Bismillâhirrahmânirrahîm
İNSANLARIN DÜNYA VE AHİRET SAADETİNE ULAŞMALARI, HİDAYETİN NE ANLAMA GELDİĞİNİ BİLMELERİ VE DALÂLETTEN HİDAYETE ADIM ATMALARI İLE OLUR.
Türkçede kullanılmayan kelimelerin ve kavramların, Kur'ân meallerinde yer alması nedeniyle ayetlerin ne demek istediği anlaşılamayacağından. Kur’an’daki İslâm yaşanamayacak ve Allah’ın dini gereği tevhit ve sûlh sükûn oluşamayacaktır.
İnsanların mutsuz olmalarına katkıda bulunanlar; ALLAH’IN GERÇEKLERİNİ SAKLAYANLARDIR.
HİDAYETTEN HABERSİZ OLANLARIN MEALLARİNDE, BAKALIM HİDAYET NASIL ANLATILMIŞ.
***
Bismillâhirrahmânirrahîm
AYETİ ANLAMAK YETMİYOR, HAYATIMIZA TATBİK ETMEK GEREKİYOR. TATBİK EDİLEN AYET DE, EMRE İMAN ETMEK ANLAMINA GELİR.
DİYANET İN İŞLERİ MEALİ:
FÂTİHA–6–7: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme).Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne). (6-7) Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
Fatiha–6-7.inci ayeti, kelimeleri karşılığı ne manaya geliyor bakalım.
Diyanet işlerinin açıklamasında gene doğru yol safsatası bizi gerçeklerden nasıl uzaklaştırıyor görelim.
Kelimelere göre ayetin meali:
FÂTİHA–6–7: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme).Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne). (Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır). O yol (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.
YÂSÎN–21: İttebiû men lâ yes’elukum ecren ve hum muhtedûn (muhtedûne). (Tebliğlerine karşılık) sizden ücret istemeyen (bu) kişilere tabi olun. Ve onlar, mehdilerdir (hidayete ermiş ve hidayete erdirenlerdir).
Her insan doğuştan dalalettedir. Hidayete ulaşmadan da kurtuluşumuz mümkün değildir.
RA’D–27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”
Bizim için hayati önem taşıyan. Dünya ve Ahiret saadetimizi sağlayacak olan hidayet Kur'ân müfessirleri tarafından nasıl açıklanmış bakalım.
HİDAYETTEN HABERSİZ OLANLARIN MEALLARİNDE, BAKALIM HİDAYET NASIL ANLATILMIŞ.
FÂTİHA–6: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme).
FÂTİHA–7: Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).
DİYANET İŞLERİ MEALİNDE FATİHA 6–7:
(6–7) Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
Soralım bakalım Fatiha 6.ıncı ve 7.inci ayetleri neden birleştirerek meallendirme ihtiyacı duydunuz?
6.ayetteki;
İhdi nâ=Bizi hidayet et, ulaştır anlamını taşıyor.
Sırâtel Mustakîm =[Mustakîm(istikametlenmiş)] sırat(yol)]istikametlenmiş yol. Bu kavramda mealde kullanılmamış.
Hidayet=ulaşmak demektir(lügat manası).bir süreç’i ifade eder. Anlamı olmayan bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet mealinde kullanılmış.
Neden Sırâtel müstakim’i Rabbimizden istiyoruz?
Çünkü Peygamberimiz Efendimiz(S.A.V.) için Allah müstakim üzere hidayettesin diyor.
HACC–67: Li kulli ummetin cealnâ menseken hum nâsikûhu fe lâ yunâziunneke fîl emri ved’u ilâ rabbik(rabbike), inneke le alâ huden mustekîm(mustekîmin).Ve Biz, bütün ümmetler için mensek (tek bir şeriat) tayin ettik. Onlar, onunla (o şeriatle) amel ederler (etsinler). Öyleyse emrim konusunda seninle niza etmesinler (çekişmesinler). Sen, Rabbine davet et. Muhakkak ki sen, mutlaka mustakîm (Allah'a doğru istikametlenmiş) olan hidayet üzeresin.
Çünkü Peygamberimiz S.A.V.Efendimiz bizi sırâtı müstakim’e davet ediyor.
MU’MİNÛN–73: Ve inneke le ted’ûhum ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).Ve muhakkak ki; sen, mutlaka onları Sıratı Mustakîm'e davet ediyorsun.
Çünkü Allah bizleri dalaletten kurtarıp hidayete bu yola yani Sırâtel müstakim’e hidayet ediyor.
EN’ÂM–87: Ve min âbâihim ve zurriyyâtihim ve ihvânihim, vectebeynâhum ve hedeynâhum ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin). Ve onların babalarından, zürriyetlerinden (nesillerinden) ve kardeşlerinden onları seçtik. Ve onları Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ruhu ulaştıran yola) hidayet ettik (ulaştırdık).
