Sevgili okurlarım, Taner Yenidoğan’ın “Utandım çocuk” başlıklı bir yazısını bugün köşemden sizlere sunmak istiyorum.
Yüreğine sağlık Yenidoğan. Ellerin dert görmesin. Atatürk hakkında çok yazdım ama seninki bambaşka olmuş. Yoktan bir ulus yaratan Ulu Önder Atatürk’ü para kazanmak için, kötü emellerine alet ederek film çeken zavallılara, bir tokat olmuş senin yazın. Biz bu ülkede Atatürk'ü doğru bir şekilde anlatamadık. Sonuçlarını da apaçık görüyoruz. Her şeyi magazinleştirdikleri gibi, Ulu Önder Atatürk'ü de magazin malzemesi yaptılar sonunda.
Bizim nesle, Atatürk'ü öğretmenlerimiz tanıtarak sevdirmişti. Nerede o vatansever Atatürkçü öğretmenler?
Müsadenle yazını okuyucularıma gururla sunmak istiyorum.
“Utandım çocuk”
“Beni anlatan bir film yapmışsın çocuk.
Kızgınım, utanç içindeyim. Sana değildir kızgınlığım.
Filmdeki Mustafa’dan da utanmış değilim.
Başaramamışım. Bundandır utancım.
Komutam altında bu vatan için kanını akıtan Türk askerinden utandım.
“Özgürlük” demiştim çocuk, benim karakterimdir.
“Bilim” demiştim çocuk, tek yol göstericidir.
Sen “Karanlıktan korkardı” demişsin benim için. Korkardım evet. Bu ulusu boğmak üzere olan karanlıktan korktum.
Ama insaf be çocuk, korkup da kaçmadım ya. Söküp atmadım mı o karanlığı bu ülkenin üzerinden?
Diktatör demişsin bir de. Hiç okumadın mı çocuk? Nerede benim nesilleri emanet ettiğim öğretmenler? Anlatmadılar mı sana? Başkomutan olarak cepheden cepheye koşarken, ülkede hala padişahlık rejimi varken ve bütün kararları tek başıma verebilecekken, neden bir meclis kurdum ben çocuk? Böyle diktatör olur mu?
Ah be çocuğum. Neden, nasıl düşman ettiler seni bana?
Baktım aşktan, sevgiden, aileden bahseden güzel şeyler yazmışsın bugüne kadar.
Belli iyi bir insansın. Çalışkansın, zekisin.
Hacıları, hocaları anlarım da çocuk, seni anlayamıyorum.
Onlar hiç sevmedi beni. Yüzyıllardır süren iktidarlarını aldım ellerinden. Kara cüppeleri ile çöktükleri milletin ümüğünden çekip aldım hepsini. Sevmeyecekler beni elbette çocuk.
Peki sen çocuk, sen neden kol kola girdin bu kara kalplilerle?
Dedim ya çocuk sana değil kızgınlığım.
Başaramamışım.
Anlatamamışım demek ki özgürlüğün kıymetini, bağımsız bir ulusun, onurlu bir bireyi olmanın ne büyük bir nimet olduğunu bunca konuşmamda.
Yazık olmuş be çocuk.
Onca vatan evladının kanına, onca ananın göz yaşına..
Veremem ki şimdi hesabı çocuk, ne o gencecik bedenlere, ne gözü yaşlı annelere.
Bu muydu uğruna bizi ölüme gönderdiğin vatan derlerse, bu nesiller miydi ölü evlatlarımızın kanıyla kurduğun ülkeyi emanet ettiğin diye sorarlarsa, ne derim ben onlara be çocuk? Olmadı be çocuk… olmadı.”
|