Sevgili okurlarım, yurdumuzun her tarafı ayrı bir güzel. Karadenizliye sorarsan; “Türkiye'nin incisi, Karadeniz’in birincisi turizm cenneti Trabzon’dur, inanmayan gelip görsün” diyor. Karadeniz’de kemençenin kıvrak sesi bir yerden yankılanmaya görsün, ya da davulun zurnanın nağmeleri işitilmeye... Başlar önce ayaklar oynamaya. Sonra eller havaya kalkar... Sonra bir sihirli alemin içinde genişler de genişler horonun halkası...
Karadeniz’de ve Trabzon’da Horon bir tutkudur. Trabzon, konumu itibarıyla tarihin bütün evrelerinde tüm dünyanın ilgisini çekmiş ender kentlerden biridir.
Trabzon’u görmemiştim, 2008 yılında çok sevdiğim bir arkadaşımın daveti üzerine Trabzon’a gittim. Beni hava limanında karşıladı. İki gün boyunca bütün mesaisini bana ayırarak, Trabzon’un tarihi ve turistik yerlerini bana gezdirdi.
Karadeniz Bölgesi'nin gezmeye görmeye değer, tarihi ve tabiat güzellikleri ile dolu olan Trabzon, antik çağlardan bu yana toplumlar tarafından yerleşme ve barınak yeri olarak seçilmiştir. Gördüğüm kadarıyla, Trabzon, tarihi, kültürel ve turistik yönden zengin bir yapıya sahiptir. Trabzon'da turistlerin en büyük ilgi odağı Kale Surları, Atatürk Köşkü (Müzesi), Ayasofya Müzesi, Maçka İlçesinde bir tarih ve doğa anıtı olan Sumela (Meryemana) Manastırıdır. Ayrıca Bakırcılar ve Kuyumcular Çarşısı ile yayla şenlikleri de turistlerin ilgisini çeken yerlerdir.
Arkadaşımla birlikte, önce Karadeniz Teknik Üniversitesini gezdik. Öğrencilik yıllarımızı hatırladık. Üniversite, Trabzon için bir bacasız fabrika sanki. Bir toplumun düşünce dengesidir eğitim ve kültür. Kendi gelenek ve görenekleriyle, yaşadığı çağı kaynaştıran, her türlü yenilikleri benimseyen Trabzon, sosyal ve kültürel yönden gelişmiş yüksek bir eğitim ve kültür seviyesine sahip bu özelliği ile tanınan illerimizden biridir.
Sonra birlikte Atatürk köşküne çıktık. Köşkün bahçesindeki çam ağaçlarının altında çayımızı yudumlarken, Trabzon’u anlattı ve sevdirdi bana.
Soğuksu semtinde küçük bir çam korusu içinde yer alan Atatürk köşkü, 20.yüzyılın hemen başında yaptırılmış, Atatürk 1934 ve 1937 yıllarında Trabzon’u ziyaretlerinde bu köşkte konuk edilmiş.
Atatürk’ün ölümünden sonra Trabzon Belediyesi tarafından, dönemde kullanılan eşyalarla dekore edilerek, Atatürk Müzesi olarak ziyarete açılmış. Avrupa mimari tarzında inşa edilen köşk üç + yarım karataş bir yapıdır. Dıştaki taşkın saçaklarda ahşap, içte tavanlarda alçı süslemelere yer verilmiş.
Atatürk 1937 yılında vasiyetnamesinin bir bölümünü bu köşkte yazmıştır. Değişik medeniyetlere ev sahipliği yapması Trabzon'u önemli kılan etkenlerin başında gelmektedir. Böylesine köklü geçmişe sahip bir kentin kültürel hayatı da renkli olmak zorundadır.
Bir kere Trabzon bildiğimiz "kent kültürü"nü yüzyıllardan bu yana bünyesinde yaşatmaktadır. Ticari ve idari merkez olarak Trabzon'da yüzyılların ötesinden bu yana kurulu bulunan eğitim-kültür-ticaret merkezlerinin varlığı ketin etrafıyla birlikte canlı ve süregelen bir kültürel birikime sahip olduğunun göstergesidir.
Büyük Türk Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u 1461'de fethinden sonra daha da gelişen Trabzon'da kültür kurumlarının varlıklarına birçok tarihi belgede rastlamamız mümkündür.
Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk’ün; "Halkı zeki, üretken, girişimci ve çalışkan" olarak nitelendirdiği Trabzon'da çok gayretli çalışmalar yapılmış, eğitim ve kültür hareketlerine büyük önem verilmiştir.
Trabzon gerçekten bir doğa cenneti ve Türkiye’nin incisi. Görmeyenlere tavsiye ederim.
|