“21 Aralık 1963 zaferi, anavatandan güç ve kuvvetini alan Türk halkının tarihe bıraktığı silinmez satırlardır. O, anavatan ki 1950’lerden Kıbrıs olaylarını günü gününe takip etmiş ve bizzat Makarios’un Ankara’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında merhum Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel kendisine, ‘Anayasanın tek bir taşının kıpırdatılmasına Türkiye Cumhuriyeti’nin müsaade etmeyeceğini’ açık bir lisanla ifade etmişti”. 1982
Dr. Fazıl KÜÇÜK
İçinde bulunduğumuz coğrafya, bulgur kazanı gibi kaynamaya devam ediyor. Bu durumu fırsata çevirmenin hesabını yapan mendil büyüklüğündeki ülke ada’nın tek sahibi imiş gibi davranıyor. Kendilerini kanıtlayabilmek için de her türlü tuzağı ve oyunu sergilemekten de geri durmuyorlar. Çıkar ortaklığı olan AB’ni de arkalarına almakla kalmıyorlar, bölge ülkeleri ile de benzer ortaklıkları oluşturmaya çalışıyorlar. Ada’nın güneyinde Kıbrıs’ın karasularının dışındaki ortak deniz alanlarında ilan ettikleri Münhasır Ekonomik Bölgelerine (MEB) ilişkin koordinatları BM’e iletme yönünde çalışmalar yaptıkları Alithia gazetesinde yer alıyor.
Bununla yetinmeyen karşımızdaki unsur şimdilerde ada’nın kuzeyinde de benzer çalışmalar yapmaya hazırlanıyor. Uluslararası toplumun Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki deniz alanları için yapılan bu çalışmaya dur demesi gerekiyor. Bu yönlü çalışmayı Yunanistan’la birlikte yürüttüklerini de açıklamaktan geri durmuyorlar. Böyle bir durumda Türkiye’nin bölgedeki egemenlik hakkını kaybederek bir kara ülkesi konumuna düşeceği kendiliğinden ortalıklara çıkmış olacaktır. Bu konuda başarılı olurlarsa Türkiye ile Yunanistan arasında denizde de bir sınır oluşacaktır.
Konuya ilişkin olarak açıklamada bulunan Bay Nikos Anastasiyadis, “Kıbrıs ve Yunanistan MEB’lerinin sınırlandırılması söz konusudur. Bu nedenle Türkiye görüşmeye müdahil değildir. Kıbrıs MEB’nin koordinatlarıyla ilgili karar Türkiye’nin Meis adası istekleriyle bağlantılı değildir. Çünkü mesele Yunanistan’la Türkiye’nin değil Yunanistan ve Kıbrıs arasındaki ayrım çizgisinin sınırlandırılması ile ilgilidir” diyordu. Bu sınırlamayı başardıkları takdirde bölgede bulunan doğalgazın Yunanistan MEB üzerinden geçerek Avrupa’ya ulaşması ve Türkiye’nin devre dışına itilmesidir.
Sahneye konmaya çalışılan bu oyunlarla Kıbrıs’ta çözüme ulaşma yolu da tıkanmanın ötesine geçerek dinamitlenmiş olacaktır. 07 Ocak 2018 tarihinde ülkemizde yapılan seçim sonrasında yeni hükümeti kurma çalışmalarının öncelik ve ivedilikle sonuçlandırılması gerekiyor. Hiç kimsenin bir ötekini dışlama hakkının olmadığını da kaydetmek istiyoruz. Çünkü karşımızdaki unsurun uğraşlarını da sizlerle paylaşmış bulunuyoruz. Bu nedenle ülkenin daha fazla hükümetsiz kalması hiç kimsenin işine yaramayacaktır.
İngiltere’de yapılan referandum sonrasında AB’nden çıkış kararı alınmıştı. Aradan geçen sürede bu kararın geçersiz kılınması yönünde de çabalar sürdürülüyor. İngiltere’nin çıkış müzakerecisi David David, “Bir demokrasi eğer verdiği kararı değiştiremiyorsa demokrasi olmaktan çıkmıştır” diye sıkıntılarını ortalıklara koyuyordu. İngiltere ayrıldığı AB’ne geri dönebilmek için uğraş verirken İrlanda Birleşik Krallıktan ayrılmak için referandum yapmanın hazırlıklarını sürdürüyor.
Geçtiğimiz Eylül ayında Almanya’da yapılan seçim sonrasında bugüne değin yeni bir hükümetin kurulması olanaklı olmadı. Konuya ilişkin görüşmelere devam edilirken uzlaşı noktasına doğru yaklaşıldığı belirtiliyor. Bizim Almanya gibi uzun süre hükümetsiz kalma gibi bir lüksümüzün olmadığı biliniyor. Yenilenmiş olan Cumhuriyet Meclisinde oluşan kadronun nerede ise tamamı gençlerden oluşuyor. Bu nedenle gençlerin bir birlerini dışlamadan yeni hükümeti kuracaklarına da inanmak istiyoruz. Bu arada Ulusal Konseyi de kurdukları takdirde Türklerin adada kalıcı olacağını da kanıtlamış olacaklardır. Bıraksınlar bizlerde yönetimi gençlere devretmiş olmanın huzurunu yaşayalım.
İçinden geçmekte olduğumuz günlerde genç siyasetçiler olarak ülkemizi esenliğe çıkarmanız gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
26 Ocak 2018 - Ankara -
|