Sevgili okurlarım, sizleri bilmem amma, içimdeki çocuk benim en kıymetli hazinemdir. O olmasa ben hayatın tadını alamıyor, sevemiyor ve başarılı olamıyorum.
İçimdeki çocuk istediği için, yıllar önce yazmış olduğum bir yazımı bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.
Çocukluğumu ve çocukluğumdaki çok sevdiğim insanı düşünüp hatırladıkça, içimdeki çocuk sürekli bir şekilde duygu, düşünce ve davranışlarımı etkiliyor. İçimdeki çocuk yaşarsa, mutlu oluyorum…
Vaktiyle hepimiz çocuk değil miydik? Çocuktuk…
Onun için hepimizin içinde bir çocuk vardır. İçimizdeki çocuk her zaman sağlıksız bir ortam içinde küçülür içine kapanır. Aile, okul ve çevre çoğu zaman içimizdeki çocuğun sağlıklı gelişmesini engeller. İşte o zaman bedenen büyümemize rağmen, içimizdeki çocuk psikolojik anlamda sağlıksız bir şekilde cılız kalır, gelişmez.
Peki, içimizdeki çocuk nedir? Gerçekten var mıdır, varsa nerededir? Kimdir bu çocuk kendisiyle tanışma imkânımız var mıdır?
Evet, içimizdeki çocuk vardır, bizim onu sakladığımız ve asla ulaşamayacağımız yerdedir ve içimizdedir. Ona ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda müsait bir ortam bulduğu zaman ortaya çıkar. Ortaya çıktığı zamanda bizi sıkıntıdan kurtarır ve rahatlatır. En masum anlarımızda ortaya çıkar ve bizi daha da masum yapar.
İçimizdeki çocuk; sizden kalan dürüstlük, iyilik, saflık kırıntılarını avuçlarında sıkı sıkıya tutup saklandığım yerde durur.
Siz hayatta fırtınalar içinde yaşarken o avuçlarındakilere sarılır. Siz onu inkâr ettiğinizde o daha sıkı sarılır sahip olduklarına.
Bir gün ona ihtiyaç duyduğunuz anda, kanatsız bir melek gibi imdadımıza yetişir, avucundakiler havaya hava savrulur ve sizi rahatlatarak içinizdeki ses olur. İşte o ses onun sesidir.
İçimizdeki çocuk yaşarsa ne olur? İçimizdeki çocuk yaşarsa, yaşadıklarıyla her şeyi öğrenir. Eleştiriyle yaşarsa, kınamayı öğrenir. Düşmanlıkla yaşarsa savaşmayı öğrenir.
Utançla yaşarsa, kendini suçlu hissetmeyi öğrenir. Hoşgörü ile yaşarsa, sabırlı olmayı öğrenir. Övgüyle yaşarsa, değer vermeyi öğrenir.
Kıskançlık içinde yaşarsa, kıskanmayı öğrenir. İçimizdeki çocuk alayla yaşarsa, utanmayı öğrenir. Adil yaşarsa, adaleti öğrenir. Güvenceyle yaşarsa, inanmayı öğrenir.
Dürüstlükle yaşarsa, doğruyu öğrenir. Yüreklendirmeyle yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir. Arkadaşlıkla yaşarsa, hayatta sevmeyi ve sevgiyi bulmayı öğrenir.
İçimizdeki çocuk yaşarsa; çocuğun coşkusu, şeffaflığı, doğallığı, dürüstlüğü sevgisi ve adaleti insanlığa çağ atlatır.
Toplumumuzdaki bütün rahatsızlıklar; iletişim eksikliğinden, samimiyetsizlikten, insanın doğasına kafa tutmasından kaynaklanmıyor mu?
Oysa içimizdeki çocuğun kompleksi yoktur. İnsanları yargılamaz, kişisel algılamaz ve ne yapabileceğine bakar.
İçimizdeki çocuk objektiftir. Sevgiyi en iyi bilen ve onaylayan çocuktur. Pozitiftir, yaratıcıdır, çeşitli sınırlamalara kafa tutar.
Sizleri bilmem amma, bu bayramda ben içimizdeki çocuğu yaşayamadım. Günlük kaygı ve sıkıntılardan olacak sanırım. İçimdeki çocuk ağladı bu bayram…
Hayatta başarılı olmak, güzel yaşamak, sevebilmek ve mutlu olmak için; içimizdeki çocuğu ağlatmamalıyız. Onun kıymetini bilmeliyiz.
Hayatın anlamı ve tadı nasıl olur?
İçimizdeki çocuk yaşarsa, hayatın anlamı ve tadı olur...
|