“Hiçbir ülke, örgüt veya şahsiyet Kıbrıs için herhangi bir şekilde çözüm planı hazırlayıp bize sunmak veya dayatmak hakkına, yetkisine, gücüne sahip değildir. Her şeyden önce böyle hayati çözüm planları yayan Rum çevrelerinin bunu böyle bilmeleri anlamaları ve kavramaları lazımdır. Çünkü Kıbrıs için tek bir çözüm planı vardır ki o da fiilen oluşmuş bulunan iki bölgeli federal sistemdir ve bundan dönüş yolu yoktur. Ya bu sistem burada kabul edilip uygulanacak, ya da bu günkü ‘de Facto’ durum yıllar yılı sürüp gidecektir”. 1975
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Eylül ayı güzelliklerin yaşandığı bir ay olarak kabul ediliyor. Bu güzellikleri yaşamakta insanın kendi elindedir. Yaz aylarının azgın sıcaklarından sonra Eylül ayı ılıman iklimi ile uyuşmazlıkların ve sorunların çözümüne katkı sağlayan bir ay olarak da anılıyor. Uzun süredir aralarında tartışma bulunan Ortodoks Kilisesine hangi kilisenin başkanlık edeceği tartışılıyordu. Bu konuda yapılan tartışmalar tıpkı Kıbrıs uyuşmazlığının saman alevi gibi parlayıp içten içe yanmaya devam ettiği bir süreci yaşıyoruz.
En büyük Ortodoks nüfusa sahip olan Rus Ortodoks Kilisesi bu hakkını Fener Rum Patrikhanesinden almak istiyor. Buna koşut Ukrayna Ortodoks Kilisesi batı yanlısı tutumu nedeniyle bağımsızlığını ilan etmeye çalışıyor. Konuya ilişkin olarak da gerekli başvuruyu yaptığı açıklanıyor. Bu gerilim devam ederken Rus Ortodoks Kilisesi Fener Rum Patrikhanesi ile “diplomatik ilişkilerini dondurma” kararını aldığını duyuruyor.
Kiliseler arasındaki bu gerilimli ortamın süreceğini söylemek de olasıdır. Çünkü Moskova Patriği Kiril, gelinen noktayı açıklarken Fener Rum Patriği Bartholomeos’un adını dualarda anmayacaklarını ve Fener Patrikhanesinin “Kilise hukukuna aykırı davranmaya devam ettiği takdirde ise bütün ilişkiler kesileceğini” söylüyordu. Kıbrıs ve Yunan Kiliselerinin bu gerilimden ne şekilde etkileneceğine ilerleyen günlerde tanık olacağız.
Papazlar arsındaki savaş kızışırken Kıbrıs uyuşmazlığı konusu da yine BM Genel Kurulu’nun yapıldığı Nev York’a taşınıyor. Oraya taşınmadan önce kural dışı uygulamalarla MEB ilan ederek denizi parselleyen karşımızdaki unsur şimdilerde enerji güvenliği konusunu çözmeye çalışıyor. Bölgeyi parselleyen şirketler şimdilerde kendi güvenliklerinin sağlanması konusunda bazı sıkıntıları yaşıyorlar.
Bir süre önce Türkiye’nin haklı müdahalesi sonrasında İtalyan ENİ şirketi bölgeden ayrılmıştı. Bu konudaki suçlarını kedi gibi örterek Türkiye’yi suçluyorlar. Daha ileri giderek anlaşma yaptıkları ülkelerle Türkiye’yi karşı karşıya getirmek istiyorlar.
Müzakere toto oynamayı sevdikleri anlaşılan bazı kişiler Crans Montana benzeri bir süreçle müzakerelerin başlamasını istiyorlar. Bu kişilere sormak gerekiyor, “müzakerelerin devamından yana iseniz Crans Montana’da masayı niye tekmeleyip devirdiniz. Öncelikle bunun yanıtını veriniz” .
Son günlerde bununla yetinmeyerek Kıbrıs Türk’lerine AB üyesi bir devlette bizimle birlikte yeniden birleşmiş vatan kuralım çağrısını kırık plaktaki gibi yineleyip duruyorlar.
İngiltere Başbakanı Bayan Theresa May ise bu noktada yaptığı açıklamasında “Kıbrıs müzakerelerini yeniden başlatmak için tüm tarafların güven inşa etmesi gerekecek” diyor. Güvenin nasıl sağlanacağı konusunda ise bir şey söylemiyor.
Bayan Theresa May bu açıklaması ile olmayacak duaya âmin denmesini istiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
28 Eylül 2018 - Ankara -
|