Neden bu Sırâtel müstakim’e hidayet ediyor. Neden bu yola davet ediliyoruz sorusuna ise;
NİS–175: Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen). Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, kendisine ulaştıran “Sıratı Mustakîm”e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).
Allah kendisine Sırâtel müstakim ile hidayet(ulaştırıyor) ediyor.
Demek ki Peygamberimiz S.A.V. Efendimiz Rabbimize ve sıratı müstakim’e(Allah’a istikametlenmiş yola) bizim kurtuluşumuz için davet ediyor.
HİCR–41: Kâle hâzâ sırâtun aleyye mustekîm (mustekîmun). Allahû Teâlâ şöyle buyurdu: “İşte bu, Bana yönlendirilmiş (Bana ulaştıran) yoldur.”
7.ayette ki;
Sırâtallezine kelimesinin tarifi yapılmış.[sırâta(yol) ile ellezine(ki onlar)] onların yolu, birleştirilmiş.
Olması gereken” O yol (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur” meali iken. Bilmedikleri için bizim için önem arz eden kelimeler yutulmuş.
En’amte(sen nimet verdin) Aleyhim(onların üzerine)
O zaman soralım. Nimet’in ne anlama geldiğini açıklamadıklarına göre nasıl nimet nasıl hak edilerek alınır? Açıklamasını bulamıyoruz. Eğer nimet’i bilmiyorsak o zaman gadap duyulmuş ve dalalette kalmış olunuyor.
O zaman kelimelerin karşılığını yerlerine koyarak açıklarsak, Aşağıdaki açıklamayı elde ediyoruz.
FÂTİHA–6: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme). (Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM’E hidayet et (ulaştır).
FÂTİHA–7: Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).O yol (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.
DİĞER MÜELLİFLERİN MEALLERİNE SIRAYLA BAKALIM.
FATİHA–6;
İmam İskender Ali Mihr
|
:
|
(Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır).
|
Diyanet İşleri
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
|
Abdulbaki Gölpınarlı
|
:
|
Bize doğru yolu göster,
|
Adem Uğur
|
:
|
Bize doğru yolu göster.
|
Ali Bulaç
|
:
|
Bizi doğru yola ilet;
|
Ali Fikri Yavuz
|
:
|
Bizi, (Îtikat, söz, iş ve ahlâkımızda) doğru yola ilet. (Bizi, İslâm dini ve Peygamber yolu olan hak yolda sâbit eyle...)
|
Bekir Sadak
|
:
|
Bizi dogru yola eristir.
|
Celal Yıldırım
|
:
|
Bizi doğru yola ilet.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
:
|
Bizi doğru yola eriştir.
|
Diyanet Vakfi
|
:
|
Bize doğru yolu göster.
|
Edip Yüksel
|
:
|
Bizi doğru yola ilet.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
:
|
Hidayet eyle bizi doğru yola
|
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
|
:
|
Hidayet eyle bizi doğru yola!
|
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
|
:
|
Hidayet eyle bizi doğru yola,
|
Fizilal-il Kuran
|
:
|
Bizleri doğru yola ilet,
|
Gültekin Onan
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola ilet; kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapmışların değil.
|
Hasan Basri Çantay
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola, kendilerine ni'met verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil.
|
İbni Kesir
|
:
|
Bizi dosdoğru yola ilet.
|
Muhammed Esed
|
:
|
Bizi dosdoğru yola ilet,
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
:
|
(6-7) Bizleri doğru yola hidâyet et, o kendilerine in'am etmiş olduğun zâtların yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapık bulunmuşların yoluna değil.
|
Şaban Piriş
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola, nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapanların değil..
|
Suat Yıldırım
|
:
|
Bizi doğru yola, Sana doğru varan yola ilet.
|
Süleyman Ateş
|
:
|
Bizi doğru yola ilet!
|
Tefhim-ul Kuran
|
:
|
(6-7) Bizi dosdoğru yola ilet, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil.
|
Ümit Şimşek
|
:
|
Bizi doğru yola ilet.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
:
|
Dosdoğru giden yola ilet bizi...
|
Abdullah Aydın
|
:
|
(6-7) Ey yüce Rabbim! Doğru yola yöneltip iyilik ve ihsanda bulunduğun kimselerle birlikte bizi de doğru yola ulaştır. Sapıklık ve gazabına uğramışların yoluna değil.
|
Ahmet Davudoğlu
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola, nimetlerine erdirdiğin kimselerin yoluna eriştir, hışma uğrayanların ve sapmışların yoluna değil (âmin).
|
Ali Arslan
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola ilet! Nimet verdiğin yoluna!.. Gazabına uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil!
|
Arif Pamuk
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola ilet. Bizleri o gazabına uğramışların ve sapmışların yoluna değil, kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna (eriştir.) Âmin.
