Sevgili okurlarım, büyük kurtarıcı Ulu Önde Atatürk’ün bundan 89 yıl önce, 24 Kasım 1928’de Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul buyurdukları 24 Kasım günü, 1981 yılından bu yana “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
36. yılını idrak ettiğimiz Öğretmenler Gününün, eğitim camiamız, memleketimiz ve milletimiz için hayırlı olmasını, başarılar ve iyilikler getirmesi diliyorum.
Başöğretmen Atatürk “...en mühim ve feyizli vazifelerimiz, Milli Eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin hakiki kurtuluşu, ancak bu suretle olur” diyerek, Milli Eğitimin önemini açıkça ortaya koymuştur.
İslam Dini’nde; “Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın, hem dünyayı hem ahireti isteyen gene ilme sarılsın” buyurmaktadır.
Öğretme ve öğrenme olayı bir terbiye meselesidir. İslâm’ın ilk emri de “öğren, bil, anla” manasına “Oku” ile başlamaktadır.
Şu halde, eğitim ve öğretim yani terbiye hayat boyu, beşikten mezara kadar devam etmektedir. Bir milletin inkişafı ve istikbalinin gücü ve müreffeh bir şekilde teminat altına alınması hiç şüphesiz eğitim ve öğretim ile mümkün olmaktadır.
Bundan dolayıdır ki, Büyük Atatürk;
“Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, müstakil, şanlı, âli bir toplum olarak yaşatır, ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder” demiştir.
Bu bir milletin eğitilmesi, birlik ve beraberlik içinde yüceltilmesinde öğretmenlere çok büyük görevler düştüğünün bir başka delilidir. Eğitim-öğretim yani terbiye, ferdi hayatın ve ayrıca toplum hayatının can damarı ve kanıdır.
İstiklal Savaşı’ndan hemen sonra, 24 Mart 1924’de Büyük Önder Atatürk şöyle diyordu;
“Bir millet, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin payidar neticeler vermesi ancak irfan ordusuyla kaimdir”
Cumhuriyetin ilanından sonra, insanımızı ve ülkemizi iki büyük düşmandan korumanın milli bir görev olduğunu vurgulamak için, iki bakanlığın isminin başına “millî” kelimesi konulmuştur.
Milli Eğitim Bakanlığı cehalet düşmanından, Milli Savunma Bakanlığı da yabancı düşmandan korur. Askeri ordu düşmanla savaşır, vatanı korur. Eğitim ordusu da cehaletle savaşır, bilgisizlikten korur.
Bir düşünür, “Maarifi bana teslim ederseniz, ben size yeni bir dünya yaratırım” diyor.
Öğretmenlik mesleği yüce bir meslektir, kutsaldır. O’nun kutsallığı, yapmış olduğu hizmetin dünyanın en güzel yaratığı olan insanı yoğurmasından ileri gelir. O’nun ham maddesi insandır. O, bugünün küçüğünü, tıpkı bir ana-bana gibi, sevgi ve şefkatle eğiterek geleceğe hazırlar. Bu bakımdan öğretmenlik, sabır, fedakârlık, yumuşaklık, ileri görüşlülük ve müsamaha isteye bir meslektir.
Başöğretmen Atatürk’ün “Benim asıl anlatılacak yanım, öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anın” sözü de bu mesleğin, milletlerin hayatında ne kadar önemli bir yeri olduğunu ortaya koymaktadır.
Geleceğimizin Teminatı Olan Yavrularımızı Teslim Ettiğimiz Kıymetli Öğretmenlerimiz,
Çocuklarımızın ve gençlerimizin milli ve ahlaki değerlerimizi benimsemiş, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı, bilgili, Türkiye’nin meselelerinin ancak milli birlik ve dayanışma ile ilmi ve akılcı yaklaşımlarla, gayret ve fedakârlıklarla çözümlenebileceğine inanan, herkese karşı sevgi, saygı ve müsamaha besleyen medeni birer insan olarak yetişmelerinde en önemli vazife sizlere düşmektedir.
Sizlere inanıyoruz, sizlere güveniyoruz.
Bu duygularla, Öğretmenlerin bu gurur gününde, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününüzü yürekten kutlar, mesleklerinde üstün başarılar dileyerek, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Yazımı Türkoloji Ālimi Kilisli Muallim Rif’at Bilge’nin bir dörtlüğü ile noktalıyorum.
“Okumaya kanmadım
Geçen ömre yanmadım
Kırk yıldır muallimim
Çok şükür usanmadım.”
|