Sevgili okurlarım, dünkü “Ellerin dert görmesin askerim” başlıklı yazımdan dolayı çok sayıda e-mail aldım.
Teşekkür edenlerin yanında darbe yanlısı diyenlerde oldu. Oysa ben sadece bir dönemin gerçeklerini yazdım.
O günleri yaşayan bizim kuşak yazdıklarımı zaten biliyordu. O günleri görüp yaşamayan bugünkü genç kuşaklara anlatmak istedim, hepsi buydu.
Tabi ki darbe iyi bir şey değildir. Bunu hiçbir zaman tasvip etmiyorum.
Ne olursa olsun, hangi iktidara yararsa yarasın hepimiz darbelere, çetelere, ihtilâllere karşıyız ve hayır demeliyiz.
Sadece TBMM’nin ve halkın üstünlüğünü ve egemenliğini savunmalıyız.
Tüm hükümetlerin sadece seçimle gelip seçimle gitmesini savunmalıyız.
Vatandaş olarak hür irademizi hiçbir zaman hiçbir kimseye veya her hangi bir zümreye teslim etmemeliyiz.
İşte demokrasi budur… İşte o zaman, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletin” olur.
12 Eylül askeri harekâtını yapanların yargılanması gündemde. Siyasi kulislerde konuşuluyor ve basın yazıyor…
Bu konuşup yazanlar, o dönemin acı gerçeklerini neden konuşup yazmıyorlar acaba?
Bugün darbeci yargılansın diyenler, o tarihte kısa pantolonla sokakta çelik çomak oynuyorlardı.
Sadece varoşlarda değil, şehir merkezlerinde kimse akşam Saat 20.00 den sonra sokağa çıkamıyordu anarşiden…
Meclis oylama üzerine oylama yapıyor ortaya bir şey çıkaramıyordu.
O zamanın siyasileri görevlerini yerine getirdiler mi de asker geldi…
12 Eylül’de siyaseten belki birçok kişi mağdur oldu ama inanın memleket kurtuldu.
İnsanoğlu her şeyi zamanla unutuyor ama tarih unutmuyor.
Vita, sana, yağ ve benzin kuyruklarını unutmuyor.
Tarihimizi siyasilerden değil, arşivlerden öğrenmeliyiz. Tabi okuyacak halimiz kaldıysa. Bir torba kömüre muhtaç hale gelmediysek…
Dünkü yazımda da belirttim; Tarihe gömülmüş, mazimizdeki çok büyük acılar yaşanmış bir olayı, 29 sene sonra yeniden gündeme getirmek, Türk halkının vicdanlarını incitir. Sandıkta bunun hesabını sorar sizden…
***
Şimdi bir de sivil yargının kışlanın içine girmesine çalışıyor. Askeri, sivil savcıların yargılaması asker savcılara güvenmemekle eş anlamlı değil midir?
Meclise yemin ederek giren adalet aşığı sayın vekillerimiz in dokunulmazlıkları var, yargılanamıyorlar…
Kaldırın dokunulmazlıklarınızı adaletinizi görelim.
Bu ülkeye yıllarca hizmet etmiş generaller sabahın 4’ün de evinden alınırken Alman makamlarınca suçlu bulunanlar neden sorgulanmıyor, içeri alınmıyor?
Yoksa ucu birilerine mi dokunuyor?
Gözümüz var görüyoruz, kulaklarımız var duyuyoruz...
Kimse unutmasın ki bu ülkenin kurtuluşuna bir Atatürk’ün zekâsı yetmiştir. Bu nesil isterse ve zamanı gelince bin Atatürk çıkarır bağrından…
Önce dokunulmazlıklar kalkmalı… Çetelerin üzerine gidildiği kadar, dokunulmazlık zırhına bürünmüş suçlularında üzerine gidildiği zaman, adaletinizin dürüst olup olmadığını görürüz.
Kaldırın şu dokunulmazlıkları, adaletinizi görelim…
|