Sevgili okurlarım, Türkiye referandum sürecini tamamladı. Türk halkının anayasa hakkındaki vermiş olduğu bu kararına saygı duyuyorum.
Demokrasiye inanan herkesin de, Türk halkının bu iradesine saygı duyması gerektiğine inanıyorum.
Parlamenter demokrasiden başkanlık sistemine geçişiyle ilgili bu halk oylamasının küçük bir farkla sonuçlanmış olması, oldukça düşündürücü...
Bu sonuç, devlet yönetimine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a büyük sorumluluk yüklüyor.
Referandum sonucu ülkemize ve aziz milletimize hayırlı olsun. Milletimiz en doğru kararı vermiştir.
Referandum sonuçları, birçok kişi gibi bende de şu çağrışımı yaptı.
Bu bir seçim değildi ama ne var ki iktidar partisi tarafından devletin bütün imkânları kullanılarak seçim gibi yürütüldü bu kampanya.
İktidar partisi, kullanılan bütün orantısız olanaklara, olağanüstü hal uygulamasına, çeşitli baskılara, Yüksek Seçim Kurulu’nun yasaya aykırılığı açık olan kararına karşın, daha önceki seçimlerde hep kazandığı başta İstanbul, Ankara olmak üzere birçok ilde ciddi kayıplarla karşılaştı.
Herhangi bir seçimde ya da halka götürülen bir kararda yüzde 51,4 çoğunluk yeter belki ama Anayasa gibi toplumsal uzlaşma sözleşmesinin yüzde 51,4 çoğunlukla kabul edilmesi çok farklı bir şeydir.
1961 Anayasası’nın yüzde 62, 1982 Anayasası’nın yüzde 91 evet oyuyla referandumda kabul edildiğini göz önünde tutarsak bu referandum sonucunun ne anlama geldiği kolayca ortaya çıkar.
“Evet” kampanyasına katılan partilerin oylarına baktığımızda 1 Kasım seçimleri itibariyle AK Parti- MHP ve BBP'nin oyları yüzde 60 idi. Bu referandumda 10 puanlık bir kayıp var.
Yüzde 51.2 bu referandumu geçirmeye yetiyor. Yani yüzde 50 artı bir kıstasına bakarsak bu sonuç meşrudur. Ama iktidarın veya “evet” cephesinin beklediğinin altında bir oran çıktı.
“Hayır” oyları ise beklenenin üstünde...
Oy dağılımına baktığımızda sahil kesimleri, Trakya ve doğu bölgelerinde ”hayır” oyunun, iç kesimlerde ve Karadeniz'de de “evet” oylarının yoğun olduğunu görüyoruz.
Bu durum haritada “evet” ve “hayır” bloğu oluşturuyor.
Siyasilerin şapkayı önlerine koyup düşünmeleri gerekir.
İktidar partisinin karşısında bugünden başlayarak iki seçenek var:
1. Türkiye ekonomisinin bir darboğazda olduğunu kabul ederek ona göre politikalar üretmek.
2. Mevcut durumu geçici bir durum kabul edip 2019’da yapılacak olan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimlerini düşünerek politikalar uygulamak.
Bunun için, hükümetin ülkenin tüm siyasi ve sosyal kesimleriyle, “Milli birlik ve paylaşma kültürü” içerisinde saygıya dayalı bir diyaloga geçmesi gerekir.
AK Parti, "Tayyip Bey'e evet ama daha sonrası" sorusuna tatmin edici bir cevap veremedi.
Ak Parti seçmeni söyleme bakacaktır. Referandum öncesi yapılan propagandadaki ayrışma rahatsız etmiş olabilir. Mevcut rakam sıkıntılıdır. Muhalefete heyecan, iktidara kaygı ve endişe veren bir rakam bu...
Dolar “evet” i düşüşle karşıladı. Faizler ise aşağı doğru yol aldı.
Referandum sonucu muhalefete heyecan, iktidara kaygı verdi. Bu sonuç, hayırlara vesile olur inşallah...
|