“Türk halkının dayandığı, güvendiği iktisadi kalesi şüphesiz ki Evkaf mallarıdır. Bu servet bizim için, geleceğimiz için yegane dayanak noktamızdır. Bu sebeptendir ki öteden beri Türk halkı, bunun idaresini eline almak ve elde edeceği büyük karla bir çok derdimize derman bulmak niyetindedir. Bunu kabul edemeyenler ise her ne pahasına olursa olsun halkın kalkınmamasını, halkın içinde bulunduğu acıklı durumdan kurtulmaması için birkaç kişinin keyfi idaresi altında kalmasına büyük gayret sarf etmektedirler”. 1953
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Birleşik Amerika Devletlerinde önümüzdeki Kasım ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi için kazan kaynamaya başladı bile. Demokrat partili adayların kendi arasındaki tartışmaları ilginç oluyor. Yaşı bir hayli ilerlemiş olmasına karşın Dışişleri eski Bakanı Madeleine Albright (78) alanlara çıkarak Hillary Clinton için oy istemesi sosyal medyanın birincil konusu oldu. Çünkü adı geçen kişi kadınların bir birlerine yardım etmeleri gerektiğini söylerken, “Bir birine yardım etmeyen kadınlar için cehennemde özel bir yer olduğuna” vurgu yapıyordu. Cehennem için konulan bu ölçüyü isteği öne çıkaran kişinin duyarlılığı olarak okumak gerekiyor.
Diğer yanda Katoliklerin ruhani lideri Papa Françesko ile Rus Ortodoks Kilisesi Patriği bin yıla yaklaşan (962 yıl) ayrılıktan sonra bir araya geldiler. Burada dikkati çeken bir husus Ortodokslar arasındaki çekişmenin de ortalıklara çıkması oldu. Patrik seçimi sırasında Fener Patriği ile Rus Patriği arasında yaşanan liderlik tartışmasıdır. Yaşanmış konuya ilişkin olarak şu ana dek kesin bir uzlaşma olduğunu söylemek olası değildir. Papa Françesko’nun buluşmayı, “Tanrının bir hediyesi” olarak tanımlaması bazı kuşkulara neden oluyor. Hıristiyan din adamlarının bir araya gelerek Yüce yaratıcının bir hediyesi olduğunu söylemelerine karşın İslam dünyasına ne kadar şaşı baktıkları biliniyor. Gerçekleşen bu görüşme yeni bir Haçlı Seferinin başlangıcı olabilir mi sorusunu akla getiriyor.
AB karşıtlığı İngiltere’de yükselmeye devam ediyor. Bu yükseliş ırkçılığın da tetiklenmesine neden olmaktadır. Adı geçen ülkedeki Irkçı Birleşik Krallık Partisi tarafından Türkiye’nin AB üyeliğine karşı düşmanlık içeren bir film yapıldı. 4 dakikalık bile olsa filmin yayınlanması düşmanca bir yaklaşımın ötesinde bitmeyen bir kinin de göstergesidir.
Dünya barışının koruyucusu olduğu zannedilen Bulaşık Milletler affedersiniz Birleşmiş Milletlerin tutumu barıştan ne kadar uzak olduğumuzu gösteriyor. Kıbrıs başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde paralı askerler olarak biraz da macera arayan kişilerden oluşan askeri gücü Barış Gücü olarak tanımlıyorlar. Bunların barışa katkıda bulunduklarını ne yazık ki söyleyemiyoruz. Suriye’de yaşanan insanlık dışı yaklaşımlara karşı sesini çıkaramayan bu kuruluş şimdilerde Türkiye’den sığınmacılara kapılarını açmasını istiyor. Türkiye’nin gösterdiği özverisini görmeyenler veya görmek isteyenler bu söylemi ile Türkiye’ye saygısızlık ettiklerini bilmeleri gerekiyor.
Böyle bir çağrının yapılmış olması çağrıyı yapan kurumun ne kadar dünya sorunlarının dışında olduğunu da gösteriyor. Bölgemizde yaşanan ve 3. Paylaşım Savaşına doğru evrilmekte olan çatışmalar nedeniyle adı geçen kurumun kendi varlığını bir kez daha sorgulamasının zamanı gelmiş hatta geçmiştir. Türkiye’nin sığınmacılar konusunda gösterdiği özveriye karşın Rus Dışişleri Bakanı Bay Lavrov, “Türkiye sığınmacı sorunu nedeniyle açıkça şantaj” yapıyor söylemini sizlerin değerlendirmelerinize bırakıyoruz.
Kıbrıs’ta yürütülmekte olan müzakere sürecinde yapılan açıklamalara bakmak gerekirse sona doğru yaklaşıldığı anlaşılıyor. Karşı tarafın yaptığı açıklamalarında ılımlılık varmış gibi görünse de 1968 yılından bu yana odunlarının parasını istediklerini söylemek gerekiyor. Odunlarının parasını isterken Bay Nikos Anastasiyadis, “Şimdi ılımlı olmanın zamanı” söyleminin odunların parasına endekslendiğini de gösteriyor.
Ilımlı görünerek Kıbrıs Türklerini teslim almaya çalışan Bay Nikos Anastasiyadis, katıldığı Epifemi Yortusu töreninde söyledikleri dikkat çekidir. “Kıbrıs’ın özgürleşmesi ve hiçbir işgal ordusunun olmamasını” diledikten sonra, Rumların “Epifemi yortusunu evlerinden uzakta kutladıkları son yıl olmasını” istediğini söylüyordu. Ilımlı mesajı nasıl okumak istiyorsanız o şekilde okuyunuz.
Bu güne değin değişik söylem ve tuzaklara düşürülen Kıbrıs Türk’ünün bu oyunlara düşürülemeyeceğinin karşı tarafa bir kez daha söylenmesi gerekiyor mu ne...
SEVGİ ile kalınız…
|