“Vazifesini canı ve kanı pahasına yerine getiren gençlik, şüphe yoktur ki mensup olduğu toplumun refah ve saadetinin en yüksek zirveye ulaşmasını da temenni etmektedir. İçten gelen duygular, onu daima canlı tutmaktadır ve neden daha iyi işler başarılamıyor diye daimi bir hareket halindedir. Bunların hepsi güzel şeyler, iftihar edilecek canlılık!...” 1969
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Yunanistan’ın son dönemde Akdeniz’deki etkinliğini pekiştirmek için çalışmalarına ivme kazandırma çabası içinde olduğunu söylemek abartı olmasa gerek. Atina’da bir araya gelen Mısır Devlet Başkanı El Sisi ve Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gideni Bay Nikos Anastasiyadis bazı kararlara imza attılar. Toplantı sonrasında hızını alamamış olduğu anlaşılan Anastasiyadis, bulduğu destekten fazla etkilendiğinden olacak yine Türkiye’ye saldırıyordu. Konuşmasında adada iki bağımsız devlet fikrinin kabul edilemez olduğu vurgusunu yaptıktan sonra “daha kötüsü bölgeyi ve ötesini kontrol etmek istediğini ve bir Mavi Vatan politikası olması gerektiğini” söylüyor.
Toplantının ev sahipliğini yapan Mitçotakis, üçlü işbirliğinin Doğu Akdeniz’deki istikrarın feneri olarak nitelendiriyor. Suudiler ve İngiltere ile yürüttükleri çalışmaların da sürgit edildiğinin de bilinmesini istiyoruz. El Sisi de yaptıkları görüşmelerden sonra ülkesi ile Kıbrıs arasında enerji, elektrik bağlantısı başta olmak üzere çeşitli işbirliği alanlarında ikili işbirliğinin güçlendirilmesi yöntemlerini de ele aldıklarını açıklıyor. Bu açıklamasını daha ileri götürerek müzakerelerin önündeki en büyük engelin Türk tarafının tutumu olduğunu kaydediyor.
Bilindiği gibi Türkiye Mısır ilişkilerinin hafif limoni olmasının adı geçenleri biraz olsun cesaretlendirdiği anlaşılıyor. Cüretleri de bundan kaynaklanıyor olsa gerek. Mısır’ın Türkiye ile başlattığı ilişkileri düzeltme çabalarından rahatsızlık duyduklarından olacak El Sisi ülkesinin Türkiye ile başlattığı görüşme sürecinden hiçbir şekilde etkilenmeyeceğinin güvencesini veriyor. Son yıllarda yaşanmakta olan ilişkiler bu şekli ile düzeyini de tartışmaya açmaktadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de üyesi olduğu İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth) Dışişleri Bakanları yaptıkları toplantı sonrasında Kıbrıs sorunun BM Anayasası ve Güvenlik Konseyi kararları temelinde kapsamlı bir çözüm için müzakerelerin yeniden başlamasına destek veren açıklamayı yaptı. İngiltere’nin uzun yıllar sömürgesi olan topluluk üyelerinin öncelikle Kıbrıs Cumhuriyeti diye yanlarına aldıkları ülkenin 1959 yılında Zürih’te imzalanarak kurulan cumhuriyet olup olmadığını sorgulamaları gerekiyor. Yayınladıkları bildiride ise Güvenlik Konseyi’nin kararlarında belirtilen statüyü yeniden teyit eden imza sahipleri tek yanlı eylemlerden üzüntü duyduklarını bu nedenle yaşanmakta olan sürecin derhal tersine çevrilmesi çağrısı yapıyorlar. Bu isteklerine karşılık BMGK’nin tek gözü ile bakmakta olduğu Kıbrıs uyuşmazlığının çözümüne adı geçen ülkelerin doğru bakmaları gerektiğini anımsatıyoruz.
AP son günlerde yayınlanan Pandora belgelerinde adı geçen Nikos Anastasiyadis’in ve diğer kişiler konusunda araştırma yapılması gerektiğine vurgu yapılıyor. AP’nun bu kararından sonra Anastasiyadis’in de adının geçiyor olması karşımızdaki unsur arasında tartışma konusu oluyor. AKEL adı geçen kişinin bir an önce istifa etmesini istiyor.
Bölgemizde yaşanmakta olan gelişmeleri kendi iç çekişmelerimizi bir köşeye bırakarak yakından izlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Buna koşut Kıbrıs Türkleri olarak bizlerin çözüm önerilerimizle statümüzün ne olacağının dünya kamuoyuna duyurulması gerekiyor. Sunulacak olan statünün içinin dolu olmasının birincil önceliğimiz olacağına inanmaktayız.
Adadaki statümüzün uyuşmazlığın çözümü konusuna olası etkisine öncelikle kendimizin inanması gerekiyor mu ne…
En büyük bayramımız kutlu olsun. Nice 98 yıllara…
SEVGİ ile kalınız…
29 Ekim 2021 - Ankara -
|