İçinizden "baklava tepsisi boş geldi diyeceksiniz" de, boş gelen baklava tepsisi değilde, KUR-AN-I KERİM'İN indirildiği bir ayda ve yaşanması için indirilen şeriat'ı 1400 sene içinde yavaş yavaş terk edilmiş, sadece İslam’ın farz olan beş şartını yeterli görmüş. Bu neden ile Allah'ın Resulü Allah'a şikayet ediyor;
FURKAN - 30:Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzel kur’âne mehcûrâ(mehcûran).Ve resûl: “Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kur'ân'dan ayrıldı (Kur'ân'ı terketti).” dedi.
Kur-an-ı Kerim'den ayrılan kim koskoca bir İslam alemi. Tabi şeriatı sahabe gibi yaşayan, çok az yaşayanı tenzih ederim.
Neden Resul şikayet ediyor kavmi ne yapmış da bu yaşanacak ayet nazil olmuş? İşte bu günler için İslam’ın beş şartını yeterli gören bir anlayış ki bunlar dini eğitim almış kendilerini fetva makamı gören din öğreticileri. Kur’an-ı Kerim'den sonra şeytanın zikirden (Kur’an-ı Kerim'den) saptırmış;
DEMEK Kİ ALLAH’IN YARDIMI BU DÖNEM DE ENGELLENİYOR;
FURKAN - 29 :Lekad edallenî aniz zikri ba’de iz câenî, ve kâneş şeytânu lil insâni hazûlâ(hazûlen). Andolsun ki; bana zikir (Kur'ân'daki ilim) geldikten sonra beni zikirden saptırdı ve şeytan, insana yardımı engelleyendir.
Halbuki bu mübarek Ramazan ayında Allah'ın insanlardan istediği herkesin HİDAYET'E ermesi.
BAKARA - 185 :Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn(teşkurûne). Ramazan ayı ki, insanlar için hidayete erdirici (hidayete erme, Allah'a ulaşma vesilesi) ve beyyineler (açık deliller ve ispat vasıtaları) ve Furkan (hakkı bâtıldan ayırıcı) olarak Kur'ân, Hüda tarafından onda (o ayın içinde) indirildi. Artık içinizden kim bu aya (yetişir de ramazan ayını görüp) şahit olursa o zaman onu, oruç tutarak geçirsin. Ve kim, hasta veya yolculukta olursa, o taktirde (tutamadığı günlerin sayısı) diğer günlerde (oruç tutarak) tamamlanır. Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez. (Size bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi hidayet erdirdiği şeye karşılık (sizin de) Allah'ı tekbir etmeniz (yüceltmeniz) içindir. Umulur ki böylece siz (bütün bu kolaylıklara) şükredersiniz.
Onun için bu mübarek ayda Allah insanları takva sahiplerini hidayete erdirsin diye Kur’an-ı Kerim'i indirdi.
Eee; siz takva sahibi değilseniz bu Kur’an-ı Kerim'in size ne faydası olur ki.
BAKARA - 2 :Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn (muttekîne). İşte bu Kitap; O'nda hiç(bir açıdan) şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.
Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim'i yaşayalım diyeceğim de nasıl HİDAYETE ERİLİR BİLİNMİYOR;
BAKARA - 120 :Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).Sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların hevalarına uyarsan andolsun ki; Allah'tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur.
Takva sahibi olmaya Allah'dan korkmak diyenlere de iblisinde Allah'dan korktuğunu hatırlatırım.
HAŞR - 16 :Ke meseliş şeytâni iz kâle lil insânikfur, fe lemmâ kefere kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbel âlemîn (âlemîne). (Münafıkların size vaadleri), şeytanın (vaadlerinin) durumu gibidir. İnsana: “İnkâr et (kâfir ol).” demişti. Fakat, inkâr ettiği zaman: “Muhakkak ki ben senden uzağım, elbette ben, âlemlerin Rabbi Allah'tan korkarım.” dedi.
O zaman takva sahibi nasıl olunur bakalım Kur’an-ı Kerim ne diyor;
RUM - 31 :Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne). O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
Neden Allah'a yönelmemiz istenmiş ki?
HAC - 67 :Li kulli ummetin cealnâ menseken hum nâsikûhu fe lâ yunâziunneke fîl emri ved’u ilâ rabbik(rabbike), inneke le alâ huden mustekîm(mustekîmin).Ve Biz, bütün ümmetler için mensek (tek bir şeriat) tayin ettik. Onlar, onunla (o şeriatle) amel ederler (etsinler). Öyleyse emrim konusunda seninle niza etmesinler (çekişmesinler). Sen, Rabbine davet et. Muhakkak ki sen, mutlaka mustakîm (Allah'a doğru istikametlenmiş) olan hidayet üzeresin.
Allah'ın Resulü, Allah'dan aldığı emir ile insanları Allah'a davet ediyor. İnsanlar davete icabet etsin de dalaletten kurtulsun hidayete ersinler diye.
