Sevgili okurlar, özü sözü bir, doğruluktan hiç ayrılmayan, haksızlığı hiçbir zaman kabul etmeyen örnek bir insan, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u aramızdan ayıran ölüm, tarih sayfalarına 81. yılını da ekledi…
Bu zaman zarfında, Mehmet Akif’in hayatı ve eserleri hakkında çok sayıda kitap ve makaleler yazılmıştır. Yazılan bu kitap ve makalelerde, Akif’i sevenler, onu överek göklere çıkarmışlardır.
Onu anlamaktan aciz olan zavallılar ise, kasıtlı olarak İstiklal Marşı ve vatan şairimiz Mehmet Akif’e hücum etmişlerdir.
Hiçbir zaman gerçekle bağdaşmayan bu tenkit yazılarına göre, milletimizin, dilimizin ve istiklâlimizin şairi Akif’e hücum etmek, çok büyük bir haksızlık bence.
Çünkü gençliğinden ölümüne kadar Türk milliyetçiliği ve İslâm birliği fikrine bağlı kalan Mehmet Akif, Türk edebiyatı tarihinde bambaşka bir yere sahiptir.
Mehmet Akif’e göre edebiyat kelimelerle süslenmiş bir söz dizisi olmayıp, topluma içtimai ve ahlâki faydalar sağlayan bir fikir dizisidir.
Ona göre; “Sanat, sanat için değil, toplum içindir” prensibi, Akif’in yürüdüğü ana yoldur.
Şiirlerini sırf ahlâki ve sosyal faydalar sağlasın diye yazan Akif, büyük bir halk kitlesine hitap edebilmek için en müsait yayın yolu olan, manzum hikâyeyi tercih etmiştir.
Mehmet Akif, imanla milliyetçiliği kucaklaştırarak, konularını içinde yaşadığı ortamdan seçen, toplumcu bir şair ve idealist bir fikir adamıdır.
Muhalifleri ne derse desin, vatan şairimiz Mehmet Akif, edebiyat tarihimizde ve Türk milletinin kalbinde layık olduğu yeri çoktan almıştır.
Bugün yurdumuzun ve milletimizin sorunlarını ve dertlerini Mehmet Akif kadar anlatabilen ve bunlara tedbirler ve çareler düşünen başka kaç şairimiz var?
Akif, yalnız yaşadığı devri değil, yarının problemlerine de ışık tutabildiği için büyüklüğünü ve önemini daima muhafaza etmiştir.
Vatan sevgisinin, iman bütünlüğünün şahikasına çıkan, Türk milletinin ıstırabıyla ağlayan, yurdunun heyecanlarıyla çırpınan, kahraman Türk Mehmetçiğini Çanakkale’de destanlaştıran ve İstiklal Marşımızı yazan odur.
O, müspet ilimle dolu bir şair olduğu kadar, münevver bir ilim adamıydı. En büyük arzusu; tembel ve geri kalmış, her türlü ilerlemeden mahrum Müslüman dünyasını, asırlarca süren uykudan uyandırıp, Avrupa memleketleri düzeyine ulaştırmaktı.
Ahlâki ve karakteriyle bugünkü Türk gençliğine örnek olarak gösterebileceğimiz Akif, inandığı davaları sonuna kadar savunmuş ve hiç kimseye dalkavukluk yapmamıştır.
Türk milletinin Balkan Harbi, 1. Dünya Savaşı ve İstiklâl mücadelesini acı ve tatlı anılarıyla, sadece Mehmet Akif’in şiirlerinde buluyoruz.
Şiirlerinde kendi üzüntülerini asla dile getirmemiş, ne söylemişse toplum için söylemiştir.
Kafası ilimle de dolu bir şairin büyüklüğünü kıskanarak, “gerici diye” itham etmek, gerçek gericilerin, bilgisiz zavallı insanların maksatlı sözleridir bence.
Mehmet Akif Ersoy’un hayatını kısaca özetlersek; özü sözü bir, doğruluktan hiç ayrılmayan, haksızlığı hiçbir zaman kabul etmeyen örnek bir insandı.
İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’u ölümünün 81. yılında minnet ve şükranla anıyorum.
Onun dediği gibi;
“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın.”
|