Sevgili okurlarım, ülkemizde siyasiler ne zaman dara düşse, “uzlaşma” kelimesini diline doluyor. Cumhurbaşkanı seçim sürecinde olduğu gibi, TBMM Başkanı seçiminde de aynı söylem etrafı sardı ve siyasi kulislerde uzlaşma konuşulmaya başlandı.
Uzlaşma; kişilerin anlaşamadıkları sorunlarla ilgili tartışmak üzere bir araya gelmesidir.
Bizimkiler bırakın uzlaşmayı, bir araya gelemiyorlar ki uzlaşsınlar…
Uzlaşma kültürü, belli bir kültür seviyesini aşmış olan kişiler arasında olur. Bu da, karşılıklı yaklaşarak, asgari müştereklerde birleşebilme kabiliyetidir.
Toplumlarda huzurun tesisi için, olmazsa olmaz şartlardan biridir uzlaşma...
Kişiler anlaşamadıkları sorunlarla ilgili tartışmak üzere bir araya geldiklerinde, uzlaşmış olmazlar. Bir araya gelmek, uzlaşmak anlamına da gelmez.
Uzlaşma; Kişiler veya kurumlar arasındaki düşünce veya çıkar ayrılığını, karşılıklı verilecek tavizlerle kaldırarak anlaşmaktır
Bir araya gelen insanlar, tartışarak, anlaşamadıkları konular hakkında uzlaşmaya varmış olmazlar…
Uzlaşma; Konuyla ilgili herkesin aynı kararı aldıkları durumdur. Yani oybirliği ile alınmış kararlar, uzlaşılmış kararlardır
Uzlaşma; bir adalet tesis etme aracıdır.
Dolayısıyla en temel insan hakları üzerinde müzakere yürütülmez, mevzu bahis edilmez.
Demokrasi üzerinde değil, demokrasi içinde müzakere edilir ve uzlaşıya varılır.
“Demokrasi olsun mu, olmasın mı? Olacaksa sınırı ne olsun?” gibi noktalardan hareketle yürütülecek pazarlıklar uzlaşı değil, dayatmadır.
Karşıdakini kendine benzetme, hareket alanını daraltma çabalarıdır ve anti-demokratiktir.
Dolayısıyla başörtüsüyle üniversiteye gitme, gerekli şartları ve prosedürü yerine getirdiği takdirde Cumhurbaşkanı olma, anadilini konuşma gibi hakların ifa edilebilmesi için uzlaşıya varılması gerekmez.
Çünkü bu durum adalete değil, tersine adaletsizliğe denk düşer...
Bugün mecliste de dört ortak var; AK Parti büyük ortak, CHP küçük ortak, MHP daha küçük ortak ve DTP’de ufaklık.
Büyük ortakla küçük ortak aralarında anlaşsa uzlaşmış mı oluyor?
Daha küçük ortak ve ufaklık yok mu sayılıyor? Onların uzlaşmadaki kararı hiçe mi sayılıyor o zaman?
Sonra, meclisteki bağımsızların uzlaşmadaki yerleri nedir?
Şunu üzülerek belirtmek istiyorum; uzlaşma kültürümüz noksan…
Uzlaşma; “hadi gel uzlaş!” emir kipiyle ifade edilmez ve zorla da olmaz...
Uzlaşmadan çıkacak sonuç ise önceden bilinmez ve “bu sonuç çıkacak!” diye şartta koşulmaz.
Uzlaşma da ucu açık diyalog süreci işletilir ve sonuçta tarafların razı geldiği bir sentez ortaya çıkar.
Uzlaşmak için kişilerin ve siyasi liderlerin popülist yaklaşımlardan, keçisel davranışlarından uzak durmaları gerekir.İki keçi dar bir patikada nasıl geçecekleri konusunda uzlaşamazlarsa, uçurumdan aşağıyı boylarlar.
Meclis başkanı seçiminde yapılan “uzlaşı” çağrıları da, AK Parti`yi ve taşıdığı demokratikleşme sürecini törpülemeyi hedeflerken statükonun yeniden üretilerek devam etmesini amaçlamaktadır.
Uzlaşmada, siyasilerin kendi çıkarlarına dayanan pazarlıklar değil; toplumsal diyalogdan beslenen, bir uzlaşı demokrasiyi geliştirir ve güçlendirir...
Uzlaşma olmadığı için, meclis başkanını üçüncü turda seçebildik. Hayırlı olsun!
Keşke uzlaşma ile seçilebilseydi.
|