Sevgili okurlarım, bu dünyada kimse kalmıyor, sırası gelen gidiyor. Toplumumuzun en iyi hasletlerinden birisi, vefat edenin ardından, onun yaşadığı dönemde, yüzüne karşı söylemekte hasis davrandığımız iyi vasıflarını sıralamaktır…
Ölümün yaşı ve zamanı yok. Bir kaza veya ani bir bitiş!
Ama nedense ölüm bizi şaşkına çeviriyor.
Hayatın normal akışı içinde, en olgun döneminde bir dostumuzu veya yakınımızı aramızdan alınca, bunu içimize sindirmekte güçlük çekiyoruz. Ölümün mantığımıza sığacak bir kuralı olmadığını bildiğimiz halde.
Çünkü kaybettiğimiz her dost, her değerli insan kendisiyle birlikte iç dünyamızdan da bir şeyleri söküp götürüyor.
O ölünce, çevremizi o içinde yaşarken olduğu kadar dolu ve değerli bulmuyoruz. Çalışma ve yaşama gücümüzü besleyen iç kıymetlerden bir şeylerin eksildiğini hissederek, karamsarlığa bürünüyoruz.
19 Şubat 2019 Salı günü kaybettiğimiz eniştem Hikmet Çiftçigüzeli, bu duyguları yaşattı bize.
İlerleyen yaşına rağmen hayata karşı dik duruşu, hiç kimseden yardım beklemeden her şeyini kendisi yapmaya çalıştı ve en önemlisi bitmek bilmeyen yaşam sevinci benim her zaman en büyük dersimdi hayata karşı. Gene hüzünlü bir Ankara kışında aramızdan ayrıldı ama sevgisi hep kalbimizde yaşayacak…
Nur içinde yat Hikmet Eniştemiz...
Onu tanıdığım çocukluk günlerinden beri o benim gözünde; olgun, olgunluğun şaşmaz kıstası ile belirli alçak gönüllü, gösterişten hoşlanmaz, sessiz ancak coşku dolu bir insandı…
Kelimelerin tam anlamıyla dürüst, pazarlıksız, ödün vermeyen başı dik, kendisiyle tutarlı, ölçülü, üstün ve hızlı bir zekâsı olan Atatürkçü bir Türk erkeğiydi.
Şakayı çok severdi. İsterdi ki çevresi de, kendisi gibi herkesle şakalaşsın, barışık, ahenk dolu hoşgörü içinde olsun.
Rahmetli Hikmet Çiftçigüzeli’nin yüzünü görünce; hayatın bir çıkar yarışması ve küçüklükler dışında asil amaçlara yönelmiş gerçek insan neslinin henüz tükenmediğine sevinip ferahlardınız.
O her şeye hoşgörü gözlüğü içinde bakardı. Yapmacıksız, olabildiğine doğal, sevecen, temiz, özenli, ışıklı ve gülümseyen görünümü ile ona rastladınız mı, içiniz açılırdı.
Sohbet etmesini çok severdi, dilinden bal akardı adeta.
Dostluğu dengeli, seviyeli, ölçülü ve akılcıydı. Kısacası çağdaş ve medeni bir insandı. Taktığı kravatın hakkını verirdi…
Onu tanıyan herkesin de, bu duyguyu benimle paylaşacağından eminim.
Vatana yararlı evlatlar yetiştiren fedakâr ve asil bir baba idi Hikmet Çiftçigüzeli…
Biliyorum; acılı eşi Azize Efe (Çiftçigüzeli) ile evlatları Ümit Çiftçigüzeli (Yavaş) ve Yiğit Çiftçigüzeli’nin acısı büyük.
Acılarınızı yürekten paylaşıyorum…
Başınız sağ olsun; Azize, Ümit, Yiğit… Başınız sağ olsun Ümit ve Murat'ın oğlu Mert Yavaş,
Başınız sağ olsun Nina ve Yiğit'in sevgili kızı Melisa Çiftçigüzeli. Sen doğduğunda rahmetli ne sevinmişti...
Başınız sağ olsun; kardeşleri, sevenleri, dostları…
O artık aramızda yok! Her fani gibi o da, değerli evlatlar yetiştirerek bu dünyadan göç etti.
Bu dünyada kimse kalmıyor, sırası gelen gidiyor. Allah sıralı ölüm versin, başka diyecek bir şey yok.
Başımız sağ olsun…
Mekânın Cennet olsun Hikmet Çiftçigüzeli…
|