Sevgili okurlarım, bir milleti, millet yapan, bir arada tutan çok kuvvetli bağlar ve değerler vardır. İnsanları bir arada tutan bu değerler olmasa, dağılmaları ve yıkılmaları an meselesidir.
Bu değerlerden biri de hiç kuşkusuz bayraktır. Bayrak bir ulusun bağımsızlığını temsil eder. Her millet, bayrağını namusu ve şerefi gibi görür. Onu birçok şeyden üstün tutar, saygı gösterir ve başına gelebilecek her türlü zarardan korur.
Çünkü bayrak, bir milletin onurudur.
Ülkemizin bütünlüğüne, bağımsızlığına ve bayrağına saldıran eller ve diller, tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de hak ettikleri karşılığı Türk milletinden alacaklardır.
Bayrak; bir milletin, bir askeri birliğin veya bir kuruluşun renklerini, alâmetlerini taşıyan, bir gönderin veya bir mızrağın ucuna dalgalanacak şekilde asılan ve işaret veya toplaşma, birleşme sembolü olarak kullanılan kumaş parçasıdır.
Devletlerin sembolü olmak üzere belli renkli ve ölçülü kumaş üzerinde, yine belli ölçülü bir şekil taşıyan bayraklar bazen de bir teşkilatın ayırt edici sembolü olarak kullanılır.
Devlet ve hükümet bayrakları; milli, askeri, harp, donama, ticaret, servis, ülke ve kılavuz bayrakları, bir devletin veya milletin amblemi olarak kullanılan ve siyasi değeri olan bayraklardır.
Eskiden milletler ordu teşkilatlarında âlem kullanırlardı. Şekil bakımından bayrağa benzemeyen âlem madenden veya başka sert maddelerden yapılır, direk gönder veya mızrakların ucuna takılırdı.
Sümerlerde âlem veya amblem olarak ay ve güneş gibi gökyüzü cisimleri, kanatlı veya kanatsız kuşlar, aslan ve mitolojik hayvan şekilleri çizilir veya kazılırdı. Elamlar’da, Hititler’de, Urartu, Parth ve başka topluluklarda ay, hilâl ve yıldız amblemleri kullanılırdı.
Mısır’da, İbranilerde ve eski İranlılarda da çeşitli amblemler görülür. Asurlarda amblem olarak, koşan bir boğa üzerinde durarak yayını çeken bir askeri alırlardı.
Kumaş bayrakların yapımı ise Ortaçağda başladı. Bu devirde bayraklar daha çok dinî mahiyet taşıyordu.
Türkler Müslümanlıktan önce savaşlarda kahramanlık gösterenleri belirtmek için bir ipek parçası şeklinde bayraklar kullanırlardı. Kabile hayatı başlarken, her kabilenin kendisine ait bir amblemi bulunurdu.
Müslümanlığın kabulünden sonra kurulan bütün Müslüman Türk devletleri, hükümdarlığın ve devletin diğer alâmetleriyle birlikte bayrakta kullanırlardı.
Osmanlı imparatorluğunda, I. Mahmut zamanında yeşil olarak kabul edilen donanma bayrakları, III. Selim zamanında kırmızı oldu ve üzerindeki hilal şekline sekiz köşeli yıldız ilave edildi. II. Mahmut devrinde yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla bayrak adı yerine sancak kullanılmaya başlandı.
Bu sancaklar II. Meşrutiyetten sonraki yıllara kadar kullanıldı. Kırmızı zemin üzerinde hilal ve yıldız bulunan bayraklar XIX. Yüzyılın ilk yarısında imparatorluğun milli ve resmi bayrağı olarak kabul edildi. İmparatorluk bayrağındaki sekiz köşeli yıldız ise, Abdülmecid devrinde beş köşeli hale getirilerek kesin şeklini aldı.
Cumhuriyet devrinde saltanatın kaldırılmasıyla (1 Kasım 1922) yalnız milli bayrak ve hilâfet bayrağı bırakıldı. Hilafetin kaldırılmasından sonra, 29 Mayıs 1936’da bayrak kanunu çıkarılarak Türk bayrağı kesin şeklini aldı.
2994 sayılı “Türk Bayrağı Kanununa” göre bayrak, yalnız milli bayramlarda ve tatil günlerinde tatilin devam ettiği müddetçe gece ve gündüz çekili kalır. Her gün bayrak çekecek resmi daireler ise kanunda belirtilmiştir.
Bayrak, basılacak hiçbir yere serilmez. Bayraktan örtü, perde yapılmaz. Bayrak yırtık, sökük, delik, kirli soluk ve buruşuk bir halde kullanılmaz.
Bayrak, şehitlerin, ordu mensuplarının, memlekete büyük hizmeti geçen kimselerin ve memleket hesabına yurt dışında görev yaparken ölenlerin tabutlarına örtülebilir.
|