“Acı günler değil, yıllar geçiren Kıbrıs Türklerinden bunların hepsini bir anda unutup tekrar Rumlarla iç içe yaşama yoluna gitmesini beklemek hayal olur.
Eğer sömürge devrinde Kıbrıs Türk’ü olarak milli hasletlerimizden hiçbir şey kaybetmemiş isek bu milli ahlakımızın bozulmamasındandır.” 1978
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Tekrar yaşanmasını hiçbir zaman isteyemeyeceğimiz bir yılı tarihin yargısına bırakıyoruz. Her ne kadar bu yöndeki dilek ve isteklerimizi sıklıkla yineliyor olsak bile sürekli olarak aksini yaşıyoruz. 21. yüzyılın vebası olarak tanımlayacağımız terör olgusu bütün dünyayı tehdit etmektedir. 2017 yılında da umalım ki terör olayları yaşanmasın ve hiçbir suçu olmayan insanlar ölmesin. Evlere ve ocaklara ateş düşmesin. İnsanların gelecek için kurdukları düşleri yarım kalmasın. Bu dileklerimizin gerçekleşmesi umudu ile sağlıklı bir yıl geçirmenizi diliyor ve istiyoruz.
Geride bıraktığımız 2016 yılında Kıbrıs konusunda dananın kuyruğunun kopması veya kopacağı beklentisi yaygın bir kanı idi. Ne tür bir dana imiş ki kuyruğunu yıllardır bir türlü elletmiyor. 1968 yılından bu yana geçen süreçte görüşmelerin başladığı noktada olduğumuzu sıklıkla yinelediğimizi sizlerde biliyorsunuz. Nasıl bir yapıştırıcı ile yapıştırıldı ise bir türlü konunun ilerlemesine veya çözümüne fırsat vermiyor.
BM Güvenlik Konseyi’nin 04 Mart 1964 gün ve 186 sayılı kararı ile devlet olarak kabul edilenlerin aradan geçen bu süreçte tutumlarına sizlerde tanıklık ediyorsunuz. O zaman 2017 yılında çözüm olabilecek mi? diye sorduğunuzu duyar gibiyiz. Bu yönlü sorularla sıklıkla karşılaştığımız zaman verdiğimiz yanıtı sizlerle de paylaşmak durumundayız. “Eğer adada çözüm olursa bana telefon edersiniz” diyorum. Bu yanıtım her kes için geçerlidir.
İçinden geçmekte olduğumuz bu sıkıntılı süreçte Türkiye’nin garantör ülke olarak bitti oldu ile karşılaşmamasını da içtenlikle diliyoruz. Ocak ayının 2. haftasında nerede yapılacaksa yapılsın görüşmelerden olumlu bir sonucun çıkmasının güneşin batıdan doğması olgusuna koşut bir beklenti olduğunu da kaydetmek gerekiyor. Bunları neden mi yazıyoruz. Karşımızdaki Rum siyasi partilerinin İSTEMEZÜK bayrağını açtıkları noktada bulunacak bir çözüm ancak teslimiyet olur. Bu tavırlarını dayandırdıkları temel kaynak adadaki egemenliği Türklerle paylaşmamak üzerine bina etmeleridir.
1963 Aralık ayında uygulamaya koydukları AKRİTAS PLANI, özü itibarı ile Kıbrıs Türklerinin etnik temizlikten geçirilmesi hareketi olarak tarihin kayıtlarındadır. Anlaşmama olgusu ile de Kıbrıs Türklerine karşı Ekonomik Soykırım uygulayıp teslim olunmasının beklentisi içinde oldukları da biliniyor. Bu olgunun kanıtı Yeşil Halt affedersiniz Yeşil Hat Tüzüğü konusundaki yaklaşımlarıdır.
Yılın sonunu getirirken iyimser bir tabloyu ne yazık ki sizlerle hiç birimiz paylaşamıyoruz. Yaşadıklarımız ileride yaşayacaklarımızın bir göstergesi olarak karşımızda duruyor. Geldiğimiz bu noktada kendisinden başka hiçbir kimseye saygısı olmayan Bay Winston Churchill’in bir sözünü anımsatmak istiyoruz. Adı geçen kişi, “Ne kadar geriye bakarsanız o kadar ileriyi görürsünüz” diyordu. 1907 yılında Kıbrıs’ı ziyareti sırasında adanın Türklere bırakılamayacak kadar önemli olduğunu söylüyordu. Bu konuyu pek çok kişinin bilmediği veya unuttuğu için anımsatmak istiyoruz. 1907 yılı Kıbrıs Türkleri için önemli bir yıldır. Çünkü anılan yılın Ekim ayında İngilizlerin Türk Vakıflarına el koydukları kapkara bir yıldır.
Biz o kadar fazla uzaklara gitmeden bir sorumuzun yanıtının açık yürekle verilmesini istiyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına yapılan müzakerelere katılan bütün katılımcıların içinde karşımızdaki kişilere karşı bir güven duygusu duymuşlar mı… Öncelikle bu sorunun yanıtının verilmesi gerekiyor. Kaldı ki karşı taraftakilerin de benzer duyguları taşıdıklarına inanıyoruz. Garanti Anlaşmasının kaldırılması konusundaki dirençleri bunun göstergesidir.
Buldukları her fırsatta Türk Silahlı Kuvvetlerine garantileri gerekçe göstererek saldıracaklarına teşekkür etmeyi öğrenseler kısmen de olsa rahatlayacaklarına inanıyoruz.
İki toplum arasında güven duygusu oluşturulmadan şantajla sonuç alınamayacağının kabul edilmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
30 Aralık 2016 - Ankara -
|