Sevgili okurlarım, ilköğretimlerde yeni ders yılı başlarken, Başöğretmen Atatürk’ün, Türk Milletinin kesin amacına ulaşmasında eğitimin en etkili araç olduğunu belirten, bir sözü ile yazıma başlamak istiyorum.
Atatürk; “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, müstakil, şanlı, âli bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder” demiştir.
Türkiye’miz, genç ve dinamik bir nüfusa sahip. Bugün ülkemizde ilk, orta ve yüksek eğitimde öğrenim güren toplam 25 milyon 309 bin 876 öğrenci bulunuyor.
Bu öğrencilerimiz, eğitimli, sağlıklı ve idealist olarak yetiştirilirse, ülkemiz için en büyük zenginlik kaynağı olurlar.
Okula başlayacak öğrenciler, 09 Eylül'de ders başı yapacak. 4+4+4 sistemiyle başlanacak yeni eğitim yılı için ilk zil Pazartesi günü çalacak.
Okula başlama yaşı ve zorunlu anaokulu eğitimiyle ilgili de Bakan Selçuk şu açıklamaları yaptı:
“Yaşı çağ nüfuslarını net ayırabilelim diye 69 ay olarak değiştirdik. Çünkü 6-7 yaş çağ nüfusu iç içe girdi. 4+4+4’ten sonra aynı çağın nüfusunda yüzde 40’a yakın çocuğumuz oldu. Bütün bu karışıklığın önüne geçmek için 69 ayı uygulayacağız.”
Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın eğitimine gereken önemi vermeliyiz.
Çünkü ülkemizdeki bütün olumlu gelişmelerin temelinde eğitim vardır.
Olumsuzlukların ve geri kalmışlığın temelinde ise cehalet ve yanlış eğitim vardır.
Eğitim ve öğretim, ferdin ve toplumun maddi ve manevi kalkınmasında, milli ve ahlaki değerlerin korunmasında ve gelişmesinde temel rolü oynar.
Fertlerin ve milletlerin sosyal ve iktisadi düzeyleri eğitim ile doğrudan ilgilidir.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi, milli ve ahlaki değerlerimizi benimsemiş, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı, bilgili, Türkiye’nin meselelerinin milli birlik ve dayanışma ile akılcı yaklaşımlarla çözülebileceğine inanan birer insan olarak yetiştirmeliyiz.
Bir ülkede cehalet varsa, trafikte sıkıntılar yaşanıyorsa, işsizlik diz boyu ise, yoksulluk ve sefalet artıyorsa, kapkaç olayları önlenemiyorsa, sokak çocuklarına sahip çıkılamıyorsa, yurtlarda dayak atılıyorsa, çevre bilinci yerleşmemişse, ekonomik sıkıntılar yaşanıyorsa, o ülkede eğitim alanında eksiklik var demektir.
İcraat yerine, sloganlarla bir ülke yönetilmek isteniyorsa, milletin sesine sağır kalınıyorsa, hükümete muhalefet edeyim derken, Türkiye’ye muhalefet ediliyorsa, bütün bunların temelinde eğitim alanındaki eksiklik ve aksaklıklar vardır.
Ülkedeki ekonomik sıkıntılar ise; en çok eğitim, sağlık ve adalet hizmetlerinin kalitesini düşürür. Bu nedenle eğitim meselesine çok önem vermeliyiz.
Çünkü bir ülkede kalkınmanın en önemli unsuru eğitimdir.
Yoksulluğun ortadan kalkması, hayat standardının yükseltilmesi ve adil bir gelir dağılımının tesis edilmesi için, eğitime önem vermeliyiz.
Eğitime yapılan yatırım, geleceğe yatırımdır.
Ülkemizin çeşitli okullarında eğitimini sürdüren çocuk ve gençlerimizin topluma yararlı birer fert olarak yetiştirilmeleri için en büyük görev Milli Eğitim bakanlığımıza düşmektedir.
Eğitim yatırımları ve harcamaları, geleceğimizin teminatıdır.
Türk eğitim sisteminin nitelik ve nicelik sorunlarını devlet, özel sektör ve üçüncü sektör olan sivil toplum kuruluşları el ele vererek çözmelidir.
Eğitim, ferdin ve toplumun sosyal gelişmesini hızlandıran, ekonomik kalkınmasını destekleyen, milli ve manevi değerleri koruyan en tesirli faaliyetlerden birisidir.
Yeni ders yılı başlarken, eğitime önem vermeliyiz.
|