“Bugün artık, bizlere sayısız, Türk kanı pahasına miras bırakılan bu Ada’da bekamızı omuzlarına alan çalışkan, cesur, temiz bir Türk ruhu yükseliyor. Artık benliğini kavrayan dünün bütün acılarından ders alan, kurtulmak isteyen ve yaşamak için uğraşan, bu Ada’nın daimi bekçisi olmaya karar veren asil Türk gençliği şahlanıyor. Onu dün uyutanların yanlış politikalarını, yanlış siyasetlerini ezmek isteyen bir kan kabarıyor. Uzun seneler kasten uyuşturulan Türk kanının içindeki cevher, bugün tekrar parlıyor”.
1946 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Coğrafi konumu nedeniyle Türkiye’nin komşuları ile sıkıntılar yaşamakta olduğu biliniyor. Sıkıntıların aşılabilmesi için yapılan görüşmelerden istenilen sonucun elde edilmemesi durumunda ya komisyonlar kuruluyor veya özel yetkili görevliler atanıyor. Diyaspora Ermenilerinin kışkırttığı bazı terör grupları Türkiye’nin diplomatlarını acımasızca katlettiler. Her iki ülkenin aralarında var olduğu savlanan konuların aşılabilmesi için özel temsilci atamaya hazırlanıyor olmasını ilişkilerin düzeltilebilmesinin adımı olarak okumak gerekiyor.
Dış etki altında kalmadan çalışılacaksa olumlu sonuç alınabilir. Uzun yıllardır Kıbrıs’ta yürütülen çözüm görüşmelerinde iyi niyet olmadığı için tıpkı Yunanistan’la da sürdürülen benzer görüşmelerdeki sorunlar aşılamadığı için aynı gerekçelerle sonuç alınamıyor.
Bu çabalar sürgit edilirken İngiliz Avam Kamarasındaki Tim Loughtan isimli Muhafazakar milletvekilinin Ermeni Savlarının tanınması için sunduğu önerisinin ilk oylaması kabul edildi. İ-kinci oylamanın ise 18 Mart 2022 tarihinde yapılacağı açıklandı. Anılan tarihin Yüce Atatürk’ün komutasında Çanakkale Deniz Zaferinin İngilizlerle ortaklarına karşı kazanılmasının yıl dönümü olduğu biliniyor. Bu tarihin rastgele seçilmediğini Türkiye’ye karşı intikam düşüncesi ile alındığını anımsatmak durumundayız. Biraz da olsa acı kuyruk olduğunu anımsatmak istiyoruz.
Bu noktada bir hususu anımsatmak istiyoruz. Günümüzde Ermenilerin propaganda malzemesi olarak kullandıkları Mavi Kitap’ın İngilizlerin eseri olduğu gerçeği yadsınamaz. Bir başka gerçeğin de altını da çizmek durumundayız. 22 Ocak 2007 tarihindeki Lordlar Kamarasında yapılan tartışmaya bakmak gerekiyor. Anılan tarihte Ermeni savlarına ilişkin bir soru üzerine Dışişleri Bakan Yardımcısı Lord Triesmen, verdiği yanıtta gerçekleri paylaşıyordu. Paylaşımında, Bu günkü ve geçmişteki İngiliz Hükümetleri bu olayların Birleşmiş Milletlerin 1948 tarihli soykırım kararı çerçevesinde soykırım olarak nitelendirilebilecek kanıtlar oluşturduğu kanısını taşımamaktadır.
Yakın tarihte konuya ilişkin olarak verilen yanıttan sonra konuyu yeniden ısıtarak gündeme taşımak olsa olsa buzağının altında öküz arama eylemi ile bire bir örtüşüyor. Dünyanın savaş ve çatışmalardan bıkkınlık getirdiği günlerden geçilirken Avam Kamarasının bu tuzağa düşmeyeceğini, buna koşut 18 Mart 2022 tarihinde alacağı tavrı da birlikte yaşayacağız.
Bay Nikos Anastasiyadis, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı zemin kazanma peşinde olduğunun yeni örneğini açıklıyor. Şu anda 5. Parseldeki Mobil Exxon ile Katar Petrol şirketlerine tanıdığı ayrıcalığa karşın 10. Parsel ile ilgili olarak müzakere sürecini sürgit ettiklerini belirtiyor.
Onlar zemin kazanmak için her yolu denerken bizler de 23 Ocak 2022 tarihinde yapacağımız seçimlere hazırlanıyoruz. Bu nedenle seçimi hangi parti kazanırsa kazansın bu konuyu önünde bulacaktır. Konunun tek bir partinin sorunu olmadığını yinelemek istiyoruz.
Ortaklık veya tek başına bir partinin iktidar olması durumunda yukarıdaki konuda tuzaklara düşmemek için çalışmamız gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
17 Aralık 2021 – Ankara -
|