Sevgili okurlarım, düşünme insana özgü bir kavramdır. Düşünme zihinsel bir süreç, düşünce ise onun ürünüdür.
Kişinin doğru saydığı düşünceleri başkalarına da kabul ettirmeye çalışması kadar doğal bir hak düşünülemez.
Düşünce Özgürlüğü, demokrasinin temel ilkesidir.
İnsan haklarına ilişkin bütün belgelerde ilk sırada vurgulanmıştır.
Kimsenin müdahalesi olmadan her fert istediğini düşünme hakkına sahiptir ve bu hakkın korunması gerektiğine, düşünce özgürlüğünün kimseye duyurulmadan sadece beyinde kalan bir soyut işlem değil, açıklama, ifade, tartışma, yayınlama özgürlüğünü de beraberinde getirdiğine dair açık toplumlarda bir temel uzlaşma ilkesi olmuştur.
Her çeşit bilgi ve fikir, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın, sözle veya yazıyla iletmeyi içererek, her kategoride, fikirde ve sanatta, araştırma ve elde etmede özgürdür.
Bu nedenle düşünce özgürlüğünün, düşüncelerin aktif, sistemli ve inandırıcı bir şekilde başkalarına aşılanmasını, telkin ve tavsiyesini, kısaca propagandasını da zorunlu bir hak olarak içine aldığını kabul etmek gerekir.
Düşüncenin kapsamına “Değer yargıları, yani olgulara, davranış tarzlarına ve ilişkilere yönelik değerlendirici mütalaalar” girer.
Bir kişiye hakaret etmek, iftira atmak, özel yaşamı hakkında toplumu ilgilendirmeyen şeyler söylemek gibi fikri niteliği olmayan şeyler, düşünce özgürlüğünün korumasından faydalanamaz.
Düşünce özgürlüğü, AİHS’in hem 9. hem de 10. maddesinde düzenlenmiştir.
10 maddede; “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir.
Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir.
Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir” denmektedir.
Düşünce özgürlüğünden ancak demokratik bir toplum yapısı içerisinde bahsedilebilir.
Devlet gibi düşünmeme özgürlüğünü, kurulu düzeni sorgulamayı, gerektiğinde kınamayı, mahkûm etmeyi de içeren bir özgürlük olan düşünce özgürlüğünün, demokratik sistemin kurucu unsuru ve vazgeçilmez şartı olduğu konusunda bir tereddüt yoktur.
Basın Özgürlüğü ve eleştiri hakkı ise;
Bireylerin ya da grupların dış engelleme olmaksızın düşüncelerini basın yoluyla dile getirme hakkını ifade eder.
Basın özgürlüğü, hem düşüncenin oluşumu, hem de açıklanması aşamasında önem arz etmektedir.
Basın yoluyla haber şeklinde olay açıklaması yapılabileceği gibi, eleştiri yoluyla değer yargısı açıklaması da yapılabilir.
Olay açıklamaları, somut oldukları için doğrulukları ölçülebilmekte ve ispatın konusu olabilmektedir.
Basın özgürlüğü kısıtlanmamalı, basınımız da, ülke gerçeklerine, ulusal değerlere duyarlı olmalı, toplumsal barışı zedeleyecek yayınlardan kaçınmalıdır.
|