“Türk tarafı dost elini uzatırken onu sıkmaktan çekinen Rum’lardır. Neden çekiniyorlar? Neden bu Ada’nın hakiki sahipleri olduğumuzu hala kabul etmemekte ısrar ediyorlar? Geliniz diyoruz, siz kendi bölgenizde, biz kendi bölgemizde işlerimizi yürütelim. Bugüne kadar Ada’nın görmediği refahı ve mutluluğu bu topraklara getirelim. Neden kaçıyorlar? Çünkü o menhus EOKA’nın esiri olmaktan kendilerini kurtarmış değillerdir. Bunun da aksi onlardan beklenemez”.1977
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Bir yılın daha sonuna doğru yaklaşıyoruz. Ekim ayının başlamasından itibaren at yarışlarındaki söylemle tanımlayacak olur isek 2018 yılı için son düzlüğe girmiş bulunuyoruz. Yarım asrı aşan sürede çözmek için koşuştuğumuz Kıbrıs uyuşmazlığı bir kez daha önümüzdeki yıla devredilecek gibi görünüyor. Karşımızdaki unsurun direncinin kırılamaması nedeniyle yaşadığımız bu süreçte benzer açmazla karşılaştığımız biliniyor. Bu arada karşımızdaki unsurun müzakere danışmanlarından hukukçu olan Bay Polis Poliviu ilginç bazı önerilerle ortalıklara çıkıyor.
Klişeleşmiş söylemlerle sonuç almanın olanaksızlığını iyice görmüş olacak ki, “Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulunmasından önce mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti çerçevesinde otonom bir Kıbrıs Türk bölgesi kurulmasını istiyor. Bu öneri karşısında yeniden başa mı dönülüyor sorusu akla geliyor. Buna koşut gündeme getirilecek önlemlerin peyderpey ve peş peşe uygulanması ile ilgili bir yol haritasının” Bay Nikos Anastasiyadis’e sunduğu belirtiliyor.
Kıbrıs uyuşmazlığı konusunda çözüm odaklı diye yazılan raporların nerede ise bu amaca hizmet etmekten uzak olduğunu sıklıkla yineliyoruz. Karşımızdakiler devlet olarak kabul edildiğinden yazılan raporlarda sürekli olarak korunup kollanan belgeler olarak kayıtlara geçiyor. Uyuşmazlığın çözülememesinin nedenlerinden birisinin bu yönlü yaklaşımlar olduğunu kaydetmek istiyoruz.
Şimdilerde ise Bayan Lute’nin özel yetkili savcı gibi bir süre önce Ada’da yaptığı görüşmelere ilişkin değerlendirmesi bekleniyor. BM Genel Yazmanı Bay Antonio Guterrs’in yazılacak olan bu rapora göre 2019 yılı için iyi niyet görevi çerçevesinde yapacağı değerlendirmeyi bekliyoruz.
Rum basını ise hukukçu Bay Polis Pavliviu’nun önerilerini taksitli çözüm olarak sunuyor. Taksitli çözüm önerilerinin neler içerdiğine baktığımızda Batı cephesinde yeni bir şeyin olmadığına tanık oluyoruz. Sadece bazı söylemlerin inceltilerek yeni bir öneri imiş gibi sunuluyor olması çözümden ne kadar uzak olduğumuzu da gösteriyor. Buna karşın ilginçlikleri de paylaşmamız gerekiyor. Bugüne değin “her konuda anlaşılana kadar hiçbir konuda anlaşılmış değildir” ve “yeni devlet sistemi, planın referandumlarda onaylanmasının hemen ardından yürürlüğe girmesi gerekir” ilkelerinin terk edilmesini öneriyor. Bu yönlü bir yaklaşımla salam politikasına uyum isteniyor.
Bu hususun uygulanabilmesi için tarafların bugüne değin yürüttükleri ve kemikleşmiş görüşlerinin nasıl törpüleneceği konusunda hangi tarafın ödün vereceği sorusunun da yanıtlanması gerekiyor. Bay Pavliviu’nun diğer önerilerine gelince bugüne değin konuşulan konuların başında “Maraş ve çevre bölgesinin, kent limanının eş zamanlı açılması isteniyor. Ercan Havaalanının açılması ile böyle bir önerinin yapılıyor olmasını tuzak değil tuzaklarla dolu olduğunu özellikle kaydetmek gerekiyor. ERCAN Havaalanının açılması sonrasında Maraş’ın kimin denetimine verileceği açıklanmıyor. Bir süre BM’in denetimine verilmesi halinde bile yönetimin kısa süre sonra karşı unsurun yönetimine geçeceği kuşkusuzdur. Çünkü onlar devlet olarak değerlendiriliyor. Yine devlet olmaları nedeniyle Ercan Havaalanının da bir süre sonra yasa dışı olarak ilan edilmesi ile Ada’nın kuzeyi yeniden açık hava hapishanesine dönüşecektir.
Bir diğer önerisi ise Barış Gücü’nün güçlendirilmesi ve Avrupa Polis Gücü kurulmasıdır. Bu öneriler daha önceleri denenmiş ve amacına hizmet edememiştir. Kendi aralarında yaşadıkları iç kavgayı bile önleyememiştir. Buna koşut Ada’daki barışı sağlamış olan Türk askeri gücünün yarısının çekilmesi öneriliyor. Türk askeri sayısının azaltılmasını öneren bu Bay, sınır düzeltmeleri konusunda Türk tarafının ödün vermesini de öneriyor. Kıbrıs Türk’lerine bırakılacak olan toprak oranının %28 civarında olmasını istiyor. Eğer bu oran kabul edilirse Kıbrıs Türk’lerine Beşparmak Dağlarının eteklerine yerleşmek veya göç yolları açılacaktır.
Ada’da gerçekten çözüm isteniyorsa sözcük oyunları yapmadan doğrudan ve gerçeklerle örtüşen önerilerin yapılması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
|