“Gençlere kızıyoruz, hırpalıyoruz. Acaba buna hakkımız var mı? Üzerimize düşeni bizler yaptık mı? Onlara geçmişin olaylarını anlattık mı? Nereden başlayıp nerelere geldiğimizi vesikalarla gözler önüne serdik mi? Maalesef hiçbirini yapmadık ve acı ile söylemek isterim ki Anavatanımızda da böyle olmuştur”. 1979
Dr. Fazıl KÜÇÜK
İki yıla yaklaşan ve dünyayı etkisi altına almış olan salgın hastalığın yeni türleri varyant adı altında ortalıklara salınıyor. Doğal olarak yoksul ülkelerin değişik nedenlerle ağır bedeller ödedikleri biliniyor. Yaşamdan koparılan insan sayısı ne yazık ki net olarak ortalıklara konulamıyor. Yapılan açıklamaları günü kurtarmaya yönelik hareketler olarak da okumak olasıdır. Dünya Sağlık Örgütü diye bilinen bu kuruma adeta bu görev verilmiş gibi açıklamalar yapılarak gün savuşturuluyor.
Salgın hastalığın vurduğu yoksul ülkeler yaşadıkları iç ve dış çatışmalarla çok sayıda insan da bu şekli ile de yaşamdan koparılıyor. Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI tarafından yayınlanan 2019 yılı Raporuna göre silah satış oranının %1.5 oranında arttığı belirtiliyor. Satış karşılığında 531 milyar doların elde edildiği kaydediliyor. Buna koşut yapılan satışların 5 büyük silah üreticisi şirket tarafından yapıldığı kaydediliyor. ASELSAN’ın da %12’lik artışla 2.2 milyar dolarlık satışla sıralamada 51. sırada olduğu vurgulanıyor. Son yıllarda çatışma bölgelerinde yaşayan halklar daha huzurlu bölgelere gitmek için yollarda yaşam mücadelesi veriyorlar. İşin ilginç yanı ise halkların silah üreticisi olan ülkelere gitmek istemeleridir.
Yunanistan, bugüne değin Avrupa’nın şımarık çocuğu olarak anılıyor ve biliniyordu. Şimdilerde ise cici çocuk olma yönünde adımlar atmaya başladığını söylemek olasıdır. Bilindiği gibi Yunanistan geçtiğimiz Eylül ayında Fransa ile 3 milyar dolarlık denizaltı alım anlaşması imzalamıştı. Hemen sonrasında Amerika ile 6.9 milyar dolarlık 4 adet Meko sınıfı savaş gemisi ile 2.5 milyon dolarlık modernizasyon işlemlerine yeşil ışık yakılıyor. Bu anlaşmadan Amerikan tarafı rahatsızlık duymasına karşın Fransız yetkililer “Biz Yunanistan’la anlaşma imzaladığımız için Amerika’nın önerisi masada değil” diyordu.
Amerika ile Fransa arasında yaşanan gerilim Rusya’nın da devreye girmesine neden oluyor. Rusya olayı askeri açıdan değerlendirirken Yunanistan’ın NATO üyesi ülke olarak açılan yeni üslerden duyulan rahatsızlığı “Dedeağaç üstünden yüzlerce hatta binlerce parça askeri malzeme sevk ediyor ve askeri üsler açıyorsunuz” şeklinde değerlendiriyordu. Rusya’nın Türkiye’de yaptığı yatırımların benzerlerini Yunanistan’da da yapmak istediğinin işaretlerini veriyordu. Avrupa’nın şımarık çocukluğundan cici çocuk olmanın nimetleri bu tür yatırımlar olsa gerek.
Bay Nikos Anastasiyadis, son günlerde gündemden düşmeyen Katar ile ilişkilerin güçlendirilmesinin dış politikada öncelikleri olduğunu söylüyordu. Katar’ın yeni işgüderlik binasının açılışında konuşurken, “Şu anda 5. Parselde Mobil Exxon ile Katar Petrol Şirketinin çalışmalarına ek olarak 10. Parsel konusunda müzakerelerin sürdürüldüğünü” belirtiyordu. Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda Katar’ın tutumunu değerlendiren Anastasiyadis, “ilkelere bağlı tezleri nedeniyle teşekkür “ ediyordu.
Bizleri kuşatmaya çalışan bu yönlü çabalara karşın savlarımıza sahip çıkmamız gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
|