“Türk milleti ve halkı en eski çağlardan beri demokratik olgunluğa ve sağduyuya sahiptir. Bu vasfı ile de çok vartalar atlatmış, aşırılığa kapılmamış, tüm tenkit ve uyarılarında daima ılımlı kalmasını bilerek vatan ve millet çıkarlarını her şeyin üstünde tutmuştur. Türk milletinin kopmaz ve koparılamaz bir uzantısı olan Kıbrıs Türk’ü halkında da bu demokratik olgunluk ve sağduyu her zaman var olmuştur.” 1973
Dr. Fazıl KÜÇÜK
***
Demokrasinin yazılı kuralları ile anayasası olmayan ve geleneklere göre yönetilen İngiltere, demokrasinin beşiği olarak kabul ediliyor. Şimdilerde bu beşiğin tıngır mıngır sallanmaya başladığını söylemek olasıdır. Ülkenin AB’nden ayrılma kararı ile ekonomik alanda sıkıntılar yaşanmaya başladı. Yaşanmakta olan sıkıntıya koşut kuruluşların çalışanların sayısını azaltmaya başladıkları duyuruluyor. Gelinen bu noktadan sonra İngiltere’nin geriye dönüp ‘ben ettim siz etmeyin beni geri birliğe alın’ demesini beklemiyoruz.
AB’nin genişleme süreçlerinin iyi düşünülerek yapıldığını söylemek ne yazık ki olanaklı değildir. Birlik içinde önde giden ülkeler kendilerine yakın gördükleri ülkeleri bünyelerine alarak bir anlamda güç gösterisine girişiyorlardı. Kendi iç sorunlarını çözemeyen yeni üye ülkeler Birliğin sorunlar yumağına dönüşmesine katkı veriyorlardı. Şimdilerde Polonya bu uygulamanın öncülüğünü yapıyor. Tüm yönetim yetkilerini kendi tekeline almak için çaba gösteren Bay Kaçinski’nin yapılan bütün uyarıları dikkate almadığı gibi dalga geçercesine sorulan sorulara yanıt verirken “hukuk incelemesinin neşeli bir uğraştan ibaret olduğunu” söylüyor.
Birleşik Amerika Devletlerinde iri partilerin başkan adaylarının netleşmesi sonrasında her ülkede olduğu gibi karşılıklı suçlamalarda hemen başladı. Demokrat Partinin adayı olarak öne çıkan Bayan Hillary Clinton en çok tartışılan ve suçlanan Başkan adayı oluyor. Eşinin aşk skandallarının yanı sıra Ortadoğu bölgesine Dışişleri Bakanı olarak geldiğinde söyledikleri gündeme taşınıyor. Bölgenin kan deryasına dönüşmesinin sorumlusu olarak görülüyor.
Dengesiz çıkışları ile yaşananların sorumlusu olduğunu da kanıtlıyor. Arap Baharı diyerek bölgeyi hizaya getirme çabası sonrasında Libya lideri Muammer Kaddafi’nin öldürülmesini kahkahalarla gülerek “geldik, gördük öldü” diye tanımlıyordu. Bölgenin kan deryasına gelmesinden sorumlu görülmesinin yanı sıra büyük şirketlerde yaptığı konuşmalar sonrasında aldığı on milyonlarca dolar için yolsuzluk suçlamaları tartışılıyor. Bu konumda olan kişinin rakibi Bay Donald Trump’a nükleer tesislerin teslim edilemeyeceğini söylüyor.
Bu söylemleri ile dünyada güçlü kadın figürünü yeniden öne çıkarmaya çalışıyor. Her ülkenin koşullarının farklı olduğunun bilinmesine karşın gücün kendi ülkelerinde geçerli olduğunun da unutulmaması gerekiyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda resmen tanınmıyor olmasına karşın aynı hukuk kurallarına göre varlığı kabul ediliyor. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya İstanbul’da gösterilen ilginin temelinde bu olgu yatmaktadır. Gösterilen bu ilgiden rahatsızlık duyan Bay Nikos Anastasiyadis ve tayfalarının gösterdikleri tepkiyi ve saldırıları bu açıdan değerlendirmek gerekiyor.
Yaşanan bu ilgiye karşın Amerikan CNN televizyon kanalı, Dünya Kadın Liderler listesine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siberi de alarak duyurması ülkemiz adına büyük bir kazanımdır. Öne çıkan bu olgunun ülkemizin tanınmasına katkısının olumlu olacağını ve olması gerektiğini belirtmek istiyoruz.
Son dönemde yaşananlardan karşı tarafın duyduğu tepkiyi her zaman uyguladıkları bir taktik olarak okumak gerekiyor. Sürekli olarak benzer tepkileri gösterirlerken “Kıbrıs Türklerinin kendilerine kayıtsız koşulsuz teslim olmalarının düşünü de görüyorlar.” Bay Nikos Anastasiyadis, “iki tarafın henüz halledilmemiş konular üzerinde yapıcı önerilerde bulunarak sürece ciddiyet ve karşılıklı saygı ile müdahale etmesi durumunda 2016 yılı içerisinde çözüme varılmasını” söylemesi tam ve koşulsuz teslimiyet isteklerini yinelemesinden başka bir şey değildir.
Karşı tarafın isteklerine Kıbrıs Türklerinin teslim olmayacağını birilerinin bu düşünce yapısı içinde olanlara artık söylemeleri gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
|