METAL GÖKSoğan kubbeler ve mihrap hepsi yerli yerinde. Bıçak ne sırtta ne döştedir. Proxy desenli kaidenin özü niştedir. Düello yok. Bıçak kılıfında, kılıç kınındadır. “Kılıç Dansları” ise sadece bir “Rus balesi” performansıdır. Esasen 64. Hükümetin kuruduğu, kabinenin ilan edildiği ve bakanlık devir teslimlerinin yapıldığı gün Devletin memleketteki güven ortamının konforlu kanepesine arkasını yaslamış olması beklenirken, sabah saatlerinde nefes kesici jeopolitik bir krize uyanınca, makam koltuklarında bile soluklanamadı devlet erkanı.
Bir hafta öncesinde G20 Zirvesi’nde Putin ile Dünya liderlerinin br Polyanna Hikayesinden sıçrayıp Pandora’nın kutusuna gizlenmek için bir sebebi olmalıydı dünyanın. Askeri bir jete isabet etmenin nokta atışı ile sıfır hata ile mümkün ve ıskalamanın bu kadar güç ve imkansız olduğu bir gerçeklikte ; Rusya’nın hele de içinde kendi pilotlarının hayatını tehlikeye atarcasına askeri uçaklarla bir ulus devletin sınırını ihlal ettiğine inanmak hayal gücünü bir hayli zorluyor. Şükürler olsun ki dünya, savaş uçaklarının kafası kopuk tavuklar gibi o sınırdan bu sınıra hava sahasını ihlal etmek üzere semalarda parendeler atarken türbülansa girip sivil halkların beyni balasına çakıldığı bir “Distopya Ülkesi” değil. İyi ki bunun böyle olduğunu düşünmek de “ütopya” değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Antalya’da G20 Liderler Zirvesi öncesinde G20 tarihinde ilk kez düzenlenen Enerji Bakanları toplantısında yaptığı konuşmada altını çizdiği “dayanışma, diyalog ve işbirliğine” öncelik verirelek meselelerin halli konusunda dünyanın üzerinde uzlaştığı bakış açısına indirilen bir kroşenin , uygarlık tarihini nakavt ettiğini yerin kulağına anlatsak , arzın kulaklarına inanası yok. Yine de hakemin 1 den 10 a kadar saydığına tanık oluyoruz.
Bir savaş simülasyonu ile tatbikat arası tadımlık acı lezzette acaba gerçekten Kremlin’i ve Ankara’yı bu denli teyakkuza geçirecek obez meselenin, OburDünyalı müsebbiplerinin ve takipçilerinin iştahını açan ve aba altından sopaları görünür hale getiren hadiseler olmuş mudur ? Yoksa şayet olsa idi neticelerinin neler olabileceğine mi işaret ediyor bu yaşam boyu açık öğretim fakültesine kayıtlı biricik genel izleyici kitlesine münhasır ?
Oyun teorisinin merkezine bu kez Armagedon tellallarının neredeyse 3. Dünya Savaşının apokaliptik senaryolarını üretecek çığırtkanlarıyla beraber masaya oturan yuvarlak masa şövalyeleri Texas Holdem Poker ve Rus Ruletini eşzamanlı olarak oynama kararı mı almıştır yoksa ?
OburDünyalaların Yeni Dünya Düzeninin tesisinde ve eskiye yönelik restorasyon çabalarında, mütemadiyen öfkeli DAEŞ (İŞİD) ile mücadele kisvesi altında söylemlerine, mazlum/mağdurların yanında yer alma atılımlarınındaki sözde ya da gerçekte gayretkeşliklerini ekledikleri malum.
Suriye’de kalıcı barış, adalet ve sürdürülebilir yaşam koşullarını arzulama bahanelerine paketlenmiş, Arap Bahar’ında dominonun kendisi için ayrılmış muteber olmayan yerine oturmayan tek taşı Esed ile aleni ve saklı her türlü karşı mücadelenin bir uzantısı olan vekalet savaşalarını adeta bir it dalaşına çevirmenin tüm dünyanın aleyhine boomerang bir kabustan öte olmadığı ve kimsenin buna cüret etmediği işe aşikar
Sıcak gelişmelere gebe saliseler içinde tansiyonu ve ateşi bu derece yükselten olaylar silsilesine gelince ; Türkiye’nin 2 sene önce yine Suriye askeri uçağı krizi nedeni ile gözden geçirdiği ve yenilenen angajman kuraları çerçevesinde bugün sınır ihlali nedeni ile Rusyaya ait SU-24 uçağının daha sınırı aşmadan rotasını Güney’e çevirmesi yönünde 5 dakika içinde 10 kez uyarıldığının (ikazın yapıldığının Pentagon tarafından doğrulandığı haberi servis edildi) hatta ikazı duyan pilotun apatik davrandığı bilgisinin Rusya tarafından gerçeğe dayanmadığını iddia etmesi ve Türkiye’nin (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin) F16 uçakları ile yaptığı müdahalenin sonucunda 2 Rus askeri jetinden birinin Suriye’de Bayırbucak Türkmenleri’nin yaşamış olduğu bölgede (Türkmen Dağı) düşürülmesinin ardından Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin tarafından Rusya’yı arkadan bıçaklamakla eşdeğer olduğu ve bunun Türkiye’ye yönelik aleyhte neticeleri olacağını belirtmesi, Hadisenin Moskova’yı kırmızı alarm durumuna geçirmesi, Jet pilotlarından paraşütle atlayanlardan birinin karadan açılan ateş neticesinde ölü, diğerinin yaralı olduğunun tespit edilmesi ve Pilotarın Türkmenlerden iadesi ile ilgili Türkiye’nin temasa geçip çalışma başlatması , Rusya Savunma Bakanlığının Türkiye ile askeri temasları askıya alması, Rusya Dışişleri Bakanı Larov’un Türkiye’ye gerçekleştireceği resmi ziyareti iptal etmekle kalmayıp vatandaşlarına da Türkiye’ye gitmemeleri konusunda uyarıda bulunmasını kapsayan, Pentagon, NATO ve Birleşmiş Milletler yanısıra hali hazırda Fransa, İngiltere, Çin , gibi ülkelerin ataşelerinin ve diplomatik temsilcilerinin durumu değerlendirmek üzere Ankara’da meseleye müdahil olmaya çeken , NATO’nun Türkiye’ye itidal çağrısında bulunmasına sebep olan ana akım medyanın dünya gündemindeki haberlerin üst sıralarına yerleşen hatta Fransa ve Belçika’da yaşanan gelişmelerin dahi önüne geçen olayları sayabiliriz ki dinamikleri açısından Türkiye’ye herbirinin tek tek ve çok katmanlı etkileri olabileceği muhakkaktır.
