Sevgili okurlarım, Türkiye’nin sözlü geleneğinde, bir ezgi ile söylenen halk şiirlerinin her çeşidini göstermek için, en çok kullanılan ad "türkü"dür.
Türkü: Türk’le ilgili, Türk’e özgü anlamında kullanılmaktadır. Türkünün Kökü, XV. yy. da Horasana kadar dayanır. Türkünün belli bir şekli yoktur. Bir koşma, bir semai, bir destan ya da herhangi bir halk şiiri, türkü ezgisiyle söylendiğinde türkü olur.
Bu yüzden türkü tipinin en belirgin özelliği "melodisidir". Türkü, güfte olarak halk şiirlerini alan ve halk ezgileriyle bestelenmiş şarkı çeşididir. Türküler, doğayı, aşkı, ayrılığı, ölümü, kahramanlık ve askerliği, günlük yaşamın türlü olaylarını konu edinir.
Ülkemizde, Türk halk ezgilerinin en seçkin örneklerini, ileri bir anlayışla seslendirerek bu müziğin yurt içinde ve yurtdışında tanıtılmasını sağlamak amacıyla, birçok sivil toplum kuruluşlarının bünyelerine, Türk Halk Müziği Koroları kurulmuştur.
Bu korolar; halk müziğimizin en iyi örneklerini titizlikle seçip, sanatçılarıyla yorumlayarak, Anadolu müziğinin, bugünü ve yarını için, kültürel işleyişte başta yer alması gereken zengin kaynaklarımızdan biri olduğunu vurgulamayı, halk kitlelerine sevdirerek yaymayı planlamışlardır.
Bu korolar; türkülerimizin çağdaş işlevler kazanabilmeleri için, geniş halk kitlelerince benimsenmesine yardımcı olmayı ilke edinmişlerdir.
İşte bu korolardan bir de, 1991 yılında Kilis Yardımlaşma Derneği’nin bünyesinde kurulmuş olan, 29 yıllık “KİLYAD Türk Halk Müziği Korosu” dur.
Bu koronun ilk şefi TRT Sanatçısı Mehmet Üçer idi. Uzun yıllar dernek merkezinde koroyu çalıştırarak, Ankara’da ve Kilis’te koroya görkemli konserler verdirdi. Konser sonrası, Kilis Belediye Başkanı Ekrem Çetin, koristlere birer “Kilis Yorganı” armağan etmişti.
Ondan sonra TRT Sanatçısı rahmetli Bircan Pullukçuolu 15 yıl bu koronun şefliğini yaparak, yetiştirdiği solistler ve devlet protokollünün izlediği konserlerle destan yarattı adeta.
Şu anda ise, KİLYAD Korosunun şefliğini bağlama sanatçısı Alper Aslaner yapmaktadır. O da başarılı bir şef…
Kilis türkülerine gelince; Türk Halk Müziğimizin en köklü ve en sağlam türkülerinden olan Kilis türküleri de ana türkülerimizdendir.
Bu türküler, 1949 yılında rahmetli Muzaffer Sarısözen tarafından ilk derlemelerden olduğu için, Türk Halk Müziğimizin en köklü ve en sağlam türkülerindendir.
TRT repertuarında kayıtlı olmalarına rağmen, zaman zaman bu güzelim Kilis türkülerine, birileri sahip çıkıyor.
Geçen akşam, bir TV de yayınlanan, programında, “Bir türkü ve yöresi” sorusunun cevabında, yine bir Kilis türküsünü birileri, sahiplenmek istedi. 60 yıllık “Yoğurt koydum dolaba” isimli Kilis türkünün yöresine ”Elazığ” denildi.
Bu güzelim Kilis türküsü, TRT Müzik Dairesi Yayınları THM Repertuar Sıra No: 2364 ‘de kayıtlıdır. Bu Kilis türküsü, çok renkli, neşeli ve insanlara mutluluk yansıttığı için de, halk müziği programlarında sık sık yer alır.
TRT Repertuarında kayıtlı olmasına rağmen, Kilis’in ”Yoğurt koydum dolaba” isimli türküsü, nasıl Elazığ türküsü oluyor (!) Bunu anlamak mümkün değil!
TRT Repertuarına kayıtlı diğer Kilis türküleri de şunlar:
“Ah su yolu su yolu”,
“Bahçeden hudar geldi”,
”Çadır altı minare”,
”Dama vurdum bir depik (Meryem)”,
“Deniz dibi tekneli”, “
Elma tekerlendi yar”,
“İndim kuyu dibine (Tango)”,
Karanfil deste gider”,
“Kapımın önünden gelir geçersin”,
“Lambada şişesiz yanmaz mı?”, “
Sultanın giydiği kareli kumaş”,
”Süt içtim dilim yandı”, “
Ufacık taştan kale yapılmaz”,
“Yoğurt koydum dolaba”,
“Zeytin yaprağı yeşil”,
“Zello (Evlerinin önü tahta daraba)”.
Bakalım bu Kilis türkülerini de, kim sahiplenmeye kalkacak?
|