Sevgili okurlarım, bugün 14 Şubat Sevgililer Günü… Sevgililer Günü, her yıl bütün dünyada kutlanan popüler bir gündür.
Sevgililer Gününde; sevgililer, eşler birbirlerine hediyeler alırlar. Jestler yaparak birbirlerine olan sevgilerini bir kez daha ifade ederler.
Sevgililer Günü; Sevgi, aşk, sadakat, bağlılık gibi kavramları içerdiğinden evrensel bir gündür.
İnsanın en temel duygusal ihtiyaçlarına karşılık verdiği için de, neredeyse herkesin çokça benimsediği bir kavramdır.
Eğer bir sevgiliniz yoksa sevgililer günü insana yalnızlığını en çok hatırlatan bir gündür bence.
O gün, hayata umut dolu bir mutluluk penceresinden bakamazsınız sanırım.
Sevgililer Gününün bir yandan da ticari bir boyutu vardır. Tüm dünyada markaların satışları artar. Sevgilisine, eşine hediye almak isteyen insanlar bu markaların reklam akınına uğrarlar. Sevgililer günü yaklaştığında bir nevi hediye seçme telaşı içine girerler.
Onun için bazıları 14 Şubat Sevgililer Günü’nü sadece “Bir tüketim günü” olarak görüyor.
Ben ise, Sevgililer Günü’nü sosyal bir gün olarak algıladığımdan buna katılmıyorum.
Sevmeyen ve sevgilisi olmayanlar, bugünün anlam ve önemini bilmedikleri için, bugünü anlamsız ve gereksiz bir gün olarak görebilirler.
Bana göre Sevgililer Günü, sadece sevgililer açısından değil, birbirini seven herkes için önemli bir gündür.
Onlarında sevdikleri sevgilileri olsaydı, böyle düşünmezlerdi, sevgisiz ve can sıkıcı geçmezdi bu günleri.
İnsan her zaman sevgilisiyle baş başa geçirmez bu günü. Sevgilisinden uzak olsa da, ona ulaşamasa da, hayali bir sevgililer günü yaşayabilir.
14 rakamı benim uğurlu sayımdır. Onun için 14 Şubat Sevgililer Günü’nün benim için ayrı bir yeri vardır her zaman.
Sevmek; inanmaktır, yaşamaktır. Sevmek sevgiliyle sevgisini paylaşmaktır. Sevgiliyle kalbini bölüşmektir sevmek. Sevgili için yaşamaktır. Onu eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır.
Bir kişiye “Seni seviyorum” demek ve bu güzel cümleyi bir yere yazmak kolaydır ama bu duyguları gerçekten hissedebilmek çok önemlidir.
Sevgiyi gerçekten paylaşan insanlar arasında gizli görünmeyen ipler oluşur. Birbirlerinden uzak olsalar da bu ipler gerilir, belki de canlarını acıtır ama asla kopmaz.
İnsan birbirini gerçekten sevdi mi; artık çevresindeki her şey gözüne daha güzel, daha hoş ve daha ümit verici gelmeye başlar.
Sevdiğini haykırmak ister adeta…
İnsan gerçekten sevdi mi, sevmenin sonu yoktur. Bu sevginin nereye kadar süreceğini bilemez ve belirleyemez. Çünkü gerçek sevgi, sonsuza kadar sürer.
Sevdiği kişi onun benliği, varlığı, hayatı, geleceği, sevinci, çılgınlığı, kısacası her şeyidir.
Bir insanın düşüncesi ne ise hayatı da odur. Hayatınızın gidişini değiştirmek isterseniz, düşüncelerinizi değiştirmeniz gerekir.
Çünkü düşünceleriniz hareketlerinizi, hareketleriniz alışkanlıklarınızı, alışkanlıklarınız huylarınızı, huylarınız da karakterinizi meydana getirir ve karakteriniz de kaderinizi etkiler.
Bir insanın üniversiteyi bitirmesine yardımcı olabilirsiniz, fakat istemezse ona sevmeyi ve düşünmeyi öğretemezsiniz.
Sevgili okurlarım, sevgide son yoktur, gerçek sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Çünkü biten sevgi yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır.
Vazgeçişte yoktur gerçek sevgide, yaşandıkça yaşatılır sevilen.
Ama kimi zaman sevgili için, kimi zaman da sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar.
Sevmeyen ve düşünmeyen insan tutucudur.
Sevmeyen insan aptaldır.
Düşünmediğine aldırmayan insan ise, zavallı bir köledir bence.
Onun için Yunus Emre’nin dediği gibi;
“Sevelim, sevilelim dünya kimseye kalmaz.”
Sevgililer Gününüz kutlu olsun!
|