"Mademki bu Ada'da hür bir halk olarak yaşamak istiyoruz, ebediyete kadar görev başından ayrılmamak zorundayız. Davalarımızı kendimizin halledebildiği müddet içinde başımız dik dolaşabileceğimizi çoktan takdir ettik. Bu inançtan hiçbir şey kaybetmeden yolumuza devam etmeliyiz". 1973
Dr.Fazıl KÜÇÜK
Ermeni savlarının temelinde genel içerisinde Türkiye'den toprak istekleri yatmaktadır. Bu husus hemen herkesçe biliniyor olmasına karşın Ermeni diyaspora dernekleri aracılığı ile saldırılarına devam ediyorlar. Bilinenleri daha fazla uzatmadan soykırım nedir ve nasıl başlar? Sorusunun yanıtını aramamız gerekiyor. İ-kinci Paylaşım Savaşı döneminde Yahudilere yönelik olduğu bilinen olayların nasıl başladığına özet olarak bakılması gerekiyor.
Polonya-Hollanda-İtalya-İspanya ve Almanya'daki Yahudiler savaş sırasındaki bir kargaşa ortamına yol açılmaması için Getto diye tanımlanan toplu yaşam merkezilerinde toplanmışlardı. Bir süre sonra toplu yaşam merkezleri kapasitesini aşmaya başlayınca yasa dışı olaylarda artış olmuştu. Hırsızlık ve cinayetler yasa dışı olayların bazıları idi. İlerleyen günlerde ölümlerin başlaması ile toplu mezarlara defin işlemi yapılmaya başlandı.
İlk anda toplu mezarlara defin işlemleri yeterli oluyordu. Buna koşut savaşın verdiği olumsuzluklar nedeniyle kimyasal gazlar da kullanılmaya başlanıyordu. Almanların kullandığı kimyasallarla gerçekleşen toplu ölümlerden sonra cesetlerin yakılmasına başlandığı biliniyor. Yaşananlar sözcüğün tam karşılığı ile Soykırım idi.
Sürekli olarak Türkiye'yi soykırım yapmakla otomatiğe bağlanmış olarak suçlayanlar, Ermenilere karşı böyle bir hareketin yapıldığını söyleyemiyorlar. Yaşanmamış olan olayları yaşanmış gibi göstererek Türkiye'ye suçlamalarda bulunmalarını emperyalist ülkelerin oyunu olarak görmek gerekiyor. Buna koşut suçlamaları sürdürmenin karşılığı da bu ülkelerin maşası olmak demektir.
İ-kinci Paylaşım Savaşı sırasında Almanya'da yaşananlardan sonra dünyanın değişik bölgelerinde de Yahudilere uygulananlar gibi benzer olaylar yaşanmıştır. Buna koşut hiçbir ülke suçlanmamış yalnızca eylemi yapanlar suçlanmışlar ve yargılanarak mahkûm olmuşlardır. Bu nedenle Türkiye'nin suçlanıyor olması kadar abes bir şey olamaz.
Ermenilerin toprak istemelerine koşut karşımızdakiler de Vakıf Anayasası'nı yok sayarak Maraş'ın kapalı kısmının değil tamamının kendilerine verilmesini istiyorlar. Tek yanlı olarak sürdürülmekte olan bu çabaların anlamsız olduğunu bu çalışmayı yürütenlerin de bildiklerine inanıyoruz. Çözüme ilişkin önerilerimize gelince, öncelikle Kıbrıs'taki üniversitelerin Hukuk Fakültelerinden de yetişmiş olan değerli gençlerimizin olduğu biliniyor. Hem öğretim üyeleri hem de konunun uzmanı kişilerle birlikte siyasilerin de içinde olacağı bir ekibin zaman geçirmeden kurularak çalışma yapmalarında sayılamayacak kadar yarar olduğunu düşünüyoruz.
Yeniden yapılanma konusu tartışılırken öncelikle tez olarak, Vakıf Malları konusu ile başlanması gerekiyor mu ne...
İyi Bayramlar...
SEVGİ ile kalınız...
22 Mayıs 2020 –Ankara -
|