|
Ayntabî Mehmet Efendi
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola hidayet et. (Bizi doğru yolda sabit kıl. Bu yoldan maksat, İslâm'dır. Kur'an-ı Kerîm ve içindeki hükümleridir.) O kendilerine ni'met (haz ve saadet) verdiklerinin (Enbiya ve sıddîklardan, şehid ve salihlerden in'âm ettiğin dostlarının) yoluna. Gazabına uğrayıp İslâm'ı terk edenlerin (Yahudilerin) yoluna değil, heva ve hevesine uyup doğru yoldan azmışların (Hıristiyanların) yoluna da değil.
|
Bahaeddin Sağlam
|
:
|
(6-7) Kendilerine nimet verdiğin (peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salihler) yoluna, (sebepler dünyasında boğulup) gazabına maruz kalanların yoluna değil ve (yanlış yola girip) saplanan sapıkların yoluna değil.
|
Diyanet Vakfı (1993)
|
:
|
(6-7) Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
|
Hasan Tahsin Feyizli
|
:
|
(6-7) Kendilerine (lütfûndan) nimet verdiğin (iyi) kimselerin yoluna, (geçmiş dinlerde olduğu gibi) kendilerine gazâb edilmişlerin ve sapıklarınkine değil(Ya Rabbi).
|
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay
|
:
|
(6-7) Nimete erdirdiğin kimselerin yoluna eriştir....
|
Hüseyin Kaleli
|
:
|
(5-6-7) “Ancak sana kulluk ederiz. Yine ancak senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet. Kendilerine buğz edilenlerin ve sapıklarınkine değil, kendilerini nimetlendirdiklerinin yoluna (yönelt).”
|
İsmail Mutlu, Şaban Döğen
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola ilet. Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbi olan sâlih kullarının yoluna ilet, gazabına uğrayanların ve sapıtmış olanların yoluna değil. Âmin.
|
Mustafa İslamoğlu
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola, nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet. Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.
|
Nedim Yılmaz
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola. Nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.
|
Ömer Rıza Doğrul
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola ilet, ni’mete erenlerin gazaba uğramayanların ve sapmayanların dosdoğru yoluna.
|
Talat Koçyiğit
|
:
|
(6-7) Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna... Gazabına uğrayanların ve sapık olanların yoluna değil.
|
Ziya Kazıcı, Necip Taylan
|
:
|
(6-7) Bizi doğru yola ilet, kendilerine ni'met verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayaların ve sapklarınkine değil.
|
Bir Heyet
|
:
|
(6-7) Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
|
FATİHA-7;
İmam İskender Ali Mihr
|
:
|
O yol (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.
|
Abdulbaki Gölpınarlı
|
:
|
nimetlendirdiğin kişilerin yolunu; gazaba uğramışların da değil, sapıkların da
|
Adem Uğur
|
:
|
Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
|
Ali Bulaç
|
:
|
Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil.
|
Ali Fikri Yavuz
|
:
|
Kendilerine, (fazlından ve ihsanından) nimet verdiğin kimselerin (Peygamberlerle velilerin) yoluna (hakkı kabul etmeyip küfre vardıklarından) gazâba uğrayanların ve sapıklarınkine değil... (Amin= Kabul buyur, Allah’ım!...)
|
Bekir Sadak
|
:
|
Nimete erdirdigin kimselerin yoluna; gazaba ugrayanlarin, ya da sapitanlarin yoluna degil. *
|
Celal Yıldırım
|
:
|
Nîmetine erdirdiğin kimselerin yoluna... Gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
:
|
Nimete erdirdiğin kimselerin yoluna; gazaba uğrayanların, ya da sapıtanların yoluna değil.
|
Diyanet Vakfi
|
:
|
Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
|
Edip Yüksel
|
:
|
Gazaba uğrayanların ve sapmışların değil; kendilerine iyilikte bulunduğun kimselerin yoluna...
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
:
|
O kendilerine in'am ettiğin mes'utların yoluna. Ne o gadap olunanların ne de sapgınların
|
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
|
:
|
O kendilerine nimet verdiğin mesutların yoluna! Ne o gazap olunanların ne de sapkınların!
|
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
|
:
|
O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.
|
Fizilal-il Kuran
|
:
|
Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna; gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil.
|
İbni Kesir
|
:
|
Nimete erdirdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve dalalete düşenlerinkine değil.
|
Muhammed Esed
|
:
|
Nimet bahşettiklerinin yoluna; gazab(ın)a uğrayanların ve sapkınlarınkine değil!
|
Suat Yıldırım
|
:
|
Nimet ve lütfuna nail ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.
|
Süleyman Ateş
|
:
|
ni'met verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazabedilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil. (ya Rabbi)!
|
Ümit Şimşek
|
:
|
Kendilerine nimetler verdiğin kullarının yoluna ilet. Gazabına uğramış, yahut sapmış olanların yoluna değil.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
:
|
Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlık ve şaşkınlığa saplanmamışların yoluna...
|
Hacet namazının kılınışı:
Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda : Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah’tan hacet neyse o istenir. Allah’tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah’tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında “Allah, Allah” diyerek kişi Allah’ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
ALLAH’A EMANET OLUN
|