“En ılımlı geçinen ve dünyayı bir şekilde kandıran Klerides’in söyledikleri hepimizin kulağına küpe olsun! Kipriyanu’nun Hrisostomos’un Mihaillidis’in, Papadopulos’un, Lisarides’in, Papayuannu’nun aynı yolun yolcusu olduklarını anlamak için kâhin olmak gerekmez. Aradaki fark, sadece Türk’ü yok etmenin metodunda ve yaklaşımındadır”. 1980
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Nerede ise davullu zurnalı duyurularla ilan edilen Berlin’de yapılan resmi olmayan BM Genel Yazmanının başkanlığında ki toplantı sonrasında fare kısırlaştırıldığı için dağ bile doğuramadı. Bu noktada Akıncı’ya göre federasyon treninin rayına girdiği yönündeki açıklaması bazı çağrışımları da beraberinde getiriyor. Yıllardır aynı trene binenler trenin hareket ettiği düşüncesi ile bindiklerini düşünüyorlardı. Buna karşın bazıları treni dışarıdan salladıkları için trenin hareket ettiği düşüncesine kapıldıklarından yarım asrı aşan süredir bir türlü sonuca ulaşılmadığını birlikte yaşıyoruz.
Resmi olmadığı açıklanan toplantı sonrasında yapılan açıklamaların bu şekilde okunması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yönlü açıklamalarla trenin gittiği zannedilerek zamanın boşa harcanmasının da nedeni oluyor. Görüşmede hangi konularda uzlaşı sağlandığı ise belirsizliğini koruyor. Bu tür açıklamaları da suya tirit bir açıklama olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz.
Üçlü yapılan görüşmenin belki de tek olumlu yönü ne zaman yapılacağı belirlenmemiş olan 5 + BM formülüdür. Böyle bir formülün matematik bilimine aykırılık içerdiğini belirtmek gerekiyor. Aykırılığına gelince Kıbrıs Türk’lerinin formülün çözümünden anladıkları ile karşımızdakilerin anladıklarının farklı olmasıdır. Üçlü görüşmelerle çözülemeyen uyuşmazlığın 5 + BM formülü ile çözüleceğini beklemek zamanı boşa harcamaktır.
Bizlerin iki bölgeli iki toplumun eşitliğine dayanan ve kullanım süresi çoktan dolmuş olan formülün can simidi olarak kabul edilerek beklentiye girmemiz olası değildir. Kurulması düşünülen olası devlet yapısının ANNAN’IN BELGESİ’NDE öngörülen devlet yapısı gibi kuzeyde kurulacak olan devletin yetkilerinin köy muhtarı düzeyinde bile yetkisinin olmayacağıdır. İki devleti bizlerin bu şekilde algılamadığımız biliniyor.
Eğer görüşmeler yeniden başlatılacaksa müzakerelerin eşitler arasında yapılmalıdır. Amerikan Dışişleri Bakanı devre dışı bırakılması gereken formüle destek veriyor. Bununla yetinmeyen Bay Bakan “Kıbrıs’ın Münhasır
Ekonomik Bölgesinde doğal kaynakları geliştirme hakkı konusunda da desteğini” belirtiyor. Bu yönlü bir açıklama bizlere fedanın bizim kârının karşı tarafın olacağı gerçeğini çağrıştırıyor.
Biz treni rayına soktuğumuzu söylerken Bay Nikos Anastasiyadis, “müzakerelerin yeniden başlaması için Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine son vermesi yönündeki çıkışı yeni bir restleşmedir”. Çözümün restleşmelerle gerçekleşmeyeceğini Bay Guterres’in de görmesi gerekiyor.
Berlin görüşmelerinde karşımızdakilerin müzakereleri zamana yayma taktiklerini başarı ile uyguladıkları gerçektir. Şöyle ki, Yunanistan’da kurulan hükümetin başkanının yeni olduğu savı ile 5 + BM toplantısının ne zaman kullanılabileceği belirsizdir. Hükümetin başının yeterli bilgi sahibi olmasının bekleneceği duyuruluyor. Buna koşut İngiltere’nin AB’den boşanma işlemleri devam ederken Aralık ayı içinde yapılacak olan genel seçimlerinin yapılacağıdır. Diğer yandan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Nisan ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi öne çıkarılıyor. Bu kadar gerekçeden sonra müzakerelerin başlatılmasını beklemek düş ötesidir. Rayına girmiş olan trenin sağlıklı hareket edebilmesi için daha çok beklenilecektir.
Bu durum 21 Aralık 1963 öncesi yaşananlarla bire bir örtüşüyor. O dönemde de garantici ülkeler benzer sıkıntıları yaşıyordu. Bu gerçeği anımsatırken karşımızdakilerin saldırıya geçeceklerini söylemek istemiyoruz. Daha fazla zaman yitirmeden bulunacak çözüm Kıbrıs Türk’leri için Onurlu bir barışa ulaşılmasıdır.
Yaşamakta olduğumuz sıkıntıların ortalıklardan kaldırılması yolunun Ulusal Konseyin kurulmasından geçtiğinin göstergesi oluyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
06 Aralık 2019 - Ankara -
|