Sevgili okurlarım, bağımsızlık mücadelesinin en güzel hatırası olan İstiklal Marşımız, yurdumuzun düşman işgaline uğradığı felaket günlerinde hazırlandı.
Her okundukça bir tarihi gözümüzün önünde canlandıran İstiklal Marşımızın TBMM’de kabulünün bugün 98. yıl dönümünü kutluyoruz.
Saldırgan düşmana karşı Anadolu’da tutuşan heyecanı koruyacak; vatan sevgisini ve inancı canlı tutacak bir marşın hazırlanması düşüncesi, o zamanki Genel Kurmay Başkanı İsmet Paşa’dan (İsmet İnönü)’den gelmişti. İsmet İnönü böyle bir marşın Fransız ordusunda mevcut olduğunu ve bizim ordumuz için de faydalı olacağını Milli Eğitim Bakanlığına iletti.
Türk Kurtuluş Savaşı'nın en çetin döneminde, bir millî marşa duyulan gereksinmeyi göz önüne alan Milli Eğitim Bakanlığı da, 1921 yılında bunun için bir şiir yarışması düzenledi.
Beğenilen güfte için, 500 lira ödül verilecekti. Yarışma için 734 şiir gönderildi. Bir kurulca bunlar titizlikle incelenip 6 tanesi ayrıldı. Ama hiçbiri beğenilmedi; marş olacak değerde bulunmadı.
O zaman Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif’in para ödülünden rahatsızlık duyduğu için yarışmaya katılmadığı öğrenildi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi'nin (Tanrıöver)’in ısrarı üzerine, ödülsüz olmak şartıyla o da şiirini gönderdi.
Yapılan seçim sonunda, Mehmet Akif'in 20 Şubat 1921'de yazdığı "Kahraman Ordumuza" başlığını taşıyan şiiri, 12 Mart 1921 günü büyük çoğunlukla TBMM'de İstiklâl Marşı olarak kabul edildi.
Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Marşı'nda, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, hakka, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir.
İstiklal Marşı ile ilgili olarak bakın neler söylüyordu, İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif;
"O günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi. O şiir milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Bin bir facia karşısında bunalan ruhların, ıstıraplar içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o Marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır…
O şiir bir daha yazılamaz, o'nu ben de yazamam. O'nu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değil, milletin malıdır. Benim, millete en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın.”
Mehmet Akif'’in şiirine, “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” mısralarıyla başlaması, hem bu millete duyduğu sonsuz güveni yansıtır, hem de geleceğe emin adımlarla, istiklalin hazzını yaşayarak yürünmesini telkin eder.
Mehmet Akif, İstiklal Marşı'nı kaleme alırken, İstiklal Savaşı henüz sona ermemişti, istiklal mücadelesi devam ediyordu.
İstiklal marşında; ''Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım'' diyerek, bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.
Sevgili okurlarım, millet olmamızı sağlayan değerlere, laik Cumhuriyetimize, Atatürk ilke ve inkılâplarına sonuna kadar sahip çıkmalıyız.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün işaret ettiği gibi hiçbir dâhili ve harici bedhahın, hiçbir gücün bu değerlere zarar vermesine, yıpratmasına izin vermemeliyiz.
Akif'in ifadesiyle Allah bizlere yeniden bir İstiklal Marşı yazdırmasın.
Her okunuşunda 7’den 70’e Türk Milletini ayağa kaldıran, bir tarihi gözümüzün önünde canlandıran, İstiklal Marşımızın TBMM’de kabul edilişinin 98. yıl dönümü kutlu olsun