“Türklerin Kıbrıs bütçesine ne kadar katkıda bulunduğu hesap edilirse, Rum yönetiminin kendi davranışlarından hicap duyması icap eder. Çünkü direkt veya endirekt olarak Türklerden bütün vergiler alınmaktadır peki buna karşılık Rum yönetimi bütçesinden Türklerin istifadesi ne oluyor? Sadece hiç… Bunlardan maada Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve çeşitli teşekküllerin yapmakta oldukları yardımlarda Türk halkının da payı olmasına rağmen bu yardımlardan da Türk tarafına tek kuruş verilmiş değildir”. 1969
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Kıbrıs uyuşmazlığının çözümüne ilişkin çabalara devam ediliyor. Buna koşut görüşme tarihi konusundaki belirsizlik de nadasa bırakılmış durumdadır. Bazı kaynaklar müzakerelerin başlatılmasının Nisan ayını bulacağını belirtiyor. BM Genel Yazmanının duyurduğu 5+1 sürecinin 5’li yapılacağına ilişkin olarak da karşımızdaki unsurun basın yayın kuruluşlarında bazı tartışmaların yapıldığı bilinmesine karşın +1’den vazgeçilip geçilmediği eğer doğru ise aydınlatılmaya muhtaç bir durumdur.
Bay Kostas Tomistokleas isimli bir bakan eskisinin Cyprus Mail gazetesinde ilginç değerlendirmeleri yer alıyor. “5’li konferansın Kıbrıs’taki iki tarafı, Kıbrıs sorununun ağırlık merkezinde kararlaştırılmış bir federasyondan kadife boşanmaya kaydı” diyor. “5’li konferansın Kıbrıs’taki iki bölgeli iki toplumlu federasyona dayalı bir çözüm için yeni bir çaba değil boşanmayı olabildiğince acısız hale getirmeyi amaçlıyor. Bu da başka bir çabanın da başlangıcı olacaktır” diye konuşuyor.
Aynı gazetenin bir başka haberinde ise İngiltere’nin Lefkoşa’daki Yüksek Komiseri ülkesinin Dışişleri Bakanı Dominic Rabin’in bir süre önce adaya yaptığı ziyaret sırasında taraflara iletilen planın iyice incelenmesi gerektiğini söylüyor. Planı değerlendiren Bay Nikos Anastasiyadis, Merkezi Hükümete çok yetki verilmesinin işlevselliği olmayan bir yapı olacağını eleştiriyor. “Bu nedenle bu yetkileri azaltan desantralize (Merkezi Yönetimin yerel yönetimlere doğru yetki, görev ve kaynak aktarımı) modelinin sorunun çözümü için daha doğru ve geçerli olduğunu düşünüyorum” diyor. Büyüklerimiz denenmiş olanı bir daha denemeyiniz diye boşuna mı söylemişler.
Planı değerlendiren Demokratik Seferberlik Partisi DİSİ’nin önde gideni Bay Averof Neofidu, gündeme gelen ve kamuoyunda İngiliz Planı olarak sunulan belgeyi ellerinin tersi ile itmemek gerektiğini söyledikten sonra AKEL’in de konuya ilişkin olarak görüşünü açıklaması gerektiğine vurgu yapıyor. Yapılan açıklamaya bakacak olur isek İngiliz Planını fazla tatminkar bulmadıkları için daha fazlasını istiyorlar. Anastasiyadis, yapılacak olan gayri resmi müzakerelere AB’nin de katılmasını istiyor.
Karşımızdakilerin Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis Kıbrıs Cumhuriyeti televizyonu RİK’te yaptığı değerlendirmede ise Kıbrıs sorununun çözümü zemininde değişikliğin görüşülmesinin söz konusu olmadığını söylüyor. Bu arada bir dönem karşımızdakilerin cumhurbaşkanı olan Yorgos Vasiliu, Kıbrıslı Türkler ile Rumların ayrı olmasını bir suç olarak görüyor. Bunun için uyuşmazlığın çözümsüzlüğünün devam etmesinin adanın cennet olmasının önündeki engel olarak gördüğünü söylüyor. Şu andaki durumu ise cehennem olarak görüyor.
Eğer cehennemde yaşamak istemiyorlarsa Kilise ile aralarına mesafe koymaları gerekiyor. Israr ettikleri sürece de adadaki uyuşmazlığın çözülmesi olanaksız ötesi olacaktır.
İngiliz planı diye sunulan belgenin özünü adadaki iki adet üssünün sürekliliği olduğunu hemen herkes biliyor.
Denenmişin yeniden denenmesinin ve çamura bir kez daha basmanın kime ne yararının olacağının bir kez daha sorgulanması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
26 Şubat 2021 - Ankara -
|