve örnek bir aile babasıydı.
Bafra İshaklı Mahallesi'nde eşi Atıf Gümrükçü bacanağım Ahmet Sandıkçı'nın dükkanını kiralamıştı ve orada beyaz eşya ürünleri satarken; merhume Şennur öğretmenimiz de zaman zaman eşinin iş yerine gelir, orayı beklerdi. Hatta bir defasında bizim kültür ve sanat derneğimiz de oraya çok yakın yerde olduğu için ziyarete gelirdi. İlk ziyaretinde ben dışardaydım. O yüzden ben gelene kadar ayrılmış ancak ikinci bir defasında tekrar derneğe yanıma gelmişti ziyarete. Bir süre sohbet ettik. Aynı mahalede oturduğumuzdan, yaşadığımız okul hatıralarından ve özellikle de Atatürk ve Kızılırmak okullarında görev yaparken; hayatlarını kaybeden öğretmen arkadaşalarımızı anardık saygıyla. Kader işre, kim derdi ki Şennur öğretmeni de kaybedecektik böyle günün birinde.
Ne desek, ne yazsak boş. Kader bu. Hepimiz bir gün ölüm denen o acı gerçeği tadacağız. Ölümden kaçış yok fakat arkadaşımızın bu kadar erken yaşta aramaızdan ayrılışı bizi derinden etkiledi.Yüreğimiz dağlandı. Acılıyız, yastayız.
Bu arada bir teşekkür de Fatih Ortaokulu Türkçe Öğretmeni arkadaşımız Mustafa Bayraktar hocamıza. Bana dün akşam ilk vefat ettiği haberini kendisi ulaştırdı. İstanbul'dan kızım geleceği için cenaze evine gidemedim fakat gerek İshaklı'daki camiye ve gerekse de Asli Mezarlıkta defin edilirken kendisini yalnız bırakmadım, bırakmadık.
Sevenleri sağolsunlar o'nu son yolculuğuna birlikte uğurladık gözyaşlarıyla, dualarla. Bundan sonra yapılması gereke şey; artık ardından Fatiha göndermektir.
Şennur öğretmen arkadaşım, kabrinde rahat uyu. Mekanın Cennet olsun. Seni hiç unutmayacağız. Kalbimizdesin...
|