“… Kendilerini Yunan milletinden sayan Kıbrıs Rumlarının da Yunanlılardan pek farkları yoktur. Yazar Benjamin’in Yunanlı palikaryalar için söylediklerini Kıbrıs’ın Rum palikaryası için de iddia etmek mümkündür. Kıbrıs Rum’u da durumu müsait bulduğu zaman kendini bir nimetten saymakta, tehlikeyi sezdiğin de kaçacak delik aramakta, sonra da beraber başlattıkları işin başarısızlıkla sonuçlanması halinde suçu birbirlerinin üzerine atmakta ve işin içinden bu şekilde sıyrılmaya çalışmaktadırlar”1973
Dr. Fazıl KÜÇÜK
***
İki kişi bir araya geldiklerinde genellikle kısa bir hal hatır sorduktan sonra ilk söylemleri “ne olacak bu memleketin hali” sorusu olmaktadır. Bizler ise konumumuz nedeniyle “ne olacak bu dünyanın hali” diye sorarız. Bu konuda sizlerden olumlu ve güzel dönüşler aldığımızı paylaşmak istiyoruz. Dünyada yaşanan olayları deneyimlerimizle birlikte kendi penceremizden değerlendiriyoruz. İlgilerini esirgemeyenlere teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Şimdi doğru oturup doğru düşündüğümüzde bölgemizde devam ettirilen çatışmaların geleceği konusunda her geçen gün kuşkularımız artmaktadır. Kimin kimle ne için ve ne adına çatıştığını yakından izlememize karşın kesin bir yargıya varamıyoruz. Çatışmalar ve dengeler aniden değişebiliyor. Çatışmalardan sonra terör örgütlerinin bazı bölgelerde egemenliklerini ilan ettikleri günlerdeyiz. Çatışmalar sona ermiş olsa bile denetimleri altına aldıkları bölgelerde güvenliklerini sağlama alabilmek için yeniden çatışmaya başlarlarsa şaşırtıcı olmayacaktır. Bu nedenle bölgemiz kan deryası olmaya devam edecek gibi görünüyor.
İran’a karşı İsrail – Sünni Arap işbirliği planının hazırlıkları sürdürülürken, “ne olacak bu AB’nin geleceği” sorusunun da yanıtının verilmesi gerekiyor. İngiltere’nin ayrılma kararından sonra başlayan huzursuzluk ivme kazanarak devam ediyor. Gelinen noktada AB’ni huysuz kişilerin evliliği olarak da tanımlamak olasıdır. 200 yıla yaklaşan süredir savaş görmemiş olan İsveç bile şimdilerde zorunlu askerlik yapılması için kollarını sıvadı. Gerekçe olarak da artan Rus tehdidi öne çıkarılıyor. Olayın ciddiyeti nedeniyle kızları bile askere almayı düşündüklerini açıkladılar. Ordusu olmayan AB, Kıbrıs’ta çözüm için güvence vermeye çalışırken kendi üyesi olan ülkeyi savunmak için kıllarını bile kıpırdatmıyor.
Yarım asırdır kapılarında beklettikleri Türkiye’yi üyeliğe almamak için dolap değil dolaplar çevirenlerin Gürcistan yurttaşlarına vize kolaylığı sağlayacaklarını açıkladılar. Benzer kolaylığı Türkiye’den esirgeyenler Gürcistan’ın Avrupa yolunda ilerlemekte olduğunu da belirtiyorlar. Türkiye’ye tanıyacakları vize ayrıcalıklarını 2017 yılına ertelemişlerdi. Bu konuda ne kadar daha bekleyeceğimize açıklık getirsinler de bizlerde öğrenmiş olalım.
Dünya üzerindeki ülkelerin nerede ise tamamında azınlık statüsünde yaşamlarını sürdürmekte olan toplulukların olduğu biliniyor. Mendil büyüklüğündeki ülkenin müzakerecisi Bay Andreas Mavroyannis görüşmeci başlarının serbest dolaşım ve yerleşim konusunda bir yıl önce anlaştıklarını söylüyordu. Bu yönlü bir açıklamaya karşın Bay Nikos Anastasiyadis, Kıbrıs’ta Türklerinin azınlık olduğunu söyledikten sonra “azınlıklara hak verilmez” sözlerini yumurtladı. Yukarıda da belirttiğimiz gibi dünyada azınlık olan gruplar vardır ve bu gruplar uluslararası hukukun güvencesi altındadırlar. Kıbrıs’a geldiğimiz zaman öncelikle Kıbrıs Türklerinin azınlık olmadığını kabul etmeleri gerekiyor. Bunun aksini düşünenlerle hiçbir zaman anlaşma olamayacağını söyleyip yazmaktan artık usanç duyuyoruz.
Hele serbest dolaşım ve yerleşim özgürlüğünün kesinleşmesi durumunda adanın güneyinde bir Türk işadamının bir Rum’a ait işyerini alabilmesini düşünmek bile düş ötesi bir durumdur. Aldığı kabul edilse bile o iş yerini 24 saat sonra yerinde bulabilmesi sürpriz ötesi bir durum olacaktır. Buna koşut Türkiye’den bir işadamının adanın güneyine yatırım yapması veya ortaklık kurması da olanaksızdır.
Adada kalıcı ve sürdürülebilir bir yapının kurulabilmesi için sözcüklerle oynamadan Kıbrıs Türklerine uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını vermeleri gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
10 Mart 2017 - Ankara -
|