“Üç yıl Makarios’la işbirliği yapmaya çalıştım. Her konuda Rum – Türk ayırımı yaptığını gördüm. Kendisi geride durur, genç bakanlarını üzerimize saldırtırdı. Alınan bu sonuç O’na göre demokratikti. Anayasa’da Türklere açıkça verilmiş bir hak varsaydı bunu engellemenin yolu ‘ret’ değil ertelemekti”. 1980
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Yeni bir yıla girdiğimiz bu günlerde bölgemiz yeniden şekilleniyor. Filistinli bazı grupların dışında kalan Arap ülkeleri İsrail ile can ciğer kuzu sarması konumuna gelmiş bulunuyorlar. Suudilerin öncülüğünde yapılan uzun soluklu müzakere sürecinden sonra Katar da bu kervana katılmış bulunuyor. Amerika ile İngiltere’nin gözetiminde gerçekleşen bu birlikteliğe Yunanistan ve Mendil büyüklüğündeki ülkenin de katılımı ile Türkiye’nin önüne Doğu Akdeniz’de duvar örmüş oluyorlar. Önümüzdeki dönemde bazı sıkıntıların yaşanacağını şimdiden kaydetmek istiyoruz.
2020 yılının son günlerinde Yunanistan’ın İsrailli şirketlere ait askeri araç üreticisi firmalarla anlaştığı duyuruldu. Doğu Akdeniz’de olduğu kadar bölgede güç olma çabasında olan Yunanistan bir yandan da Türkiye ile görüşmeler yapıyor. Bugüne değin iki ülke arasındaki açmazların aşılabilmesine yönelik olarak 61 toplantının yapıldığı biliniyor. Sonuç alınamamasına karşın her toplantının sonunda görüşmelere devam kararı alınıyor. Türkiye ile görüşmeleri sürdüren adı geçen ülke diğer yandan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yaptığı sismik araştırmaları gerekçe göstererek Türkiye’yi nerede ise uçan kuşa şikayet ediyor.
Uzun soluklu mücadele sonrasında kurulan hükümetin üç parçalı olması kısa süreli de olsa umutların yeşermesine neden olmuştu. Bu kadar sıkıntılarla kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümetini iç sıkıntıların yanı sıra dışta da büyük sıkıntıların beklemekte olduğu biliniyor. Sıklıkla yineliyoruz bütün siyasi partilerin parlamentoda temsil edilsin veya edilmesin ülkenin geleceği konusunda birlikte hareket etmek gibi sorumluluklarının olduğunun bilincinde olduklarına inanmak istiyoruz.
Karşımızdaki unsurun Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, Filelefteros gazetesine yaptığı değerlendirmede AB yaptırımları konusunda “AB’nin yaptırımları Kıbrıs Cumhuriyeti için güçlü bir araç” olduğunu kaydediyor. Brüksel’de (oybirliği) yasal çerçevenin Kıbrıs çıkarlarını koruduğunu söyledikten sonra pazarlık gücünü de güçlendirdiğini aynı zamanda Münhasır Ekonomik Bölge tanımının AB’nin yasal düzenlemesine dahil edilmesi ile oldukça önemli bir kazanım elde edildiğini savunuyor. Ayrıca AB’nin özlü desteği ile arzu edilen sonuç açısından belirleyici öneme sahip olduğunu savunuyor.
Bay Nikos Anastasiyadis ise “iki devlet çözümünün kabul görmeyeceğini bilecek kadar gerçekçiyim” diyor. “egemen eşitliğin koşullarının değişmesi nedeniyle kabul görmeyeceğinin altını çiziyor. Buna koşut adı geçen kişi BM’in temel kararları alması halinde iki egemen eşit tarafın oluşturacağı ilişkilerin tek egemenliğin söz konusu olması kaçınılmazdır diye devam ediyor. Bu konudaki ısrarın devam etmesi adanın 1955 öncesine dönüşünün kapısını aralamanın ötesinde yeniden kan ve gözyaşının devam edeceğinin göstergesi olacaktır.
Karşı taraf çabalarını kesintisiz olarak sürdürürken kendimize çeki düzen vermenin zamanının gelmiş hatta geçmekte olduğuna inanıyoruz. Böyle bir gücümüzün de olduğuna inanıyoruz. Bunu yapmadığımız takdirde istasyondan kalkan trenin arkasından el bile sallayamayacağımızın unutulmaması gerekiyor. Çünkü bizler Kıbrıs’ın gerçek sahipleriyiz.
Ben egomuzu yenerek biz egomuzla hareket ederek birlikte çalışmalara başlamamız gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
08 Ocak 2021 - Ankara
|