Sevgili Okurlarım, hükümetimizin gayretleri sonucu Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), 2016 yılını, Türkistan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Balkanlara kadar geniş bir coğrafyanın İslam’la buluşmasını sağlayan “Hoca Ahmet Yesevi Yılı” ilan etti.
Tarihteki ilk büyük Türk mutasavvıfı ve “Hazret-i Türkistan” lakaplı Hoca Ahmed Yesevi, 850. ölüm yıldönümünde, yurdun birçok yerinede anılıyor.
Batı Türkistan’ın Sayram Şehrinde doğmuş ve tasavvufi marifetleri Buhara muhitinde edinmiş bulunan Hoca Ahmed Yesevi, tarikat kurucusu, şair ve din büyüğü olarak Türk dünyasının manevi hayatını etkilemiş nadir kişilerdendir.
Osmanlı topraklarında doğmasa da, Osmanlı döneminde yaşamasa da Ahmet Yesevi'nin Osmanlı İmparatorluğu üzerinde önemli etkileri olmuş ve etkileri günümüze kadar ulaşmıştır.
Ahmed Yesevi, binlerce yıllık Türk töresinin verdiği doğru ölçülerle de donanmış biri olarak İslam’ı doğru anlamış ve doğru anlatmıştır.
Ahmet Yesevi’ nin başlıca amacı, henüz Müslümanlığa geçmemiş olan Türk boylarına İslam’ı anlatmak ve sevdirmek olmuştur.
Eserlerini, o dönemde gelenek olduğu şekilde Arapça veya Farsça ile değil, halkın ana dili olan Türkçe ile yazmıştır.
Hece vezniyle söylediği şiirleri aracılığıyla İslam’ın mesajlarını okuma-yazması olmayan geniş kitlelere iletmeye uğraşmıştır.
Hoca Ahmed Yesevi, on binlerce de öğrenci yetiştirmiş, yetiştirdiği öğrencileri Türk dünyasının her tarafına göndermiş ve artık birer Yesevilik öğretmeni olan o dervişler, Ahmed Yesevi’nin hikmetlerini saz, kopuz ve rebap eşliğinde seslendirmişlerdir.
Önümüzdeki bir yıl boyunca, fikirleri ve ortaya koyduğu felsefe tüm dünyaya tanıtılmaya çalışılacaktır.
Hoca Ahmed, inandığı fikirleri yaşayan bir mürşitti.
Tanrı ve Peygambere büyük aşkla bağlı olduğu gibi soy ahlâkının yiğitlik, vefa, doğruluk hasletlerini de ruhuna kılavuz edinmiştir.
Ömrü boyunca günah işlememek, yalan söylememek, hata etmemek gayreti göstermiştir.
Ahmed Yesevi'ye ait olduğu söylenen "Divan-ı Hikmet" adlı bir eser mevcuttur.
Ancak, bu divanda toplanan Hikmetlerin bir kısmı Ahmed Yesevi'nin olsa bile, zamanla türlü Yesevî dervişlerine ait parçaların o kitapta toplandığı, dil ve anlatış farklarından anlaşılmaktadır.
Zaten ellerdeki en eski Divan-ı Hikmet yazmaları 17. yüzyıldan önceye gitmemektedir. Bu bakımdan onların 12. asırda yazılmış hikmetlerin tıpkısı olduğunu söylemek de zordur.
Ahmet Yesevi, öğretisini "Dört Kapı" olarak bilinen şu ilkeler üzerine kurmuştur: Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat'tir.
Dört Kapı, İslamiyet'ten önceki Türk inançlardan kaynaklanmıştır. Şamanlıkta Doğu, Batı, Kuzey ve Güney yönleri, kutsal kabul edilen dört ögedir.
Yönler dört renk ve dört kutsal varlıkla simgeleştirilmiştir: Mavi, Beyaz, Siyah ve Kızıl. Ağaç, Demir, Su ve Ateş. Şaman inancına göre bunlar, evrenin ve insanın özünü oluşturur: Adalet, Kudret, Akıl ve Uyum.
Ahmed Yesevî, hem yüksek şahsiyeti, hem büyük teşkilâtçılığı, hem de Hikmetleri ile Türklük dünyasının her tarafına, dolaylı veya açık tesirleri görülmüş nâdir büyüklerimizden biridir.
Asrısaadet insanlarının ışığını bize yansıtan Hoca Ahmet Yesevi’yi çok iyi anlamamız gerekiyor. Hoca Ahmet Yesevi’nin yaktığı Türk İslam ateşini aziz milletimiz hiç söndürmedi.
850 yıl sonra dualarımızla, bize verdiği manevi enerjiyi daha iyi anlıyoruz.
|