Sevgili okurlarım, hayatta yalnızlık çok zordur. Yalnızlığın bin bir çeşidi ve bin bir yüzü vardır. Sonuçta hepimiz yalnızız, kadın ve erkek fark etmiyor.
Yalnızlık bir insanlık halidir ve bizde genellikle kimsesizlikle karıştırılır.
Hayat, yaşandığı kadar vardır. Gerisi, ya hafızadaki hatıra yahut ta hayaldeki ümit ve yalnızlıktır.
Ekonomik özgürlüğünü kazanmaya ve ayakta kalmaya çalışan kadın için, yalnızlık daha da zordur. Üstelik mutlu ve sakin bir yalnızlık değil, sürekli hesabı sorulan, acımayla karşılanan bir yalnızlıktır.
Kadın erkeğin yalnızlığını paylaşmak için yaratılmıştır, oysa kadın hep yalnızdır. Yalnız kalmak ve acıyı gerçekten yaşamaya devam etmek zorundadır kadın, paylaşma kavramının anlamı bu ülkede böyle belirlenmiştir ne yazık ki.
Kadının yalnızlığı, toplumun yalnızlığı demektir. Kadının yalnızlığının üretim süreci içinde artmayıp, azalacağına inanmaktayım.
Bir kadının yalnızlığını anlatmak ise çok zor, destan yazmak gibi bir şeydir. Kadının yalnızlığını çok güzel dile getiren, yazar Nurcan Ofluoğlu bunu başarmış. Bana imzalayarak gönderdiği “Kadının yalnızlığı” kitabını zevkle okudum.
Kitabında; kadının tarihsel gelişimi, AB‘nin kadına bakışı, ülkemizde kadın sorunları, kadının yalnızlığı, kadın yalnızlığından çıkamıyor, yaşanmış kadın öyküleri ve ilklere imza atan kadınlar yer alıyor. Kitabın geneline baktığımda, tadımsı bir anlatım var. Yazar Nurcan Ofluoğlu, kadının yalnızlığını çok güzel anlatmış. Kutluyorum Nurcan Ofluoğlu’nu.
İşte kadın böyle anlatılır. Akıcı, çekici ve kendini okutan bir kitap olmuş. Cümleler kayıp gidiyor, ustaca yazılmış ve çok güzel olmuş.
Kitabı okuduktan sonra, zorlanmadan zihnimden kadının resmini çizebiliyorum.
Bazı yerlerde çok duygulandım. Ne kadar güzel dile getirmişsin kadının yalnızlığını, yüreğine sağlık Nurcan Hanım.
Yalnız kadın için, geceler önemlidir. Çünkü geceler bir kaçıştır yalnız kadın için Güneş doğsun istemez yalnız kadın, istemez yalnızlığı bulunsun.
Yalnız kadının hayatı, gözkapaklarının ardında saklıdır. Bin bir renk vardır dünyada olmayan. Ama kimseler göremez o renkleri.
Anadolu kadını, yalnızlığını, sadece Doğu'da değil, Batı'da da kendi içinde yaşar. Hatta büyük kentlerdeki eğitilmiş kadınlarımızın dramları bile ele alındığında birer trajedi olabilecek öykülerdir.
Nurcan Ofluoğlu kitabının son kısmında, yaşanmış kadın öyküleri bölümünde, bunu çok güzel dile getiriyor. Yalnız kadının daha güçlü ve hayata inat, daha dik durmaya çalıştığını belirtiyor.
Kitabı okuduktan sonra, yalnızlığı sorguladım tek başıma. Beni yalnız bırakanları düşündüm. Anladım ki edememişler. Yardım istedim kimi zaman yardım eden olmadı. Yalnızlığım ile birlikte yalnızlığımı sorguladım. Şimdi nereye baksam kalabalıkların yalnızlığını görüyorum. Yalnızlık kokuyor her taraf. Bilhassa aileleri tarafından terk edilmiş çocukların yalnızlığı ve kadının yalnızlığı içimi burkuyor.
Yazımın başında da belirttim. Sonuçta hepimiz yalnızız, kadın ve erkek fark etmiyor. Gün gelir hepimiz yorgun, hepimiz hayalsiz ve halsiz düşeriz. Derken zaman ilerler, mumlar söner, aklar düşer ve diyecek bir şey kalmaz. Tek sözü yine yalnızlık söyler... Kadının yalnızlığı, erkeğin yalnızlığı…
Hiç bir zaman hiç kimsenin çaresiz ve yalnız kalmaması dileğiyle, “Kadının yalnızlığı” kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.
|