“Türk tarafı, müzakerelerin devam ettiği günlerde ilerisini düşünerek acelesiz ve dikkatli hareket etmiş kanun adamı olduğunu ispat etmiştir. Diğer taraftan Rumlar, Ada’nın muhtelif yerlerinde zaman be zaman ne kanun dinlemiş ne hak ve hürriyete saygı göstermiş gelişi güzel birçok üzücü ve tehlikeli işler yapmıştır”. 1969
Dr. Fazıl KÜÇÜK
İki yıla yakın süredir dünyayı etkisi altına almış olan salgın diye tanımlanan hastalık nedeniyle yaşamdan koparılan insan sayısı sürekli olarak artmaya devam ediyor. Ülkemiz de bu salgından payına düşeni alıyor. Yapılan bütün uyarılara karşın salgına çare olabilecek aşı konusunda bir takım dürtülerle aşı olmayanların olması anlaşılır olmanın ötesindedir. Yardım kuruluşu olan Oxfam’ın Eşitsizlik Öldürür başlıklı raporu yayınlandı. Rapora göre Mart 2020’den bu yana geçen sürede dünyanın en zengin kişilerinin toplam servetlerinin 700 milyar dolardan 1.5 trilyon dolara yükseldiği kaydediliyor. Aynı şekilde eğitimde de adaletsizliğe neden olduğu da belirtiliyor.
BM Genel Yazmanının yeni temsilcisi Bay Colin Stewart, Özel Temsilci olarak görevine başladı. İlk iş olarak karşımızdaki unsurun BM ve AB’ne gönderdiği Güven Yaratıcı Önlemleri gündeme taşımış bulunuyor. İki tarafı yakınlaştıracak ve iki toplumlu temasları arttırabilecek önlemlere yönelik önerileri destekleyeceklerini, İki toplumlu işbirliğini arttıracak her türlü önlemin BM tarafından memnunlukla karşılanacağını söylüyor. Stewart, Bu konuda bir gelişme yok. Danışmanın yetkileri konusunda iki taraf arasında uzlaşı sağlayamıyoruz diyerek dert yanıyor.
Diğer yandan Nikos Anastasiyadis’in, GYÖ diye tanımlanan önerileri içeren belgeyi Mart ayı sonunda yapılacak Avrupa Konseyi’ne sunabilmek için yoğun çaba harcadığı belirtiliyor.
Türkiye ile Yunanistan arasında var olan uyuşmazlıkların çözümü için müzakereler sürgit edilirken Yunanistan Cumhurbaşkanı Bayan Katherina Sakelaropulos’un “Pontus Rumları, sistematik olarak planlanmış bir soykırım dahil olmak üzere uzun ve acılı bir tarih yaşadı” diyerek Pontus konusunu kaşımayı marifet olarak gördüğünü kanıtlamaya çalışıyor. Lozan müzakereleri
sırasında karara bağlanmış olan konuyu kaşımanın hiç kimseye yararının olmayacağının bilinmesini kaydediyoruz.
Önümüzdeki 2023 yılında karşımızdaki unsurun yeni başkanını seçeceği biliniyor. Bu nedenle adaylar şimdiden ortalıklara çıkıyor. Adaylığını ilk açıklayan DİSİ’nin Başkanı Averof Neofidu oldu. Bu açıklama sonrasında Yunanistan Başbakanı adı geçen kişiyi arayıp kendisini desteklediğini ilk elden söylüyordu. Bu durumun Kıbrıs Cumhuriyeti’nin içişlerine müdahale olduğunu kimse söylemiyor. Garantörlüğün bile tartışma konusu yapılmıyor olması diğer garantör ülkelerin de benzer yolu denemeye kalktığında karşımızdakilerle Yunanlı yöneticiler dünyayı ayağa kaldırıyorlar.
Karşımızdakiler bu yolu deneyerek zemin kazanmaya çalışırken bizler ise hamasetin ötesine geçemiyoruz. Bu nedenle kurulacak olan Hükümetin Türkiye ile kurulacak ilişki düzeyini Türkiye’nin garantörlüğünden ödün vermeden projeler üreterek düzgün ve istenilen noktaya taşıyabiliriz.
Yeni kurulacak olan Hükümetin birincil görevinin Türkiye ile olan ilişkilerinde proje üreterek çalışma yapmaları gerektiğinin bilinmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
04.Şubat.2022 - Ankara
|