Sevgili Okurlarım, Ülkemiz Cumhurbaşkanlığı ve 27. dönem Milletvekilleri seçim dönemini geride bıraktı.
Vatandaş kime yetki vereceğinin kararını vermek için, vatandaşlık görevini yapmak üzere 24 Haziran’da sandık başına gitti.
Cumhurbaşkanını ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 27. Dönem parlamentosunu belirlemek için, oyunu kullandı.
Demokrasi gereği Cumhurbaşkanı adayları ve siyasi partiler propaganda döneminde kendi programlarını, düşüncelerini halkımıza arz ettiler.
Halkımız da değerlendirmesini yaptı…
Sandıkta verdiği oyuyla iradesini ortaya koydu.
Propaganda döneminde sertleşen siyasete son noktayı koyarak, demokrasi ve özgürlük için kime yetki vereceğinin kararını verdi.
YSK Başkanı Sadi Güven seçim sonuçlarını açıkladı.
Geçerli oy: 50 milyon 28 bin 627
Tayyip Erdoğan: 26 milyon 330 bin 823 (Yüzde 52.59)
Muharrem İnce: 15 milyon 340 bin 321 (Yüzde 30.64)
Selahattin Demirtaş: 4 milyon 205 bin 974 (Yüzde 8.40)
Meral Akşener: 3 milyon 649 bin 030 (Yüzde 7.29)
Temel Karamollaoğlu: 443 bin 704 Yüzde 0.89)
Doğu Perinçek: 98 bin 955 (Yüzde 0.20)
Vatandaşın hür iradesiyle sandıktan çıkan bu sonuca herkesin rıza göstermesi gerekir.
Siyasi partilerin çıkardıkları milletvekili sayısı da şöyle oldu:
AKP: Yüze 42.56 (295 vekil)
CHP: Yüzde 22.65 (146 vekil)
HDP: Yüzde 11.70 (67 vekil)
MHP: Yüzde 11.10 (49 vekil)
İYİ PARTİ: Yüzde 9.96 (43 v3kil)
Seçimin rakamsal sonucu her ne olursa olsun, kazanan milletimizin asil iradesi, demokrasi olmuştur, Türk siyaseti olmuştur.
Türkiye’de kurumlar artık kendi asli görevleri ile uğraşıp, demokrasi ve siyasete sadece görevleri kadar bulaşmaları gerektiğini anlamalıdırlar.
Zor ve baskı ile elde edilen sadece ve sadece tepki olmaya devam edecektir.
Bu seçimde anlaşılması gereken bir sonuç daha vardır.
Bu da, ülkenin kültür ve değerleriyle barışık olarak hareket etme gerekliliğidir.
Öyle meydanlardan meydanlara koşturarak seçim zaferi kazanılamamaktadır.
Seçim zaferi, uzun soluklu bir koşunun sonunda göğüslenen bir iptir. Sistemli bir çalışmanın sonucunda elde edilen bir başarıdır.
Seçimden en önemli sonucu seçimi kaybedenler çıkarmalıdır.
Onlar da halkın değerleriyle bütünleşmelidirler.
Ortamı germekten vazgeçerek gerçekten Türkiye için yapılan çalışmalara ağırlık vermelidirler.
Bundan sonrasında ben yaptım oldu davranışını bırakarak uzlaşmalı bir yaklaşım sergilemelidirler.
Bir parti, okul ve yurtlar yaptırmadıkça, burslar dağıtmadıkça, kapı kapı dolaşıp partisini anlatmadıkça oy alamaz.
Bu milletin değerleriyle barışmadıkça, ekonomiyle ilgili düzgün bir program geliştiremedikçe oy alamaz.
Romantik söylemleri bir kenara bırakıp liberal ekonominin gerçekleriyle barışmış bir parti haline gelemedikçe, oy alamaz.
Halka inmez ve halkın dilini konuşmazlarsa, bundan sonrasında da başarı beklememelidirler…
Yazımı bir hikâye ile noktalamak istiyorum:
“Güneş ve rüzgar bir adamın paltosunu çıkarmak için iddiaya girerler. Önce rüzgar şiddetini arttırarak adamın paltosunu çıkartmaya çalışır. Fakat rüzgar şiddetlendikçe adam paltosuna daha sıkı sarınır.
Sonra güneş başlar. Birazcık ısıtmaya başladığında adam paltosunu kendiliğinden çıkartır.”
Türkiye’mizde yıllardır durum budur…
Ümit ederim bu ülkede artık rüzgar ve fırtınayla değil, güneşle mücadele etmenin gerekliliği bu seçimle anlaşılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti genel seçimleri sonucu hepimize ve ülkemize hayırlı uğurlu olsun.
|