“Bugün Yunan ırkından geldiğini iddia edenler, bundan 400 sene evvel kimlikleri meçhul kimselerdi. Bunlar ancak Türklerin müsamahasından, insanoğluna verdiği huzurdan faydalanarak Yunanistan’dan gelen Ortodoks papazların açtıkları kiliselerde yetişenlerdir. Kıbrıs Rum’unu Yunanistan ile birleştiren yol yalnız dindir.” 1969
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü Türk dış politikasının birincil konusu olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle 23 Ocak 2022 tarihinde Kıbrıs’ta yapılacak olan 50 milletvekilinin seçilmesi öncesinde adadaki durumu değerlendirmek istiyoruz. Öncelikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunda onurlu görev üstlenmiş liderimiz Dr. Fazıl Küçük ile kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın yakınlarının bu siyasi mücadele içinde farklı nedenlerle yer almıyor olmaları bilinmelidir.
Karşımızdaki unsur aradan geçen süreye karşın 20 Temmuz 1974 tarihinin sorgulanmasını sürgit ediyor. Aralık 2021 ayında yapılan bir araştırmanın sonuçlarını paylaşmak istiyoruz. Rum basın haberlerinde yer alan, “Sizce 1974 felaketinden kim sorumludur. Rum yönetimi mi Yunanistan mı?” sorusuna katılımcıların %49’u Yunan Cuntası ile Yuannidis’i, %31’i anılan tarihteki koşullar altında hepsi, %36’sı ise Yorgos Grivas’ı ve EOKA – B’yi, %14’ü Makarios’u, %4’ü Nikos Sampson ve hükümetini geriye kalan %2’si de yanıt vermek istemediğini açıklıyordu. Oranlama konusunda farklılıklar olsa da diğer sorulardan söz edilmiyor. Rum’lar ortalıklara çıkan bu sonuçlarla geleceğe ilişkin stratejilerini üretiyorlar.
Nikos Anastasiyadis, BM Genel Yazmanına yazdığı mektubunda eşiğin gerisinde kalmış olan Güven Yaratıcı Önlemler konusuna işlerlik kazandırmasını istiyordu. Belediye Sendikası’nın Genel Kurulundaki konuşmasında “yeniden birleşme koşullarının oluşması dileğinde bulunuyordu. Türk lirasının değer kaybetmesinin Kıbrıslı Türklere yönelik olumsuz etkilerine de dolaylı yoldan değinerek, “İşgalin yükünün sadece Kıbrıslı Rumları değil Türkleri de ilgilendirdiğini savunuyor.
Buna koşut İngiliz sömürge yönetimi döneminde oynan oyun yeniden uygulamaya sokulmak isteniyor. O dönemde devlet kurumlarında AKEL’e bağlı
olan PEON sendikası örgütlü idi. İngiliz yöneticiler sendikaya üye olanlara yüksek maaş verirlerken üye olmayanlara daha az maaş veriyorlardı. Bununla yetinmeyerek Türk çalışanları sendikaya üye olmaya zorluyorlardı. Okuması olmayan Türk işçilerin bazıları üyelik belgesini imzalayıp üye oluyorlardı. Dil bilen Elektrik Mühendisi Hasan Şaşmaz Türk işçilerini uyararak engellemeye çalışırken Türk sendikal hareketini de başlatıyordu. Soğuk savaş döneminde yapılan sendikal çalışmalar Türkler arasında da komünistlik olarak algılanıyordu.
Günümüze gelirsek son günlerde Kuzey Kıbrıs Tük Cumhuriyeti’nde yaygın olan işsizlik nedeniyle Rum sendikaları aracılığı ile iş başvurusunu yapacak olan 400 Türk’ü çalıştıracaklarını duyuruyorlar. Böyle bir çalışmanın yapılıyor olması yukarıda belirttiğimiz gibi İngilizlerin tuzağından sonra Anastasiyadis’in tuzağına düşmek olacaktır. Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında hizmet sektöründe denenmiş olan ve verimli olmadığı için bu sistemden vazgeçilmişti.
Türkiye’de iktidara gelen siyasiler kendi görüşlerini öne çıkararak yeni bir yapıyı hamasetle kurmaya çalıştıkları için bu sıkıntıların yaşandığı biliniyor. O günlerde gerekli araştırma ve değerlendirme yapılmadan uygulamaya konan çalışmalar günümüzde yaşanan sıkıntılarında nedeni oluyor. Örneğin bir yıl Mücahitlik hizmeti veren kişiye 2 yıl hizmet üzerinden emekli hakkı verilmiştir.
23 Ocak 2022 seçiminin hazırlıkları sürgit edilirken sorunlar ve yaşanan sıkıntıların dillendirilmesi Türkün Türk’e söylemine dönüşmüş durumda. Seçime katılacak olan partilerin adadaki çözüm için ortak zeminde buluşamadıkları ayrıca üzerinde durulmasını zorunlu kılıyor.
Bir yandan iki devletli yapıya nasıl işlerlik kazandırılacağı belirsizliğini korurken diğer yandan federal yapı içinde Kıbrıs Cumhuriyeti benzeri yapıyı kabul ettikleri görüşü öne çıkarılıyor. Buna koşut Türkiye ile bütünleşmeden yana olanların da önerilerinin içini hamasetle doldurduklarının bilinmesi gerekiyor.
Şimdi yapılması gereken yaşanmakta olan dağınıklığın öncelikle ortadan kaldırılması zorunluluğudur. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşu sırasında Kıbrıs Türklerine tanınmış olan haklarının yanı sıra uluslararası hukuk ile Garanti ve İttifak Antlaşmaları ile kazanılan haklarının teslim edilmesi gerekmektedir. Bu konuya ilişkin olarak diplomatik girişimlerin başlatılmasının ve adanın çevresinde bulunan zengin hidrokarbon yataklarının kullanılması konusunda azami özenin gösterilmesini zorunlu görüyoruz.
Bunlar yapılırken Yüce Atatürk’ün izlediği YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ ilkesini yol göstericimiz olarak almamız gerekiyor mu ne… 03 0cak 2022
|