“Bir vatandaş olarak emeğinin karşılığını bekleyeni elinden tutacak bir makam var oldukça o yerde düzensizliğin ömrü kısa olur, ölür gider yerine kardeşliğe, sevgiye, huzur ve güvene bırakır. Tek temennimiz kâğıt üzerinde projeler çizmek değil, fiiliyat sahasında kendini göstermektir.” 1978
Dr. Fazıl KÜÇÜK
İçinde bulunduğumuz 2018 yılı aynı zamanda Birinci Paylaşım Savaşının sonlandırılmasının da 100. yılıdır. O dönemin koşullarlına kısaca baktığımızda günümüzde yaşananlarla nerede ise bire bir örtüşüyor. Her ne kadar tarihte yaşananlar en belirsiz dönem olarak kabul edilse bile her gün yeniden yazılıyor. Bu nedenle Alman düşünür Hegel’in söylediği gibi “Eğer tarihten bir şey öğrenmediysek, o da tarihten hiçbir ders çıkartamadığımızdandır!”. Eğer ders alınsa idi tarih her gün yeniden yazılır mı idi…
Amerika’nın başkanı olduğu günden bu yana sürekli olarak ayak topu söylemi ile faul yapan Bay Trump son yapılan Davos toplantıları sırasında da devirmedik çam bırakmadı. Ülkesini yeniden büyük güç yapma sevdası ile çıktığı yolculuğu Üçüncü Paylaşım Savaşına doğru evriltmektedir. Geçtiğimiz Eylül ayında BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında yapacaklarına ilişkin olarak ipinin uçlarını veriyordu. Bir saate varan konuşmasında sıklıkla “herkes kendi işine baksın” diyordu. Davos’ta yaptığı konuşmasını bu pencereden okuduğumuzda şaşırtıcı bir husus göremiyoruz.
Diğer yandan NATO tarafından yayımlanan “Stratejik Öngörü Değerlendirmesi” Raporunda Çin ve Rusya başta olmak üzere Doğu ülkelerindeki büyümenin Batı lehine güç dengesini sarstığına vurgu yapılıyor. Buna koşut devletlerarası anlaşmazlık ve çatışma risklerinin artmakta olduğu belirtiliyor. Rusya ile NATO arasında gerilim tırmanırken Suriye – Irak – Yemen ve Libya başta olmak üzere pek çok bölgede savaş ve çatışmalar sürüyor. Amerika ile Kuzey Kore arasındaki gerilimin Üçüncü Paylaşım Savaşına doğru evrildiği yönündeki kaygıları da arttırtıyor.
Bu gelişmelerin yaşanıyor olmasına karşın Almanya’da yeni hükümet kurulması çalışmalarının da ivme kazandığını görüyoruz. Eylül ayından bu yana yaşanan belirsizliğin AB’nin de geleceğini de tehdit eder noktaya doğru yol aldığı ve dağılmanın gündeme taşınacağı kuşkusu yaşanıyor. Almanya Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan “Stratejik Perspektif 2040” başlıklı
rapor bu kuşkuyu güçlendiriyor. Anılan raporda gelecek birkaç 10 yılda AB’nin dağılarak küresel rekabet gücünün kaybolması olasılığına dikkat çekiliyor. Bu rapora göre AB’nin geleceğinin parlak olmadığını da kaydetmek gerekiyor.
Ada’nın güneyinde yapılan Başkanlık seçimini kim kazanırsa kazansın müzakere sürecinde herhangi olumlu bir değişikliğin yaşanmayacağı gerçeğini yıllardır yaşıyoruz. Çünkü Papazların Başı olan II. Hrisostomos geçtiğimiz günlerde “Çözümsüzlük bizi korkutmamalı” diye konuşuyordu. Rum siyasilere bu yönlü ayar verilmeye devam edildiği sürece bizler daha uzun süre çözümü arayıp duracağız. Konuşmasının devamında ise Kıbrıs Türklerini çözümsüzlüğü körüklemekle suçluyordu.
Karşımızdakiler bizleri bu yönlü suçlamalarla esir almaya çalışırken bizler ne mi yapıyoruz? Genç siyasetçiler ortak hükümet kurmak konusunda seçim öncesindeki bilek güreşini sürdürüyorlar. Zamanın akıp gittiği bir dönemde bilek güreşi yapmak kadar anlamsız bir yaklaşım olamaz diye düşünüyoruz. Yine de genç siyasetçilerin yeni hükümetin kurulması konusunda uzlaşacaklarına inanmak istiyoruz. Gerçekleştirilecek uzlaşı toplumun tüm kesimlerinin de kucaklanacağı umudunu canlı tutacaktır.
Bulunduğumuz noktada bilek güreşi yaparak sonuç alınamayacağı gerçeğinin artık görülmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
02 Şubat 2018 - Ankara -
|