Öğrencilik yıllarım bir anda hayalimde canlandı. Okullar açılırken, en büyük heyecanı ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitelerin 1. sınıföğrencileri hisseder.
17 Eylül Pazartesi günü, sabahın ilk ışıklarıyla binlerce öğrenci, öğretmen ve idareci, okul personeli yollara döküldü.
Ah o çocukluğumun öğrenciliği ! Ne güzel günlerdi o günler. Hayatımızın bir dönüm noktasının ilk başlangıç otağı. Okulumuz, okullarımız; sevgi ve hoşgörü, başarı ve özverinin; yüreklere nakşedildiği eşsiz duygu ve güzellik.
3 ay kadar uzun bir yaz tatilinin ardından, okullarına merhaba demeye hazır; altın yürekli, sevgi bakışlı öğrenciler. Kendi öz çocuklarıymış gibi üzerlerine tİtreyen, birlikte başarıyı hedefleyen, elleri öpülesi gerçekve saygıdeğer öğretmenlerimiz.
Bugün; Bakanları, miletvekilerini, Cumhurbaşkanlarını, doktorları, hakimleri, subayları, mimarları, şairleri, yazarları, sanatçıları ve tüm meslek sahiplerini yetiştirenler sadece ve sadece vefakâr öğretmenlerimizdir. Hatta öğretmenleri de yetiştirenler yine öğretmenlerdir.
" Orda bir köy var uzakta gitmesek de, görmesek de o köy bizim köyümüzdür "
şarkısında sözü edilen köylerimizdeki okullarıyla, il ve ilçelerdeki okullarıyla eğitimhamlesi ilk günden başladı.
Ben, Samsun Alaçam Ortaokulu' nda bir süre öğrenci iken; ay-yıldızlı şapkalarımız vardı. Ne güzel bir kıyafetti. Ay-yıldızlı Türk Bayrağı ve öğrencisi olmanın onur ve gururunu yaşamıştık.
Sonra her sabah derse girmeden "andımız " ı da hep büyük bir gurur, onur ve de coşkuyla söylerdik. Hele istiklal Marşı' mızın bizlere ders öncesi yüklediği olumlu moral ve motivasyonu tartışılmaz güzellikler abidesiydi.
Bizim zamanımızda siyah ( kara ) önlük ve beyaz yakalık takma mecburiyetimiz vardı. Hiç de gocunmazdık kıyafetimizden. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı ile okullar belirlemişti bu okul önlüklerimizi.
Şimdi ise günümüzde önce mavi önlükler daha sora ise rengâ-renk giysiler çıktı. Artık devir eski devir değildi. Çağdaş ve modern bir ülkenin onurlu çocuklarıydık artık. Teknoloji ve bilim dünyası hızla ilerliyor.
Bizler de bu hızlı yapılanmadan nasibimizi almaya başladık. Sadece tüketen değil aynı zamanda üreten bir ülke olmanın azmindeydik. Hızlı modernleşmenin bazı olumsuz yönleri de olmadı değil. Örneğin; çocukların neşeyle oynadıkları o güzelim ve yeşil alanlara beton binalar, gökdelenler, işyerleri yapılınca çocukların oyun alanları da haliyle kısıtlanmış oldu.
Çoğunluğunu, öğrencilerin oluşturduğu çocuklar için daha sonra mahallelerde oyun parkları inşa edildi. Diğer yandan, teknolojinin getirdiği gelişmelerden biri olan bilgisayar, okulların vazgeçilmezleri arasındaki yerini aldı.
Değişen sadece bilgisayar desteği değildi tabi. Örneğin; sınıflardaki tahtalar da siyahtan önce yeşile daha sonra ise bugünkü akıllı tahtalarla beyaz zemine dönüştü.Tüm bu olumlu değişimler elbette ki öğrencilerimizin daha modern ve çağdaş bir eğitime kavuşması içindi.
Bu gelişmeler tabi ki güzel fakat bazı olumsuzluklar da olmadı değil eğitimde. Bizim isteğimiz; Atatürk, millî ve manevi değerlerimize, geçmişimize ve geleceğimize daha çok sahip çıkabilmek, öğrencileri tek taraflı bir yöne kanalize etmemek, öğrencileri politik kimlikten çok, kültür, edebiyat, tarih gibi konulara sevk etmemiz daha faydalı olacaktır kanaatindeyim.
Aslında bu yazı bitmez ama yerimiz dar, vaktimiz kısıtlı. O yüzden şimdilik bu kadar diyor, 2018- 2019 Eğitim ve Öğretim Yılı' nın tüm öğrenci, öğretmen, idareci, veli, personeliyle hepimize; okullarımız, eğitimimiz ve de ülkemiz için hayırlara vesile olması dileğiyle saygılar sunarım.
|