Sevgili okurlarım, sekiz sene önceki bir yazımda da belirtmiştim. Türkiye Cumhuriyeti üç korku temelinde kurulmuştur.
Bunlar: 1- İrtica ve anti laik düşünceler, 2- Ayrılıkçı hareketler, 3- Komünizm ve sosyalizm korkusu.
Bu üç korku, Cumhuriyetin başlangıcından bu yana, değişen konjoktürlere göre değişen oranlarda hep belirleyici ve etkili olmuştur.
Bazen birisi, bazen de diğeri öne çıkmış, bazen de üçü birden etkili olmuştur.
Bunlardan üçüncüsünün günümüzde pek etkinliği kalmamıştır.
Diğer iki sorun ise hala etkinliğini sürdürmektedir.
Türkiye Cumhuriyetinde geçen 93 yıla rağmen, hala günümüzde irtica tehlikesinden bahsedilmektedir.
Bugün dini alet ederek vatandaşı soyan sivil toplum kuruluşları aramızda dolaşıyorsa, Asker kılığına bürünmüş vatan hainleri TBMM’ni bombalıyorsa, Türk vatandaşlarının bir bölümü, hala Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak yerine, “padişahım çok yaşa” demek istiyorlarsa, halifenin veya padişahın kulları olmaya özen gösteriyorsa, ülkede düşünmemiz gereken ciddi bir durum var demektir.
İrtica var demektir. Rejim tehlikede demektir.
Bugün Türkiye Cumhuriyetini bilinç ve güç anlamında koruyabilecek tek kurum, Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.
Türkiye’de rejimin bekçisi, vatandaşlık bilincidir diyebildiğimiz zaman, ülkede irtica tehlikesi ortadan kalkar.
Atatürk, Hilafeti kaldırarak, tekke ve zaviyeleri kapatarak Türk Milletini kara taassuba iten her türlü gericiliğe karşı bir mücadele başlatmıştı.
Bu nedenle, gericiler tarafından Atatürk’ün anısına yapılan çirkin saldırılarla şekillenen, Atatürk düşmanlığı yeni bir olgu değildir.
Gericiler, Atatürk’e karşı 1926 yılında suikast teşebbüsünde bulunmuşlar, ancak muvaffak olamamışlardı.
Atatürk bu suikast girişiminin kendi kişiliğinden çok, Cumhuriyet rejimine ve onun dayandığı ilkelere karşı olduğunu vurgulamış; Türk halkına şu demeci vererek, ona olan güvenini belirtmiştir:
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bilincinin, tüm vatandaşlarımızın bilincine yerleşmesiyle sağlanır.
Toplumumuzda genel olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bilincinin tam olarak gelişmesiyle, irtica sorunu temelden çözülür.
“Ne mutlu Türküm diyene” diyen vatanseverlerin bu memleketi geleceğe, aydınlığa taşıma vakti geldi de geçiyor.
Son dönemde açıkça görülen Atatürk düşmanlığı ve irtica tehlikesi karşısında, millet olarak yapmamız gereken; her zamankinden daha fazla onun kurduğu Cumhuriyet´e sarılmak, hedeflerine ulaşmak için daha fazla çalışmak ve vatandaşlık bilincine sahip olarak, onurlu bir millet olmanın gereklerini yerine getirmektir.
Birçok ilimizde “Cumhuriyet Meydanları” var... Belediyelerimiz sakın bu adı değiştirmeye kalkmasınlar!
Cumhuriyet Meydanları bizim, bu memleket hepimizin… Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık bilincine sahip olan, memleketini ve vatanını seven herkesi düşünmeye davet ediyorum.
Cumhuriyetimize sahip çıkalım!
|