Cenevre görüşmeleri sonrası Viyana barış sürecini de olumsuz yönde etkilemesi beklenen, beynelmilel ölçekte DAEŞ'le Mücadele Küresel Koalisyon açısından aslında pek de şaşırtıcı olmayan sıcak gelişmelerin, Türkiye’nin başta gıda sektörü olmak üzere dış ticaretini(Rusya Türkiye Gıda İhracatı ) , turizmini, diğer yandan inşaat sektörü açısından büyük önem taşıyan Rusya’nın önümüzdeki zamanda inşaat ihalelerini ne yönde etkileyeceğinin ötesinde enerji konusuda gerek Türkiye, gerek ise başta AB ülkeleri olmak üzere dünyada ne derece belirleyici ve oyun kurucu bir aktör olduğu gözden kaçırılmaması gereken ve bütüncül bir bakış açısı ile değerlendirilmesi gereken bir boyuttur.
Her ne kadar Rusya Enerji Bakan Yardımcısı Yanovskiy'den olay üzerine doğalgaz sevkiyatı ile ilgili ilk yaptığı açıklamada , mevcut olan Gaz Alım anlaşmalarına ve projelerine halel gelmeyeceğini,sevkiyatın kesilmeyeceğini belirtmiş olsa da şayet kriz derinleşirse yaşanabilecek olası gelişmelerin yönü Türkiye’nin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre geçtiğimiz yıllarda ithal edilen gazın yüzde 58'i Rusya'dan sağladğı düşünülürse Doğal gazın akıbetinin ne olacağını da belirlyecek.
Diğer yandan Mavi Akım projesinin yanısıra Mersin Akkuyu’daki Türkiye’nin ilk Nükleer Santralının inşaası ile ilgili varılan anlaşmaların çalışmaların ne yöne evrleceği de bir başka husustur. Hadiseye ilişkin fevri agresif bir tutum izlemenin neticesinde, Nükleer Santral’da geriye adım atmanın, Türkiye’nin halihazırda izlediği enerji politikalarına ilave olarak AB politikalarına uyumlu ve paralel yöndeki çalışma ve hedeflerine ulaşmasına sekte vurma sureti ile menfi sonuçlar doğurması ihtimali olduğu gibi, diğer tarafta ana müteahhid Rusya için kayda değer getirisi olan büyük çaplı bir projeden mahrum kalmanın Rusya’nın ekonomisine negative yönlü etkisi gözönüne getirilirse, diğer bütün parametreler aynı kalmak kaydı ile her iki taraf için kayıpla sonuçlanacağını , diğer yandan proje bir konsorsiyum olduğu için gecikme ile dahi olsa alternatiflerinin yaratılabilmesi durumunda Rusya’nın Akkuyu’dan çekilmekten Türkiye’ye oranla daha fazla zarar göreceğini söylemek mümkündür.
Ekonomik krizini atlatmaya çalışırken güdümleyici (manipülatif) şekilde kendisine yaptırım uygulayan Avrupa Birliği’ne açık ve örtülü gözdağı vermek isteyen Rusya’nın Mavi Akım Projesi ile ilgili Türkiye’ye yeşil ışık yakarken stratejik müttefikim dediği Türkiye ilealyansı atıp ,papaz olacağını düşünen felaket tellallarına ve kışın bu kriz nedeni ile kapanması muhtemel doğal gaz vanalarından mütevvellit endişeden titreyen “Kibritçi Kız” masalının uydurukçularına kötü , Türkiye için ise iyi bir haber var .
Rusya Kırım hadisesi sonrası ambargoların da etkisiyle %50’ye yakın değer kaybeden rublesinin belini henüz doğrultma çabalarında iken, Ukrayna ile çatışmalı dosyası henüz kapanmamışken, yeniden karılmış kartların içinden Türkiye’ye sırt çevirip kötücül ve şakacı joker kartını çıkartması olsa olsa bindiği dalı kesmekle , kendi kalesine gol atması arasında grotesk bir güldürü olur.
Bununla beraber Suriye ve DAEŞ ile mücadele konusunda ana müteffiklerinden İran’ın 14 Temmuz’dan bu yana P1 +5 ile İran’ın bölgede ve küresel çapta Batı Bloku ile ilişkilerinin yeni boyutunda kısa soluklu fevri çıkışlarda bulunması da muhtemeldir.
Gelişmelerin siyasi ve makroekonomik artçı etkilerini gerek beynelmilel siyaset arenasında, gerekse de Türkiye ve dünya para piyasalarında yakından izleyeceğiz. Hiçbirimizi Allah’a şikayet etmeyen rengarenk çocuklarların avuçlarındaki kartanesi çiçeklerinde sıcacık bir kış geçirme temennisi ile
H.Çiğdem Yorgancıoğlu
|