Sevgili okurlarım, insanların yaşamında telefi edemeyeceği durumlar vardır. İleride pişman olacağımız şeyleri yapmamak ve sürekli keşke dememek için, her şeyi yerinde ve zamanında yapmak gerekir.
Gerçektende haklı bir şeyi yaptıktan sonra keşke dememek için önceden iyice düşünmek lazım...
Onun için geçmişe dönük keşkelerle yaşamaktansa ileriye dönük belkilerle yaşamak daha iyidir bence. İyice düşünülmeden yapılan iş, çoğu kez insanı zarara ya da geri dönemeyeceği bir çıkmaza sokar ki, o zaman pişman olmak da işe yaramaz.
Yani son pişmanlık fayda etmez.
Hayatımızda aldığımız kararlar, yaptığımız işler, konuştuğumuz sözler için sonradan pişman olmamak için, iki kere düşünmek lazım.
Yaptığınız bir hareketi ya da söylediğiniz bir sözü, ölsem de yapmasaydım diyerek telafi edemeyeceğiniz bir duruma düşmemek için, ağzımızdan çıkan söze çok dikkat etmemiz gerekir.
Söz, ağızdan çıktıktan sonra, telafisi mümkün değildir. Değerini bilmediğimiz zaman da, geçtikten sonra telafisi mümkün değildir.
Hayatta birini seversiniz, hem de deli gibi. Başkalarının lafına uyarak, bitirirsiniz ilişkinizi. Sonunda pişmansınızdır. Birlikteliğinizi, dolaştığınız yerleri, uykusuz kaldığınız geceleri, yaptığınız karşılıklı fedakarlıkları düşündüğünüz zaman size acı verir.
Ama gel gör ki kalbi kırılan o insanın acısını dindiremez sizin çektiğiniz acılar.
Zaman geçmiştir, telafisi kolay kaloy mümkün değildir. Artık geri dönüş yoktur, son pişmanlık fayda etmez.
Bilinen bir hikâyeyi tekrarlamak istiyorum:
“Büyük bir hava meydanının bekleme salonunda genç bir bayan uçağa binmek üzere bekliyordu. Uçağın havalanmasına saatler olduğu için zaman geçirmek üzere bir kitap ve bir paket küçük kurabiye satın aldı. Dinlenmek ve kitabını okumak için VİP salonunda bir koltuğa yerleşti. Kurabiye paketinin durduğu yandaki koltuğa bir adam oturdu, dergisini açıp okumaya başladı. Genç kadın ilk kurabiyesini aldı. Adam da bir tanesini aldı, bayan çok rahatsız hissetti kendisini ve "Sinir şey, havamda olsam bu cüretinden dolayı onu yumruklardım" diye düşündü.
Bayan bir kurabiye alıyor adam da bir tane alıyordu. Çıldıracak gibiydi bayan ama olay çıkarmak istemiyordu. Nihayet son kurabiye kalınca kadın "Bu küstah adam şimdi ne yapacak" diye düşündü. Adam son kurabiyeyi aldı, onu ikiye böldü ve bir parçasını kadına verdi.
Aaaa, bu kadarı da fazla. Çok öfkelenmişti şimdi, kadın sinir içinde kitabını ve diğer eşyalarını alıp bir fırtına gibi giriş salonuna, oradan da uçağın içine yöneldi. Uçaktaki koltuğuna oturdu.
Gözlüğünü almak için çantasını açtı. Ne görsün? Kurabiye paketi açılmamış olarak orada duruyordu. Çok utandı. Çok büyük bir yanlış yaptığını anladı. Kurabiyesinin paketini açmadan çantasına koyduğunu unutmuştu.
Adam kendi kurabiyelerini ise hiç sinirlenmeden, yüksünmeden kadınla paylaşmıştı. Kadın kurabiyelerinin paylaşıldığını düşünerek çok sinirlenmişti. Ve şimdi bu durumu açıklama şansı yoktu. Özür dileme olanağı kalmamıştı.”
Sevgili okurlarım, hayatta telafi edemeyeceğimiz dört durum vardır;
Taş, atıldıktan sonra! Söz, ağızdan çıktıktan sonra! Fırsat, kaçtıktan sonra! Zaman, geçtikten sonra telafisi mümkün değildir.
İleride pişman olacağımız şeyleri yapmamak, sürekli keşke dememek, telafisi mümkün olmayan, telafi edemeyeceğimiz durumlara düşmemek için, dikkat edelim.
|