“Rum polisi emniyeti sağlamayı değil nizamı bozan, anarşiyi meydana getiren, Türkün imhasında destanlar (!) yaratan, zalim, gözü kararmış bir kuvvettir”. 1969
Dr. Fazıl KÜÇÜK
İngiltere’nin Ankara’daki işgüderi Dominick Chilcott, Dış Basın Derneği’ne yaptığı ziyarette ülkesinin Kıbrıs’ın garantör ülkesi olduğunu belirttikten sonra, “Garantör ülke olarak iki tarafa neye karar vermesini söylemek bize düşmez. Kendileri anlaşmak zorundalar. Buna karşın iki tarafa ortak zemin bulunmasına yardımcı olmak meselenin kabul edilebilir bir çözüme ulaşması için BM’i desteklemek konusunda elimizden geleni yaparız” diye konuşuyordu.
Bu güne değin yaptıkları tek hususun olayların nadasa bırakılması olduğu biliniyor. Onlar için önemli olan tek husus adada bulunan iki adet üssün varlığının kalıcılığı olduğu gerçeğidir. Rum basınında BM gözetiminde yapılacak olan görüşmeler öncesinde İngiltere’nin oyun çevirdiğine ilişkin haberlerin yazılıyor olması son derece ilginçtir. Gölge etmesinler yeter…
Görüşmenin nerede yapılacağı konusunda henüz netliğin kazanmadığı biliniyor. Buna koşut hazırlık toplantılarının üç gün süreceğini karşımızdaki unsurun açıklamalarından öğreniyoruz. Müzakere sürecinin adadaki çözüm için son şans olduğu açıklaması yapılıyor. Bu söylemin yıllardır söylene söylene artık yalama olduğunun unutulmaması gerekiyor. Buna koşut siyasi düzlemde içten olunduğu takdirde konunun yalama olmayacağının düşünülmesi gerekmektedir.
50 yılı aşkın süredir adada konuşlu olan BM Barış Gücü’nün görev süresi bir kez daha 6 ay süre ile uzatıldı. Sürenin bu şekli ile uzatılıyor olması güneydeki yönetime yasal statü kazandırıyor. Yıllardır süre uzatılmasının çözüme hiçbir olumlu katkısının olmadığı ayrı bir gerçektir. Her altı aylık dönemlerde yazılan iki bölgeli iki toplumlu çözüm önerilerinin kullanım tarihinin de geçtiğini de kanıtlıyor. BM’in ilke kararlarına göre uzun sürelerde çözülemeyen anlaşmazlıkların çözümü var olan durumun kabul edilmesi ilkesidir. Bu nedenle adadaki iki egemen yapının korunması gerekmektedir. BM genel Yazmanı 5+1 toplantısı öncesinde bugüne değin yapılmış olan görüşme sürecinden farklı bir yöntem izleyeceğini belirtiyor.
Rumlar arasında geçtiğimiz günlerde yapılan bir kamuoyu araştırmasının sonuçları çarpıcı olduğu kadar yukarıdaki yargımızı da kanıtlıyor. Rumların %92’sinin önümüzdeki 5 yıl içinde Kıbrıs’ta çözüm beklemediklerini ortalıklara koyuyor. 3’lü, 5’li 5+1’li müzakere süreçleri tartışılırken Bay Nikos Anastasiyadis’in görevini kötüye kullanarak kişisel çıkar sağladığı belirtiliyor. Bu nedenle Altın Pasaport konusunda başının dertte olduğunun da unutulmaması gerekiyor. Konuya ilişkin olarak yargı önüne çıkarılarak üstüne atılı suçları kabul etmediği de unutulmamalıdır.
Kendi toplumu içindeki konumu tartışmalı olan bu kişinin müzakerecilerin başı olması da beraberinde güven bunalımını da getiriyor. Rumların önümüzdeki 5 yıl içinde çözüm beklememelerinin temelinde bu olgunun olduğunun bilinmesi gerekiyor. Biden yönetiminin önde gidenlerinin çiçeklerinin burunlarından düşmemiş olması ayrı bir tartışma konusudur. Rum – Yunan yanlısı olarak bilinen bazı kişilerin Türkiye için sözde müttefik söylemleri üzüntü vericidir. Bu densizliklere koşut zamanın her şeyin ilacı olacağının unutulmaması gerekiyor.
Bu gelişmelerden sonra iki devletli bir çözüm için zaman yitirmeden oynanan oyunların peşinden gezinmeye gerek olmadığının bilinmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
05 Şubat 2021 - Ankara
|