“Aklınızı başınıza toplayın fanatik liderler! Türkiye’nin Kıbrıs’la olan ilişkileri, anlaşmalarla saptanmıştır. Bunu hiçbir kuvvetin değiştirmesine ve kaldırmasına imkan ve ihtimal yoktur.
Kendinize gelin yoksa Türk’ün bu kez hareketi kahredici olacak ve de size çok pahalıya mal olacaktır”. 1973
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Karşımızdaki ülkedeki basın kuruluşları şimdilerde müzakere toto oynamaya devam ediyorlar. Bir kısmı da Crans Montana sürecinin yeniden canlanması için BM Genel Yazmanının bir temsilci atayacağını ve bu atamanın da Eylül ayından önce olamayacağının türküsünü çığırıyor. Bölgede yaşananlar nedeniyle Türkiye’nin Kıbrıs uyuşmazlığının müzakeresini geri plana attığını yazıyorlar. Karşımızdakiler Türkiye’nin konumunun kendi çabalarını sürdürmelerinin önünde engel olmadığını belirtiyorlar.
Karşımızdakilerin en önde gideni olan Bay Nikos Anastasiyadis, ise “Türkiye’nin Kıbrıs bandıralı gemilere uyguladığı Türk ambargosu yasadışıdır ve kaldırılması şarttır” diyerek esip gürlemeye çalışıyordu. Ambargonun kaldırılması için de çalışmalarına devam edeceklerini söylüyordu. Bay Anastasiyadis aynanın karşısına geçerek yüzüne bakabilse idi Kıbrıs Türk’lerine yıllardır uygulamakta oldukları ambargolar yüzüne tokat gibi çarpacaktı. Dinime küfreden bari Müslüman olsa diye boşuna söylememişler.
Ada’nın güneyindeki yönetimin bu kadar çok gemisinin olmadığı biliniyor. Kıbrıs bandırası ile çalışan gemilerin üçüncü ülkelere ait olan şirketlerin olduğunu kaydetmek gerekiyor. Yabancı ülke şirketlerine ait olan 52 geminin daha 2018 yılının ilk aylarında Rum bandırasına kaydolduğunu bizzat Bay Anastasiyadis açıklıyordu. Bu gemiler nerede ise tamamının yukarıda da kaydettiğimiz gibi yabancılara ait olduğu aşikardır. Konu sıkıntısı çektiğinden olacak bu konuyu ortalıklara attığının bilinmesini istiyoruz.
Havaların ısınması sonrasında Bay Anastasiyadis ile Akel Genel Yazmanı Bay Andros Kipriyanu arasında başlayan tartışma kayıkçı kavgasına doğru evriliyor. Akel Crans Montana konusunda halkın yanıltıldığını ve yalan söylendiğini öne sürüyor. Bu çıkışa sahibinin sesinden yanıt gelmekte gecikmedi. Hükümet Sözcüsü Bay Prodromos “Guterres çerçevesi tarihlere
bakılmaksızın tektir ve her şey bir yana ilk kez garantiler – müdahale haklarının kaldırılması ve askerin çekilmesini ortaya koymaktadır” dedikten sonra Kıbrıs Türk tarafı ile stratejik anlaşmanın görüşülemeyeceğini” söylüyordu.
Bay Prodromos Akıncı’nın stratejik anlaşmaya ilişkin olarak yaptığı sözde önerisi, Kıbrıs Türk liderin garantiler ve askeri varlıktan söz etmemesi nedeniyle görüşülemez” diyerek kendince gerekçelerini açıklıyordu. Buna koşut Bay Andros Kipriyanu, “bazı kesimlerin bilerek ya da bilmeyerek Türkiye’nin iki devletli çözüm politikasına hizmet ettiklerini savlıyordu. Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni her geçen gün ekonomik anlamda kendisine daha çok bağladığını savunarak Türkiye’yi suçlamayı ihmal etmiyordu. İşlerine geldiği zaman Kıbrıs Türk’lerine karşı dostluk gösterisi yapanların ve ılımlı davrananların ellerine fırsat geçse fırıncılara emir vererek ekmek vermelerini engelleyecekler.
Bir dönem (1988 – 1993 yıllarında) Rum Yönetimi Başkanlığı yapmış olan Bay Yorgo Vasiliu TAK Ajansı’na yaptığı açıklamada Beyrut’ta 03 Haziran 1968’de başlayan görüşmelerin 50. yılını tamamladığını söyledikten sonra “zaman çözüm lehine işlemiyor” değerlendirmesini yapıyor. “Ayrı olmamızın Kıbrıslı Rum’lar açısından da Kıbrıslı Türk’ler açısından da suç olduğunu düşünüyorum. Bu her ikisinin çıkarlarına da aykırıdır. Kıbrıs çözümsüz cehennem, çözümle cennet olabilir. Bu nedenle artık nihayet görüşme olmasını ve sonunun da iyi olmasını ummak istiyorum” diyerek niyetini belirtiyordu.
Bu tür yaklaşımlardan sonuç çıkmayacağı belli olduğuna göre, Ulusal Konseyin öncelik ve ivedilikle çalışmalarına başlaması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
|