AHKÂF - 31 :Yâ kavmenâ ecîbû dâiyallâhi ve âminû bihî yagfir lekum min zunûbikum ve yucirkum min azâbin elîm(elîmin).Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine icabet edin. Ve O'na îmân edin ki, sizin günahlarınızı bağışlasın ve mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve sizi elîm azaptan korusun.
Allah, Allah'ın davetçisine icabet edilmesini farz kılmış. Bu davetçi de insanları dalalletten kurtulsun ve hidayete ersin diye. Fakat insanlar artık bu emri unutmuş ve İslam’ın beş şartını yeterli olduğunu şeytan kendilerini inandırmış.
AHKÂF - 32 :Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn (mubînin). Ve Allah'ın davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah'tan başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık dalâlet içindedirler.
Kur’an-ı Kerim insanlar için hidayet ise ve Allah Resulü insanları dalaletten kurtulsun diye Allah'a davet ediyorsa, artık davete icabet etmeyen kişi, Allah'a karşı olan kişidir ve dalalettedir.
İşte Ramazan ayı da insanların hidayete ermesi için Kur’an-ı Kerim'in indirildiği bir aydır.
BAKARA - 183 :Yâ eyyuhellezîne âmenû kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûn (tettekûne).Ey âmenû olanlar! Oruç, sizden öncekilerin üzerine yazıldığı (farz kılındığı) gibi sizin üzerinize de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz.
Bu RAMAZAN ayında Allah insanların takva sahibi olmasını umuyor.
YANİ RAMAZANDA, İNSANLAR ALLAH VE RESULÜNÜN ALLAH'A DAVETİNE İCABET EDER DE, DALALETTEN KURTULUR HİDAYET ÜZERİ OLUP TAKVA SAHİBİ OLURLAR DİYOR.
O zaman bu ramazan ayında kıldığımız her namazın arkasından "RABBİM HİDAYETE ERMEK SANA DOST OLMAK VE DİNİNİ YAŞAYARAK SENİN AHLAKIN İLE AHLAKLANMAK İSTİYORUM NE OLUR YARDIM ET" diye yalvarsak, samimi bir kalbi talepse mutlaka Rabbimiz bizi kendisine ulaştırıp HİDAYETE erdirir takva sahibi kılar.
Allah'a kovuşmayı O’na ulaşmayı kalben dilemezsek Allah’ın emrini yalanlamış ve HÜSRANDA olanlardan olmuş oluruz.
YUNUS - 45 :Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah'a mülâki olmayı (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimse(ler) olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıramadılar).
Dünya ve ahiret de mutlu olamayız.
NEDEN ALLAH'A YALVARMIYORUZ, DUA ETMİYORUZ Kİ, ALLAH'IN SİZİ DUYMAYACAĞINI MI SANIYORSUNUZ?
FURKAN - 77 :Kul mâ ya’beu bikum rabbî lev lâ duâukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ(lizâmen). (Onlara): “Rabbim, dualarınız olmasa size değer vermez. Oysa siz yalanlamıştınız. Fakat (azap) kaçınılmaz olacak.” de.
İşte Allah'a davete icabet etmez ve sizi Allah'a davet eden kişiyi Hacet namazı ile Allah'dan istemezseniz BELKİ BOŞ GEÇEN BİR RAMAZAN AYINI HEDER EDECEKSİNİZ ve Allah'ın asıl Allah'a teslim olma emrine karşı gelmiş hidayet yerine dalaleti satın almış olacaksınız.
BAKARA - 16 :Ulâikellezîneşterevûd dalâlete bil hudâ, fe mâ rabihat ticâretuhum ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne). İşte onlar, o kimselerdir ki; hidayet ile dalâleti satın aldılar. Fakat onların ticareti, onlara hiç kâr sağlamadı ve hidayete ermiş değillerdi.
İNSANLAR NE KADAR CAHİL, NE KADAR MÜTEKEBBİR, NE KADAR KİBİRLİ Kİ ALLAH'IN HER FIRSATTA KURTULUŞLARI İÇİN FIRSATLAR YARATIYORKEN İNSANLAR İSE BU FIRSATLARI ELİNİN TERSİ İLE İTİYOR.
KAİNATI BU KADAR MÜKEMMEL YARATAN ALLAH DİNİ ŞERİAT OLARAK YAŞAMAMIZI DAHİLİNDE SAHABE GİBİ MÜKEMMEL İNSAN OLABİLECEĞİMİZİ GÖSTERİYOR.
Yaşadığınız İslam’ın beş şartı ve artık bilemediğiniz şeriat sizi ne kadar Allah'ın yardımından uzaklaştırıyor görmüyor musunuz?
Allaha ulaşmayı dileyip Allah'ın davetine icabet ederek Hidayet üzere olmanızı kutlarım.
HACET NAMAZI;
Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda : Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah’tan hacet neyse o istenir. Allah’tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah’tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında “Allah, Allah” diyerek kişi Allah’ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
|