“Yeni ‘doğmuş bir devletiz’ deniliyor. ‘darboğazdan geçilmesi kaçınılmazdır’ gibi sık sık sözler söyleniyor. Darboğazlar nihayet bir iki mil uzunluğunda olur. Daha fazla uzayamaz. Kemerler sıkılır bu da nihayet mide ve karaciğeri zedeleyecek kadar tokalar içeri alınarak olur. Daha fazla aşağı inmek organları yaralar, bereler, tedavisi imkansız eziklikler meydana getirir. Demek oluyor ki her şeyin haddi hududu vardır” 1976
Dr.Fazıl KÜÇÜK
Dünya kritik bir eşikten geçerken İzmir ve çevresinde yaşanan deprem insan olan herkesin içini karartacak öyküler ve can kayıpları ile anılacak. Bugüne değin yaşamış olduğumuz depremlerden gereken dersi çıkarmadığımız için bu felaketi yaşamış bulunuyoruz. Yaşanan acıların son bulmasını diliyor ve can’ı gönülden istiyoruz.
Kıbrıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında hükümet boşluğunun yaşandığı günlerden geçiyoruz. Ulusal Birlik Partisi’nin Genel Başkanını seçmesi sonrasında yeni bir hükümetin kurulması çalışmalarının ivme kazanması gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Bu noktada bütün siyasi partilere büyük görev ve sorumluluk düştüğünün de bilinmesi gerekiyor. Hem içeride hem de dışarıda bizlere kurt kapanı kurulmakta olduğunu anımsatıyoruz. Bu nedenle herkesin eteğindeki taşları bir köşeye koymalarında sayılamayacak kadar yarar olduğunun doğru bir yaklaşım olduğu gerçeği de unutulmamalıdır.
Salgın nedeniyle Amerikan ekonomisi son yıllarda ilk kez küresel bir rakiple karşı karşıya kalıyor. Komünist sistemle yönetildiği bilinen Çin yönetimi dışarıda kapitalist sistemi uyguluyor. Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerdeki zor duruma düşen şirket ve kuruluşları kurtarma adına ele geçiriyor. Çin’in uyguladığı bu sistem otoriter devlet kapitalizmi modeli olarak tanımlanıyor. Uygulanan sistem Amerikan ekonomisini de zora sokuyor. Bu nedenle Amerikan seçimleri dünya ülkelerini yeniden yapılanmaya doğru zorluyor. Dünya yeni yapılanmaya doğru evrilirken ekonomik sistemi Trump öncesi ve sonrası diye tanımlamak olası olacaktır.
Nedenine gelince;
Amerikan Temsilciler Meclisi Daimi İstihbarat Komitesi’nin hazırladığı ve sansürlenerek açıklanan raporunda da bu hususların yer aldığını belirtmek gerekiyor.
Dünyada son yıllarda bütün ülkeler terörle adeta boğuşurken Yunanistan Yüksek Mahkemesinin herkese örnek olması gereken son kararı nedeniyle selamlamak gerekiyor. Adı geçen Mahkemenin 21 Mart 1979 tarih ve 2658/79 dosya numarası ile 1974 yılında verdiği kararla adaya müdahale eden Türkiye’nin işgalci olmadığını suçlu olanın ise Yunan cuntası olduğunu kaydediyordu. Adı geçen Mahkeme geçtiğimiz günlerde verdiği yeni kararı ile Altın Şafak Partisinin bir terör örgütü olduğu gerekçesiyle kapatıyordu.
Kararda adı geçen partinin siyasi çalışmaların dışında suç örgütü kurmak bu örgütte yer almak ve yönetmek siyah para aklamak şantaj, silah bulundurmak ve ırkçı şiddet eylemleri düzenlemek suçları nedeniyle kapatılmasına karar veriyordu. Adı geçen örgütün Türk ve Türkiye düşmanı olduğunu da kaydetmek istiyoruz.
Bütün ülkelerin teröre karşı işbirliği yapmaları gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
06 Kasım 2020 - Ankara
|