Sevgili okurlarım kendimiz yerine başkalarını düzeltmeye çalışırsak, ideolojik üstünlük kurma çabasından vazgeçmeyerek, başkalarının da haklı yönlerinin olabileceğini hesaba katmazsak, insanca yaşam süreceğimiz bir ülkeyi yaratamayız.
Bu ülkede yaşayan herkesin kendisine sorması gereken bir soru olmalı!
“Nasıl geldik bu hale?”
Terör ara vermiyor, şehitler yürek yakıyor, anaların gözyaşları dinmiyor…
Bu ülkede yaşayıp da ülkesini seven herkesin gördüğü tablo budur. Bu kötü gidişata çare öneren var mı? Yok…
“Nasıl geldik bu hale?”sorusuna bir cevap bulabilen var mı?
O da yok…
Peki, ne olacak bu ülkenin hali?
Bu sorulara cevap bulabilen olmadığı gibi, bu gidişatın sonunun karanlık olduğunu görmek ve anlamak için de kahin olmak gerekmiyor.
“Görünen köy, kılavuz istemez”
Vatandaş olarak önce kendimizi düzeltmeliyiz. Kendimizde değil de hep başkalarında kusur aramaya çalışırsak, “Dediğim dedik, çaldığım düdük” misali, ideolojik üstünlük kurma çabalarımızdan vazgeçmez isek, karşımızdaki insanında haklı yönlerinin olabileceğini hiç hesaba katmazsak, insan gibi yaşayacağımız bir ülkeyi hiçbir zaman yaratamayız.
Hiçbir ülke, hiçbir devlet, hiçbir millet bu kadar yalana, talana ve ihanete tahammül edemez ve bunun altından kalkamaz.
Allah rızası için birisi çıksın iyi bir şey söylesin…
Siyasilerimiz, vatandaşa ümit veren, heyecan uyandıran bir ihtimalden söz etsin.
Yol yapmak, köprü yapmak güzel de, bedeli bu kadar ağır ve derin mi olmalıdır?
Kaldı ki, yapılanla harcananın orantılı olduğunu kim söyleyebilir? Hadi bunları kabul ettik. Peki, bu kadar ihaneti, yıkımı, bölünmeyi, şehidi, yetimi nereye koyacağız?
Bunun hesabını kim verecek? Kim getirdi ülkeyi bu hale?
Yarının daha iyi olacağı ümidini taşıyan tek bir Allah'ın kulu var mı?
Hapishanelerimizde yer kalmadı. Yanımızdan geçen herkese şüpheyle bakar hale geldik. Sokaklar, dalaşmak için fırsat kollayan külhanbeyleriyle dolu…
Kim dost, kim düşman belli değil…
Bir ülke düşünün ki, elektriği çalanı yakalamak ve hesabını sormak yerine, çalınan elektriğin bedelini, dürüst vatandaştan almak için meclisinden kanun çıkarıyor. Hangi birini sayayım? Eğitim deseniz felaket, sağlık deseniz yürekler acısı…
Kültürü geçmiş yüzyıllarda arıyor, sanat ve sporu gençlerimizin şahsi becerileriyle sınırlıyoruz.
Üniversitelerimizin birçoğu tabeladan öteye geçemiyor.
Ne kurum kaldı, ne kural.
Ülkemizdeki bu hazin manzara, içeride ve dışarıdaki Türk ve Türkiye düşmanlarını mutlu etmiş ve sevindirmiştir.
AB ile ilişkilerimizde iyi değil.
Ne olacak bu ülkenin hali?
Cumhuriyet tarihimizin en büyük mitingindeki Yenikapı ruhunu yitirmeyelim!
Gün, milli birlik, beraberlik ve uzlaşma zamanıdır.
Başka Türkiye yok.
Allah sonumuzu hayır etsin!
|