Makarios’un konuşmasının “bir satırında aynen şu cümle vardı. ‘Türkler et içinde bir dikendir’. Rum inanç ve mantalitesinin ne olduğunu bu birkaç kelime ortaya koyduğundan hala bizimle – hele bundan böyle – ‘iç içe yaşayacağız’ naralarını atanları insafa davet ediyorum. Bu insan vücuduna saplanan bir Mısır İnciri dikeni çıkarılıncaya kadar nasıl uğraşılırsa Kıbrıs Türkünün de Ada’dan tamamen sökülmesine kadar uğraşacaklarının delilidir” 1979
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Dünyamız bir yılı aşkın süredir Korona virüs diye tanımlanan bir hastalığın kölesi olmuş durumdadır. Dünya Sağlık Örgütünün ise salgını fırsata çevirmek için çaba harcadığını söylersek abartmamış olacağız. Her an televizyonlarda konuşmalar yaparak halkın moral olarak da çökmesine neden olduklarının da unutulmaması gerekiyor. Bir araya gelen gelişmiş ülkelerin önde gidenleri bu kurulu da kullanarak yayınladıkları bildiride “Salgın süresince herkes güvende olana kadar hiçbir kimse güvende değildir” mesajını yayınladılar. Bu açıklamaların Türkçesi salgının önlenmesine ilişkin olarak üretilen aşıları ticari malzeme olarak kullanacağızdır. Ekonomileri güçsüz olan ülkelere yardım edileceğinin söylenmesinin inandırıcılıktan uzak bir söylem olduğunun bilinmesi gerekiyor.
Bu arada İngiltere’nin Dışişleri Bakanı eskisi Jack Straw Kıbrıs’taki çözüme ilişkin olarak ağzından adeta bal damlıyordu. Çözüm için önerilerini sıralarken “iki bölgeli federal çözüm arayanların bir çözümün önceliklerinin akıllarda oturması” gerektiğini söylüyor. Adı geçen kişinin sorumlu iken Türkiye’nin doğu sınırlarının tartışmalı olduğunu söylerken sabıkalı olduğunun da bilinmesini istiyoruz.
Adı geçen kişi konuşurken yakınlarda aynanın olmadığı biliniyor. Ayna olsa idi bu derece yanıltıcı konuşamazdı. Konuşmasında Kıbrıs serüvenini kendi egemenlikleri altına alarak bugünlere gelindiğine vurgu yapıyordu. Güneydeki yönetimin de iki devletli yapıyı kabul etmesi gerektiğinin en mantıklı çözüm olduğunun da imzacısı olduğunu da belirtiyor. “Onlar 1960’ın ne olduğu ile ilgili hiçbir fikre sahip değiller. 1974 de ne olduğunu da bilmiyorlar. Bir şeyler
yaşanarak Türk askeri geldi kurtardı. Yoksa katliam yaşanacaktı. Bu durumda bir devlet olarak ülkesinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıması gerektiğine vurgu yapıyordu.
Nisan ayının son günlerinde Cenevre’de yapılacak görüşmeler öncesinde Rum görüşmeci heyetine ekleme yapıldı. Tasos Papadopulos’un moda söylemle görüşmeci kanadından olan Tasos Cunins olan bu kişinin atanmış olmasının rahatsızlık yarattığı belirtiliyor. Bu kişinin şahin olması diğerlerinin de karakarga olduğu anlamına gelmiyor. Bu tür söylemlerle süreyi uzatmaya çalışacaklarından kuşku duymadığımızın bilinmesini istiyoruz. Kargası ile şahini arasında farkın olmadığını ısrarla yinelemek durumundayız.
Görüşmeler öncesinde Nikos Anastasiyadis siyasi eşitlik konusunu Rumların 1991 yılında kabul ettiklerini, 2017 yılında Crans Montana’da da teyit ettiklerini söylüyor. Yapılan bu açıklama gerçek ise bunun kendi halkından neden gizlendiğine açıklık getirilmesi gerekiyor. Aksi halde koyunlarını kurda kaptıran zavallı çoban olarak kayda girecektir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kurulan ittifaklara karşı diplomatik çabalarla yaşanmakta olan sıkıntıları aşacak olması ayrı bir gerçektir.
Bölgemizde cadı kazanları kaynatılırken bizler ne mi yapıyoruz. Bu sorunun yanıtını da sizlere bırakıyoruz.
Yakın dönemde yaşadığımız sıkıntıların genç kuşaklara anlatılarak geleceğe ilişkin projelerimizin aktarılması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
02 Nisan 2021 – Ankara -
|